GÖRÜNÜM

İnsanları yitirdikten sonra ‘onları takdir etmek’ güzel. Ancak yaşarken de insanların kıymetini bilmeliyiz. Bu konuda kentimizde en çok Yılmaz Büyükerşen’e haksızlık yapılıyor.


VEFASIZLIK YAPIYORLAR
1999 yılından bugüne 21 yılı aşkın süredir Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini başarıyla yürüten, yaptığı projelerle halkın büyük takdirini kazanan Yılmaz Büyükerşen’i ‘kent olarak yaşarken de kıymetini’ bilmeliyiz. 2-3 yıl Eskişehir’e görev yapıp, ‘kente hatırı sayılır hizmetleri olmayan eski Valilerin adları’ cadde, bulvar ve okullara veriliyor. Tüm
ömrünü Eskişehir’e adayan, ‘Anadolu bozkırından Avrupa kenti’ yaratan Büyükerşen’in adı neden cadde, bulvar ve okullara verilmez? O’nun büyük vizyonu sayesinde şimdiki konumlarına kavuşan Anadolu, Osmangazi ve Eskişehir Teknik Üniversiteleri neden Büyükerşen’e ‘bu konuda büyük vefasızlık’ yapar? Anadolu, Osmangazi ve Eskişehir Teknik üniversitelerindeki spor salonu, kongre merkezleri ve kütüphanelerine bir ‘Bilim insanı’ olan Büyükerşen’in adı neden verilmez? Bu üniversiteleri yönetenlerin yaşarken de insanların kıymetinin bilmeleri gerekmiyor mu?

'YEL KAYADAN TOZ ALIR'

Bırakın değerini bilmeyi ‘dışarıdan getirilen rektör Şafak Ertan Çomaklı örneğinde olduğu gibi onun adını üniversiteden silmeye bile’ çalıştılar. Yılmaz Hoca, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine beş yıl önce Adaleti sembolize eden 'Themis' heykeli yapıp armağan etmişti. Hukuk Fakültesi Dekanlığı da heykelin altına monte ettiği plakette; "Prof. Dr. Sayın Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılarak armağan edilmiştir" yazarak, ona olan şükranlarını belirtmişti. Büyükerşen'in isminden rahatsız olan ‘yeni Dekan plaketin üstünü Türk Bayrağı ile kapatma cüretinde bile’ bulunmuştu. Ben de o gün kaleme aldığım yazımda; “Şafak Ertan Çomaklı'nın Rektör olmasından sonra Anadolu Üniversitesi'nden kurumun bugünlere gelmesinde büyük emeği olan Yılmaz Hoca'nın isminin silinmeye çalışılmasını hayretle izliyoruz. Bugün hasbelkader rektörlük koltuğunda oturan kişi yarın görevi bittiğinde Eskişehir de kimse onu hatırlamayacak. Kadirşinas Eskişehir halkı ve Anadolu Üniversitesi'nden eğitim gören öğrenciler Yılmaz Hoca'yı hep şükran ve minnetle hatırlayacak. Yani onun ismini Üniversiteden silmeye çalışanlar silinecek. Anadolu Üniversitesi'nde Yılmaz Hoca gerçeğini sadece Türkiye değil, tüm dünya bilmeye devam edecek” demiştim. Dediğim gerçek oldu. ‘Yel kayadan toz alır’ sözünde olduğu gibi; Yılmaz Hoca’nın ‘ismini silmeye çalışanlar onları göreve getirenler tarafından silinmeye’ başlandı. Geçmişte de böyle oldu. Yılmaz Hoca ile kavga edenler ve onu engellemeye çalışanlar siyaset sahnesinden silindi.

