Hande Dengizer, antrenöre;  “Abi ben de bu takımda futbol oynamak istiyorum!”  diyor. Antrenörün “Oğlum bu kız takımı sadece kızları oynatıyoruz’’  sözleri üzerine atılan Dengizer ‘Ben de kızım abi, sadece saçlarım kısa!’ diye yanıt veriyor. Bu diyalog sayesinde meşin topun peşinden sokak aralarında değil de sahalarda koşmaya başlıyor

Hande Dengizer kimdir?

Beş onluk üstü bozukluk bir yaşlarda olan, daima iki sevdayı içinde yaşatmış yeşertmiş büyütmüş bir birey. Çok erkence futbol ile evlenmiş gençliğimden beri Türk Müziğiyle nişanlı kalabilmiş 

Kendinizden bahseder misiniz, nasıl başladı futbol aşkı?

Fenerbahçe Dereağzı’na çok yakın otururduk. Bir gün mahallenin oğlanlarının avaz avaz aşağıdan benim 3. kat pencereme bağırışlarıyla yerimden fırladım. Oğlanların beni heyecanla sürüklemesiyle soluğu Fenerbahçe antrenman sahasında aldım... Turunculu siyahlı forma renkleriyle kızlar futbol oynuyorlar… O an sanki zamanı dondurdular, içimde aşırı sevinçli bir şey var adlandıramıyorum. Sonra orada Uğur Dündar’ın mikrofonuna bir şeyler diyorlar duyamıyorum heyecandan, takip edemiyorum olanları. Çünkü tam da o ana kadar dünyada futbol oynayan tek kız sanıyordum kendimi! Yaşım on ikiydi daha! Soyunma odalarından çıkışlarıyla cesaretimi toplayarak antrenörleri olduğunu düşündüğüm kişiye usulca yaklaşıp “Abi ben de bu takımda futbol oynamak istiyorum!” deyişimle o beni omuzlarımdan tutup önce bir salladı hafiften “Oğlum bu kız takımı sadece kızları oynatıyoruz’’  deyiverince ümitle hemen atıldım: ‘Ben de kızım abi, sadece saçlarım kısa!’ İşte böyle başladı sokak aralarından, sahalarda futbol dünyasına geçişim.

Nerelerde oynardınız, saha var mıydı? O günlerdeki duygularınız?

Saha dediysem; Moda’da ‘Mustafa’nın Çayırı’nda başladı o yolculuk. Adı çayır ama ne otu var ne çiçeği. Otları kurumuş, toprağı çatlamış bir arsa işte, kalelerimiz de iri taşlardandı. Çocuk gözümde iyice büyütüyordum tabii. İlk kez bir futbol formam olmuştu, soyunma odasında gri metal havalı dolabım, 35.5 numara altı kösele bir kramponum vardı. Takımımla maçlara giderken hayatımda ilk kez uçağa bindim. Uçak mı havalandı, benim içim mi uçuyordu? Lüks otellerde kalıyorum, ilk kez ailemden uzak seyahatteyim. Etrafım çok kalabalık, adeta başka bir ailem var şimdi. İlk kez benden büyük arkadaşlar edinmişim.  Dostlukspor’un adının anlamını yaşadım bu takımla. Ömrüm boyunca unutamadığım, yerine koyamayacağım büyüklükte sevgiler, anlar ve anılar en önemlisi de samimi dostluk buldum adım attığım ilk gün hemen oracıkta. Yıllar böyle geçti. Ama ancak 1995’te Türkiye’de ilk lisanslı kadın futbolcu olabildik. Türkiye’nin her yerinde mücadele ettiğimiz Türkiye kadın futbol liglerinde oynama şansına futbol için ilerlemiş yaşımda da olsa eriştim.  Türkiye’nin ilk kız futbolcuları olarak uzun bir süre Anadolu’nun pek çok şehrinde erkekler ile gösteri mahiyetinde maçlar yaptık. Genellikle o şehrin ya da ilçesinin festival etkinliklerinde takımızı davet ederlerdi. Böylece doğusundan batısından Trakyası’na kadar maç yapmak üzere yollara düştük. Tek derdimiz Türkiye’de Kadınlar futbol liginin kurulması, kadın futbolcu sayısının artması ve kızlarımızı spora teşvik etmekti.

Peki profesyonel meslek hayatınızla futbol bir arada nasıl gidiyordu?

A.Ü. Bankacılık ve Sigortacılık bölümünden mezunuyum. Atıldığım profesyonel iş hayatı beni futboldan elbette uzaklaştırdı ama fırsat buldukça halı sahalarda oynadım. Pamukbank’ta başladığım bankacılığım Toprakbank’ın TMSF ye devredilmesiyle son buldu ve nihayet emekliliği isteyerek nihayetlendirdim. Bankacılığımı sürdürken banka takımlarında oynadım ve motivasyon etkinliklerinde kadın futbolcu olarak her zaman yer aldım.

