CHP İl Başkanı Recep Taşel’in oğlu Erinç 31 Ekim Cumartesi günü saat 14.00’de Botanik Park’ta yapılacak törenle Seda Yardım’la evleniyor. Taşel hafta içerisinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı’yı, Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan’ı, Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe’yi ziyaret ederek, onlara düğün davetiyelerini vermiş. Onlarla anı fotoğrafları çektirerek, sosyal medyada paylaştı. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a yakın bazı isimlerin sosyal medyada Taşel’in Kılıçdaroğlu ve Büyükerşen ile çekilmiş fotoğraflarını paylaşarak; onlarla arasının çok iyi olduğu algısını yaratmaya çalışması dikkat çekiyor. Kılıçdaroğlu ve Büyükerşen kendilerine; evladının düğün davetiyesi getiren İl Başkanını kapıdan mı kovacaktı?   Sayın Taşel, 24 Şubat İl Kongresi’nde Kazım Kurt ve ekibiyle organize edilen ‘Maymuncuk Listesi’ skandalı nedeniyle Ahmet Ataç’tan randevu alamadığı için mi ona düğün davetiyesini veremedi? Aralarının çok iyi olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılan Kılıçdaroğlu makamında;  AK Parti’den istifa eden Günyüzü Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Osman Gürnaz’a CHP parti rozetini takarken; “İl Başkanı neden gelmedi?” demedi. O’nun eksikliğini bile hissetmedi. Çünkü Taşel’e haber verilmeden bu törenin yapıldığını biliyordu. Daha önce de kaleme aldığım gibi; “24 Şubat’taki İl Kongresi’nde Kazım Kurt’un kanatları altında başta Tepebaşı olmak üzere ilçe belediye başkanlarını dışlayarak seçimi kazanırsan, birileri de bunun faturasını sana keser.”  

Kazım Kurt ve onun ekibiyle birlikte; Başkan Ahmet Ataç’ı belli plan ve hesap dahilinde kurultay delegesi seçtirmezsen, Tepebaşı bölgesinde İl Başkanlığın yok hükmünde sayılır.  Düğün davetiyesi verebilmek için bile; Ataç’ı ziyaret edemezsin. Çünkü Tepebaşı sana oy veren önemli bir kısmı akrabalardan oluşan 302 delegeden çok büyüktür.  Sayın Taşel 15 Ocak 2021’de de CHP İl Başkanlığı koltuğunda oturabilir mi? İl Yönetimi içerisinde bazı isimler parti örgütü ile belediye başkanları arısında birliğinin tekrar sağlanması için toplu olarak istifa etmeleri gerektiğini yüksek sesle seslendirmeye başladı.  Peki Kazım Kurt bunu kabul eder mi? Toplu istifaya izin verir mi? Taşel’den desteğini çeker mi? Merhum Süleyman Demirel; “Siyaset bu; 24 saat bile uzundur” demişti. Önümüzdeki birkaç ay da CHP’deki ‘bu pilav daha çok su kaldırır.’

