“Öğretmenler derse içinde farklı meyveler bulunan sepetlerle girmelidir” sözü günümüzde oluşturulmaya çalışılan eğitim sistemlerini de özetliyor aslında.  Öğrencilerinin birçoğu sepete doldurulmuş bu tek çeşit meyveden hoşlanmıyor olabilir.

Bu örnek öğretimin kişiselleştirilmesine işaret eden bir anlayışı yansıtıyor. Yani metotlarımızı, araçlarımızı ve anlatış biçimlerimizi öğrenciye göre uydurmak gerekiyor. İyi de bunun da ötesine geçerek, her öğrencinin kendi meyve sepetini hazırlamasına olanak sağlayabilir miyiz? İşte bu yazımızda teknoloji bağlamında eğitim 4,0 ve öğretimin kişiselleştirilmesinden bahsedeceğiz.

Eğitim 4,0, Endüstri 4,0’ın ihtiyaçlarına cevap vererek hazırlanmaya çalışılan yeni eğitim sistemine verilen isim aslında. Eğitim 4,0 dijital teknolojiden yararlanan, kişiselleştirilmiş veri, açık kaynak içeriği kullanan küresel anlamda dünya ile bağlantılı olan teknolojik dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren nitelikte yepyeni bir sistem.

Teknoloji odaklı kişiselleştirilmiş öğretim nedir?

Çocuklar farklı şekillerde ve farklı hızlarda öğrenirler. Kişiselleştirilmiş öğrenme, bu önermeye dayanan bir öğretim modelidir. Her öğrenci, nasıl öğrendiğine, ne bildiğine, yeteneklerinin ve ilgi alanlarının ne olduğuna bağlı olarak bir “öğrenme planı” alır. Çoğu okulda kullanılan tek beden herkese uyar yaklaşımının tam tersidir.

Kişiselleştirilmiş öğretim; bir öğrencinin öğrenme önceliklerine, ilgi alanlarına, isteklerine, güçlü-zayıf yönleri ve kültürel birikimlerine göre oluşturulmuş öğretim programları, öğretim teknikleri ve yaklaşımları oluşturmayı kapsar. Diğer bir deyişle, kişiselleştirilmiş öğretim her öğrenci için o öğrenciye en iyi şekilde hitap edecek öğrenim süreçlerinin tasarlanması ve kullanılmasıdır. Bir lokanta her gün aynı çeşit yemekleri çıkartıyor olsun. Bütün müşterilerin damak tadı bir midir? Kaldı ki cebinde yemek için ayırdığı parası,  yemek için harcayacağı zaman aynı olmayabilir. Her birey kendi cüzdanına, zamanına ve damak tadına uygun yemeği seçme özgürlüğüne sahiptir. Okullarda da öğrenciler tek yönden beslenmezler, bütün öğrenciler aynı dersleri aynı şekilde öğrenemezler, öğrencilerin bireysel farklılıkları, ilgilileri, yetenek ve beklentileri farklıdır. Bu nedenle öğretim kişiselleştirildiğinde öğrenci öğrenmekten zevk almaya başlar. Nasıl ki lokantada istediği yemeği seçen birey o yemeği zevkle yerse bu durum öğrenci açısından da geçerlidir.  

 Öğrenciler, kendi yeteneklerine uygun çalışma araçlarıyla öğreneceklerdir. Ortalamanın üzerinde öğrenciler belirli bir seviyeye ulaşıldığında daha zor görevler ve sorularla baş başa bırakılacak, öğrenmede ve her hangi bir konuda zorluk çeken öğrenciler istenilen düzeye gelinceye kadar alıştırma yapma şansına sahip olacaktır. Öğrenciler bireysel öğrenme süreçleri sırasında güçlü oldukları alanları fark edecekler. Böylece güven sorunu (özgüven) yaşayan öğrencilerde azalma olacaktır. Bununla birlikte; öğretmenler hangi öğrencilerin hangi alanlarda yardıma ihtiyacı olduğunu açıkça görebileceklerdir.

Teknoloji odaklı kişiselleştirilmiş öğretim sonucunda:

Seçme özgürlüğü sağlanacaktır:

Her dersin amacı aynı hedefi gerçekleştirmeye yönelik olsa da, o hedefe nasıl ulaşılacağı yani gidilecek yol her öğrenci için farklı olabilir. Kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimine benzer şekilde, öğrenciler öğrenme sürecini istedikleri şekilde, kendileri için gerekli olduğunu düşündükleri araçlarla değiştirebileceklerdir. Öğrenciler endi tercihlerine göre farklı cihazlar, farklı programlar ve tekniklerle öğreneceklerdir. Harmanlanmış öğrenme, çevrilmiş sınıflar gibi.

Proje odaklı çalışmalar ön plana çıkacaktır:

Belirlenen kariyer gelecekte ortaya çıkacak mesleklere yönelik de olacağından, bugünün öğrencileri proje tabanlı öğrenme yoluyla değişimlere uyum sağlayacaklardır. Ayrıca proje bağlamında her öğrenci yeteneklerini daha iyi fark edecek, projeler yoluyla zaman yönetimini de öğrenmiş olacaklardır.

Veri yorumlama önem kazanacaktır:

Her ne kadar matematik üç okuryazarlıktan biri olarak kabul edilse de, bu okuryazarlığın manuel bölümünün yakın gelecekte önemsiz hale geleceği şüphesizdir. Bilgisayarlar yakında her istatistiksel analizle ilgilenecek, verileri tanımlayıp analiz edecek ve gelecekteki eğilimleri tahmin edecektir. Bu nedenle, bu verilerin insan tarafından yorumlanması gelecekteki müfredatın çok daha önemli bir parçası haline gelecektir. Teorik bilgiyi sayılara uygulamak ve bu mantık ve eğilimleri ortaya çıkarmak için insan aklını kullanmak, bu okuryazarlığın temel yeni bir yönü olacaktır.

Sınavlar tamamen değişecek: 

Gelecekte eğitim yazılımı platformları, öğrencilerin yeteneklerini ve bilgilerini her adımda değerlendireceğinden, yeterliliklerini sorular sorup cevap alarak ölçmek önemsiz hale gelecek ve yeterli olmayacaktır. Günümüzde uygulanan sınav yaklaşımı, öğrencilerin sınava girdikten birkaç gün sonra öğrendiklerini unutmalarına zenim hazırlamaktadır. Ayrıca günümüzde uygulanan sınavlar öğrencinin gerçek yaşam durumlarında hangi sorunu nasıl çözeceğini ölçmede yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda sınavlar yaşam durumlarını test edebilecek şekilde geliştirilerek, öğrenciyi yaşama hazırlamaktan çok yaşamı onun ayağına getirme gayreti içinde olacak, öğrenci proje üzerinde çalışırken öğrendiklerini ne derece uyguladığını da test edebilecektir.

Müfredata öğrenci katılımı sağlanacaktır:

Öğrenciler kendi kişisel müfredatlarını oluşturmada giderek daha fazla yer alacaklardır. Bireyin gelişim özelliklerine, bireysel farklılıklarına ilgi ve beklentilerine uygun bir müfredat yalnızca onlar sürece dahil olduğunda anlamlı hale gelmektedir. Öğrencilerden derslerinin içeriği ve dayanıklılığı için kritik girdiler almak, her şeyi kapsayan güncel bir çalışma programı hazırlamak önemli hale gelecektir.

Kaynak: (https://www.thegeniusworks.com/2017/01/future-education-young-everyone-taught-together/)