Yüce yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Bir süredir ülke genelinde sağlık sisteminde ki sorunlar konuşuluyor ve çözüm sağlık çalışanlarını suçlamakla bulunmaya çalışılıyor. Efendiler sizin hain ilan ettiğiniz insanlar bu ülkenin vergisini veren vatandaşları ve alın teri ile ekmeğini kazanmaya çalışıyorlar. Annesi tarafından sokağa atılan bebeğe süt annesi olacak kadar vicdanlı 24 saat ayakta duracak kadar özverili bir gruptan bahsediyoruz. Peki sistem nasıl bu hale geldi, asıl sorgulamanız gerekenleri sorgulamaya cesaretiniz var mı?
   *Sağlık ocakları ve sağlık evlerinin kapatılıp birinci basamak sağlık kurumlarının vasatlaştırılmasının ve sevk zincirinin ortadan kaldırılmasının amacı neydi? Acil servislerde yeşil sarı kırmızı alan ayrımını neye göre yapmıştır ülkeyi yönetenler? Siyasi propaganda için vatandaşı yanlış bilgilendirip hastanelere dolduranlar tıkanan sistemin suçlusu olarak çalışanı gösteremez. Poliklinikler ileri tetkik ve tedavinin yapılacağı yerken raporların (işe giriş, ehliyet, ruhsat vs.) ve kronik hastaların reçete polikliniğine dönüştürüldü. Acil servisler amacının dışında hasta bakar hale geldi. Aylardır bel ağrısı çeken birinin tedavi olacağı yer acil servis değil, polikliniktir ve onu oraya sevk edecek sistem devre dışı. Bir günde bakılan 2000 hastanın kaç tanesi acil kapsamında ve 6 doktor 10 hemşirenin binlerce hastayı ne kadar hızlı tedavi etmesini bekliyorsunuz? Çalışanın halini anlamayanların üstüne koltuğunun ikbalini düşünen sözleşmeli idareci modelinin yöneticileri eklenince zulüm katlanılmaz hale geliyor.
    *Kimsenin sorgulamaya cesaret edemediği diğer bir konu ise ticarethane mantığı ile yönetilmeye çalışılan şehir hastahaneleri. Ülkenin çağın teknolojisine uygun konforlu binalara muhakkak ihtiyacı vardı. Lakin devletimizin bu binaları yapacak imkanı varken çift başlı bir yönetimin olduğu bir sistemin getirilmesi kime yaradı? Buraları ayakta tutmak için devlet hastahaneleri kapatılıp tüm yük bir kuruma yüklendi. Şehir hastahanesi işlesin diye Yunus Emre Devlet hastahanesinin bir çok birimi kapatılırken çevre illerde ki hastalar buraya yönlendirilirken sağlık bakanlığı bürokratları sağlık çalışanlarının yükünü vatandaşın mağduriyetini hiç mi hesap etmedi? Yüklenici firmaya aylık milyonlar ödeyebilmek için tasarruf tedbirleri adı altında az personel çok iş mantığı ile birimlerde ki personel sayıları azaltılırken hızlı ve kaliteli bir hizmet beklemek tirajı komik bir hedef oluyor.Yüklenici firmalarla yapılan yöntem beyanları hazırlanırken sistemin gerçekliği göz ardı edilip mührü şirket patronlarına verirken bugünlerin hesabı hiç mi yapılmadı?
   *Bu ülkenin vatandaşının randevu bulamadığı poliklinikte yasal öncelikli hasta diye randevusuz hizmet alan mültecinin hakkı kadar sağlık çalışanlarının hakkı yok mu bu sistemde? MHRS’yi plansız bir şekilde hayatımıza sokup sonra X vatandaş randevu bulamamış diye hastahaneyi arayan bakanlık yetkilileri yaptıkları sistemi hiç sorgulamıyor mu?
*Her mecrada sağlık sisteminde ki reformlardan bahseden Sayın Cumhurbaşkanı artık sistemin işlemez hale gelmeye başladığını görmeli çözüm için sahanın sorunlarına kulak vermeli ve yapılan hataların düzeltilmesi için gerekli talimatı vermelidir. Vatandaş ile karşı karşıya getirilip suçlu ilan edilmeye çalışılan personelin taleplerini samimiyetle değerlendirmeli gerekli düzenlemeleri planlamaları yapmalıdır. Meslek kanunları yeniden düzenlenmeli, çalışma şartları iyileştirilmeli ve kurumların yapılanması yeniden gözden geçirilmelidir. İktidarların değil devletin memuru olabilen liyakatli ve ehliyet sahibi kişilerden yöneticiler yapılmalıdır. Kraldan çok kralcıların yönlendirmesiyle yapılan hatalardan dönülmez ise reformlar çöküşün başlangıcı olacaktır..."

Editör: Ayhan Aydıner