//////

Rektör Erdal İle Anadolu Üniversitesi Doğru Yolda

Gelişmiş ülkelerin şüphesiz, kurumları da gelişmiştir. Gelişmiş kurumlar kendi geleneklerini yaratabilmiş, kendilerine ait kültür kodlarını üretebilmiş yapılardır. Ülkemizde bu tanıma uyan, liyakate dayalı personel politikası ile kalitesini giderek arttıran kurumlarımız hep az olagelmiştir. Bu az sayıdaki kurumlarımız arasında, Eskişehir'in gururu Anadolu Üniversitesi'ni de saymak mümkündür. Özellikle akademik camiada bu üniversitenin organizasyon yeteneği bilinen bir özelliği, kalitesi olagelmiştir. Anadolu Üniversitesi'ni yalnızca bir "Açık Öğretim" kurumu olarak görmek, bu güzide üniversiteyi basitleştirerek sunmak olurdu. Anadolu, Açık Öğretim Fakültesi alanında uluslararası kaliteye sahiptir. 30 yılı aşkın tecrübe birikimiyle Ankara'nın sınav hazırlama gibi konularda ilk sırada danıştığı kurumdur.  Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Rektörlüğü döneminde büyük atılımlar gerçekleştiren Anadolu Üniversitesi, Eskişehir’in hep yüz akı oldu. Birçok bölümde nitelikli bilim adamları yetiştirerek; ülkemizin gelişimine büyük katkılar sundu. Ancak, bu üniversite son iki yıldır bir "Rum köyü fethetmiş" muamelesi görmüş. Alışık olmadığı bir üslupla muhatap olmak zorunda kalmıştır. Bilim yuvası, bir cezaevi görünümüne büründürülmüştür.  Bu süreçte değerli akademisyenlerin yılarak veya korkarak emeklilik opsiyonuna yönelmeleri gibi üzücü gelişmeler gözlenmiştir. Üniversiteye dışarıdan bünyesine alışık olmadığı tarzda personel enjeksiyonu yapılmış. Ancak bu konuda ağır doku uyuşmazlığı gözlenmiştir. Neticede hepimizin de bildiği üzere "septik şok" hasıl olmuş ve Tanrı'nın da inayeti ile çekili el freninden müessese bir şekilde kurtulmuştur. Günümüzde Anadolu Üniversitesi kaostan kafasını kaldırabilmiştir. Artık sadece bilimsel atılımlar kovalamak, üniversiteye layık haberlerle gündem olmayı arzulamaktadır. Bilimsel olarak, prestij olarak ve kalite olarak alıştığı raya yeniden lokomotifini yerleştirmeye çalışan üniversite bünyesinde özellikle Prof. Dr. Fuat Erdal'ın insani tavırları ve yapıcı yaklaşımı küskün personelin yüzünü güldürüyor. Yakın zamana kadar yerleşkeye uğramakta zorluk çeken, ancak ve ancak zorundaysa kampüse uğrayan akademik personelin şevkle çalışması ve yine kuruma olan inançlarının tazelenmesi, şehrimiz için kritik derecede önemli bu kurumun yakında büyük başarılarla sahalara geri döneceğini düşündürmektedir. Rektör Erdal, kendi inisiyatifi dışında üniversitede görevlendirilen bazı bürokratlar konusunda da gerekeni yapmalıdır. Liyakati olmayan bu kişilerin derhal postalanması için gerekli girişimleri yapmalıdır. Eskişehir’e,  Eskişehir’in ve Anadolu Üniversitesi’nin değerlerine düşman olan insanlıktan yoksun şahısların o bürokratlarla fotoğraf çektirip; bu kentin insanları arasında kin ve nefret tohumlarını ekmesine asla izin vermemelidir. 18 yıldır Eskişehir’de iktidar partisine de büyük zarar veren ve Eskişehir insanının asla kabul etmediği; bu çarpık, insanları ötekileştiren zihniyetin üniversite içerisinde hayat bulmasına müsaade etmemelidir.

//////

NOSTALJİ

İkisi Sanatkar Üç Başkan
Yıl: 1999. 21 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta; Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, dönemin Esnaf Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Ali Yüksel Yüzügüllü ve Saatçiler Odası eski Başkanı Ahmet Bozkaya yer alıyor. Ahmet Ataç 2004 yılında seçimi kaybetti. Halk beş yıl sonra onu tekrar Tepebaşı Belediye Başkanı yaptı. Ataç toplamda 16 yıldır başarıyla Tepebaşı Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor. 30 yılı aşkın başkanlık yapan ve asıl mesleği ‘terzilik’ olan Yüzügüllü bayrağı 2005 yılında şimdiki Başkan Ekrem Birsen’e teslim etti. 1 Nisan 2018’de vefat etti.  1957 yılında ilimizde Saatçiler Derneği’nin kuruculuğunu yapan ve uzun yıllar Oda Başkanlığı yapan Ahmet Bozkaya 16 Ekim 2011’de vefat etti. Saatçilik sanatına büyük katkılar veren Bozkaya’ya ve Yüzügüllü’ye  Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet ‘İki sanatkar başkan’ olan Yüzügüllü ve Bozkaya’nın hizmetleri asla unutulmayacak...

//////

Cumartesi Hikayesi

Ben Yolcuyum

Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti. Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu: "Neden hiç eşyanız yok?" dedi. "Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, Onlar nerede?" Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence; "Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum" dedi. "Peki, senin eşyaların nerede?" Gezgin genç, kendini savunurcasına yanıtladı bu soruyu: "Ama görüyorsunuz, Ben yolcuyum." Ünlü bilge, hak verircesine güldü: "Ben de öyle, yavrum" dedi. "Ben de öyle."

//////

FIKRA

Bu Gece Hangisini Takacaksın?

Koca elinde yeni marka bir prezervatifle dönmüş eve. Küçük paketi göstermiş karısına. "Bak olimpik prezervatifler." "Ne özelliği var ki bunların" demiş kadın. "Renkleri, altın, gümüş ve bronz. Olimpiyat madalyaları gibi." "Bu gece hangisini takacaksın?" demiş kadın.
"Altını tabii" demiş erkek, gururla. "Niye gümüşü takmıyorsun" demiş kadın. "Bunca yıllık hayatımızda bir defa da ikinci gelişini görsem, fena mı olurdu."

/////////

ÇİVİ

“Her zaman sevecek bir şeyler kalmıştır.” Gabriel Garcí­a Márquez

//////