Rakipleriniz erkekler miydi?

Evet Türkiye’nin ilk kız futbol takımı olmamız nedeniyle Anadolu’nun pek çok şehrine davet edilirdik. Sahada ki rakiplerimiz tabi ki o şehrin Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü ya da o bölgenin futbolcusu erkekler oluyordu. Tribünlerde ailelerinin de bulunmaları nedeniyle mahcup olmamak adına ellerinden pardon ayaklarından gelen hünerlerini göstermekte oldukça cömert olduklarını söyleyebilirim.

Sahada hangi mevkii de oynadınız, golleriniz oldu mu?

Saha da 7 numaralı forma ile sağ açık olarak oynadım. Futbolda olgunlaştıkça orta saha da görev verilmeye başlandı. Elbette sayısını bilmeğim kadar gol attım. Ama gollere asist olmayı daha çok sever oldum artık.

Sahada unutamadığınız bir an oldu mu?

Giresun Çandırspor ile 1978 de Giresun Şehir Stadında oynuyorum. Rakip kaleye bir akın geliştiriyor Dostlukspor kız takımı. Ben ceza sahasındayım gelen ortaya yükseldim topa kafa vurmak için. Kaleci topu yumruğuyla uzaklaştırma hareketi benim gözümü yumruklamasını hatırlarım. Maçtan beni almasın hocamız diye gözümün acısını hiç kimseye çaktırmamıştır. Maç biter otobüste iyice şişmiş ve morarmış gözümün hikayesini anlatışımı unutamam.

Dostluk Veteran nasıl oluştu, tekrar nasıl buluştunuz?

Yıllar sonrasında Dostlukspor’da futbol oynadığım arkadaşlarımın büyük çoğunluğuna erişerek dostluklarımıza kaldığımız yerden devam etmesine öncülük ettim. 2018 yılında artık kiminin boyunu aşmış çocukları, kiminin torunları vardı. Hepsi futbol defterini kapatmışlardı doğal olarak. Fakat bizim bir arada olmamıza bizden daha fazla heyecanlanan genç dostlarımız da vardı aramızda. Biz sahalardayken henüz çocuk olanların bize hayranlığının verdiği hevesle tekrar aramızda maçlar yapmaya başladık.  Sosyal sorumluluk bilinciyle, dezavantajlı bölgelerde yaşayan kız çocuklarının futbol sporu ile avantaj kazanabilmeleri, hayatlarını değiştirebilmeleri için ‘Kızlar Sahada Projesi’ne dahil olduk. Dostluk Veteran takımı olarak sahaya çıktık, bizler 60 yaşlarında rakiplerimiz 20’li yaşlarda kızlar. Kadın futbolunun yaşayan tarihi ile günümüz genç kızlarının bu turnuvada buluşmaları gerçekten heyecan verici oldu.

Dostlukspor’un tarihinden söz edelim, nasıl başlamışlar?

Bu kızlar “Futbol Kulübü Derneği” olan Dostlukspor’u 19 Nisan 1973’de kurdular. 1973 yılında “Dostlukspor Kız Futbol Kulübü Derneği” adı altında resmi olarak tescil edilerek “Türkiye’nin ilk Kız Futbol Kulübü Derneği” oldu. Dostlukspor Kız Futbol Takımı 1973-1978 yılları arasında Türkiye’de kız futbol takımlarının olmamasından dolayı jübile maçları öncesi, derbi maçları öncesi veya futbol takımlarının sezon açılışlarında erkek takımları ile karşılaşmalar yaptı. Rakip bir kadın futbol takımı olmaması nedeniyle genellikle gençler ve eski futbolculardan oluşan takımlarla gösteri maçları yaparak faaliyetlerini sürdürdüler. Dostluk Spor Kız Futbol Takımı Anadolu’nun her şehrinde maç yaparak kadın futbolunun Türkiye’de tanınmasını, kabul edilmesini ve yayılmasını sağladı. Dostlukspor, Türkiye’nin ilk kız futbol kulübü olmasının yanı sıra, toplumda örnek davranışlar sergileyerek herkesin ilgi odağı haline gelmeyi başardı. Basın yoluyla Van’daki depremden sonra kamuoyuna yaptığı “Bayan futbolcular maç yapıp gelirini Van’a gönderecekler” başlıklı haberi, toplumsal duyarlılık yönünden örnek çalışmalar yaptıklarını da göstermektedir. Dostlukspor takımının gazetelerde “Futbolcu arıyoruz” başlığıyla yaptığı çağrı olumlu sonuçlanarak, kızların ilgisini futbola çekmeye başlamıştı. 1985 yılında Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Kadınlar Liginin kurulması için girişimlerde bulunuldu. O tarihlerde, İstanbul, İzmir, Ankara, Samsun'da ve Kocaeli'nde kadın futbol takımları mevcut olmasına karşın, yapılan toplantılar sonucunda kadın futbol takımlarının yeterli sayıda ve kalitede bulunmaması gerekçesiyle kadınlar liginin kurulması ertelendi. Türkiye Kadınlar Futbol Ligi’nin ve Türkiye Kadın Milli Takımının kurulması için uzun yıllar yürütülen çalışmalar, 2 Nisan 1994 tarihinde, ‘Türkiye Kadınlar Futbol Ligi’nin başlaması ve 1995 yılında da Türkiye Kadın Milli takımının oluşması ile resmi dönemin başlangıcını oluşturmuş oldu. Daha sonraki yıllarda Atılımspor, Deryaspor Dinarsu, Sitespor, Bostancı Güvenspor, Acarspor, Filizspor gibi pek çok Kadın Futbol takımı kurulduysa da zamanla çoğu değişik nedenlerle faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Dostlukspor’dan sonra Atılımspor’un kurucu üyeliği ile birlikte sporculuk yaptım. Daha sonra 2 yıl kadar Bostancı Güvenspor’un oyunculuğunu ve kaptanlığını yaptım. Ligler başlamaya az bir süre kala tekrar Dostlukspor’a davet edildim. Bu esnada Hollanda ve Almanya’ya turnuva için Dostlukspor forması altında çağrıldım.

