Modern dönem özelliklerinden biri de kuşkusuz tüm dünyayı birbirine bağlayan sosyal ağlardır. İnternet hemen hemen bütün yaş gruplarına hitap edecek bu sosyal ağ sitelerini içerisinde barındırıyor. Böylelikle her yaş grubundan insan bu mecrada yer alabiliyor. Günümüzde sanal ortam üzerindeki jargonun, mizah dilinin gerçek hayata, sokağa da aynen yansımış olması da ilginç bir detaydır. Bu durum toplumlarda kültürün dil aracılığıyla taşındığı bilgisi bağlamında düşünüldüğünde önemlidir. Sanal dünyanın kanaat önderleri olan fenomenler, ünlü isimler, sanatçılar, oyuncular vs. kendi üzerine yüklenen değer ve anlamları bu mecradan da iyi yönetebilme gücüne sahip olmalılar. Sıradan bir bireyin gün içinde yaptığı paylaşımlara bahane aramadan, kulp takmadan gülüp geçenlerin bilinen isimlerin yaptığı sıradan paylaşımları ise yerden yere vurma hastalığının altında ne gibi sebepler var. Sosyo-ekonomik veya kültürel durum eksikliği diyebilir miyiz? Bunu düşünmek gerekiyor. Okuyup araştırmayan hazırcı beyinlerin, sürekli negatif algısıyla insanların günlük rutinine mutluluk aşılamak yerine nefret psikolojisi enjekte etmeleri toplum olarak olağan hale geldi mi sizce de? Yoksa hala bir umut var mı? Tam da bu açıdan bakıldığında sosyal medya hesaplarını kimlerin nasıl kullandığı, hangi bakış açısıyla özel hayatında nasıl bir tutum sergilediği, ruhsal durum keşmekeşinden nasıl sıyrıldığı ya da sıyrılmadan tüm enerjisini kötüye hizmet olarak kullananlara da artık caydırıcı bir ceza verilmeli mi? Tüm bu soruların cevabının kişinin kendini sorgulamasında olduğunu düşünüyorum. Ve gerek sosyal gerek özel hayatlarımızda yargılamadan, savaşmadan, saygının dilde değil akışımızda yeri doldurulamayan haliyle, Polyannacılıktan uzak daha gerçekçi bir hayat yaşayabilmeyi diliyorum…