Spor hayatınızda ne ifade ediyor desek?

Daha çok mutlu olmak için sporu hiç bırakmadım. Spor sayesinde saatinde kalkıp, vapurlara koşarak yetiştim. Otobüste ayakta kalmaktan hiç yüksünmedim. Bankada evraklar arası koşuştururken de çok yararlandım. Kararlarımı vermekteki dengemi ve çabukluğumu sporun getirdiği çevikliğe borçluyum. Pamukbank, Tütünbank,  Yaşarbank ve Toprakbank hepsinde çalıştım. Çalıştığım tüm bankalara TMSF el koydu! En nihayet emekli oldum.  Halen Kalamış Parkı’nda Karşılig (Pandemi dolayısla ara verdik) adlı yerel bir ligde 4 kadın 3 erkek karma olarak futbol oynuyorum. Yine sıklıkla halı sahalarda futbolu devam ettiren kadın ya da erkek arkadaşlarımla oynuyorum. Erzurumluyum. Biraz kayak yapıyorum. İyi Bisiklete binerim. Motorsiklet kullanırım. Eskişehir İnönü Hava Eğtim Merkezi’de 3 kez paraşütle uçaktan atladım. Orta seviyede yüzerim. İyi gününde kötü gününde asla Galatasaray’dan vazgeçmem. Fenerbehçe Stadı karşısında büyüdüğüm halde, mahalle baskısına rağmen hem de! Sarı Lacivertli olmasam da kadın ve çocuk taraftarlarla tüm cezalı maçlarına gidişim, ilgilenmediğim bir spor dalında alınan madalyaları takip edişim, uluslararası müsabakalarda ay yıldızım göndere çekildiğinde ve İstiklal Marşımı duyduğumda gözümden süzülerek akan yaşlarımın sebebi hep spora olan yakınlığımdandır. Sporcu kızlarımızın varlığı beni daima heyecanlandırmıştır hele Uluslararası başarılarında gözlerimden yaşların fışkırmasının müsebbibi  ahh bu sporculuğumdan mıdır nedir? Halen ikinci üniversite kontenjanından Anadolu  Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Spor Yönetimi Bölümü öğrencisiyim.

Futboldan başka hobiniz var mı?

Türk Sanat Müziği’ne olan ilgim yüksek seviyede. Çok sayıda konser ve az sayıda cemiyet çalışmalarına katıldım. Ahh bu sporculuğum olmasa belki de udi Hande Hanım’ı dinlerdiniz radyolarınızda ve rahmetli Zeki Müren’in dediği gibi; mesut bahtiyar kalırdınız belki de.

A.Anıl’ın, S.Pınar’ın, S. Kaynak’ın, Neveser Kökdeş’in, Cevdet Çağla’nın, Suphi Z. Özbekkan’ın,  R.Elkutlu’nun, E.Ongan’ın Hacı Arif’in, Dede Efendi’nin, Ataergin’in Şevki Bey’in, Tatyos Efendi’nin ve daha pek çok üstatların tüm eserlerini ben de çocuklarım olarak gördüm, hissetim ve kalbimde büyüttüm.

Türkiye’de futbol oynayan bir kadın olarak son sözünüz ne olur?

Futbol oynamak gibi zamanın sıra dışı sporunu yapan bir kadın olarak kadar Atatürk ilkelerine gönülden bağlıyım. Ona minnettar olmamak vefasızlık, onu sevmemek nankörlüktür gözümde.  Pandemi günleri bir an önce bitsin ve sizlerin de hayatınızdan spor, kulaklarınızdan güzel şarkılar eksik olmasın.

Editör: TE Bilişim