ESKİŞEHİRLİLER AHDE VEFA GÖSTERİYOR
Yılmaz Hoca’nın doğduğu, yaşadığı ve büyük hizmetler verdiği Eskişehir’de ona hak ettiği değeri yeterince verdiğimizi düşünmüyorum. Eskişehir’de makam ve mevki sahipleri ‘kişisel kıskançlıklar, kısır çekişmeler veya iktidar korkusu’ nedeniyle Yılmaz Hoca’ya büyük vefasızlık yapılıyor. Ancak Eskişehir halkı tam tersine kendisini Eskişehir’e adamış Büyükerşen’e her zaman ‘ahde vefa’ gösteriyor. Onu ‘beş dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı seçerek’ hakkını teslim ediyor. Yılmaz Hoca’ya 2018 Haziran’ında İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Matteralla tarafından ‘İtalya Cumhuriyet Liyakat Nişanı’ tevdi edildi. Bu Yılmaz Hoca’nın ilk aldığı liyakat nişanı değildi. Büyükerşen daha önce Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminde Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Weldheim imzalı “Avusturya Hükümeti’nin Bilim ve Kültür Birinci Derece Liyakat Nişanı” ile Fransa Cumhurbaşkanı Fronçois Mitterand imzalı ‘Legion D’Honneur nişanı’ verilmişti. Ayrıca ‘Fransız Havacılık ve Uzay Ajansı (ENSİCA)’ ödülünü de almıştı. ABD İdare Hukuku başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışından çok sayıda üniversite kendisine ‘onursal doktoralar’ takdim etti.

ŞAŞI BAKMAKTAN VAZGEÇSİNLER
Büyükerşen Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Vehbi Koç Vakfı ve ardından Çağdaş Sanatlar Vakfı ödüllerine’ layık görüldü. Büyükşehir Belediyesi’nde hayata geçirdiği projelerle de uluslararası çok sayıda ödülün Eskişehir’e gelmesini sağladı. Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi yaklaşık dört yıl önce Yılmaz Büyükerşen’in adını Tekirdağ’da yeni yapılan bir caddeye verdi. Tekirdağ’da Değirmenaltı Mahallesi’nde ‘Namık Kemal Üniversitesi ile denizi buluşturan cazibeli cadde de’ adı sonsuza dek yaşatılacak. Yani anlayacağınız Eskişehir’de birileri onu görmezden gelirken, dünya ülkeleri büyük bilim insanı Büyükerşen’in değerini çok iyi biliyor. O’nun ‘insanlığa, bilime, çevreye, kültüre yaptığı katkıları’ takdir ediyor. Yılmaz Hoca’nın kıymetini yaşarken de biliyor. Liyakat nişanları ve ödüllerle onun ‘hakkını teslim’ ediyor. Umarım başta Anadolu Üniversitesi olmak üzere; 'tohumlarını attığı Osmangazi, Eskişehir Teknik, Kocatepe, Dumlupınar ve Şeyh Edebali Üniversiteleri’ Büyükerşen’e karşı takındıkları ‘ahde vefasızlığa’ son verir. ‘Dünyanın kabul ettiği büyük bir bilim insanına şaşı’ bakmaktan vazgeçerler...

///////////

2001'DEN GÜNÜMÜZE AK PARTİ ANALİZİ

AK Parti Eskişehir Teşkilatının ilk yıllarına ait tarihi fotoğrafta Eskişehir’e geçmişte büyük hizmetleri olan Maliye Bakanı merhum Kemal Unakıtan, dönemin AK Parti Genel Başkan Yardımcısi (Bugün Tokyo Büyükelçisi) Murat Mercan, dönemin İl Başkanı Fikret Dönmez ve Kurucu Merkez İlçe Başkanı Hasan Tuç yer alıyor. Bu fotoğraf üzerinden sizlere AK Parti’nin ilk kurulduğu yıldan günümüze Eskişehir’deki analizini yapacağım.

2002 SEÇİMLERİ SONRASINDA GELENLER

Recep Tayyip Erdoğan 2001 yılında AK Parti’yi kurdu. Eskişehir’deki Milli Görüş kökeninden gelen Murat Canözer, Ahmet Yapıcı, İbrahim Atıcı gibi önemli isimler yeni kurulan partinin başarılı olacağına inanmadıkları için kuruluşta yer almadılar. Canözer ve Yapıcı 2002 seçimlerinden sonra partiye katıldılar. Atıcı ise Numan Kurtulmuş ile birlikte AK Parti’ye katıldı. Parti’nin Eskişehir’deki Kurucu İl Başkanı Osman Yüksel oldu. Hasan Tuç’ta Kurucu Merkez İlçe Başkanıydı. Bu iki isim AK Parti Eskişehir Teşkilatı’nı kurdu. Osman Yüksel 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde İl Başkanlığından istifa ederek, milletvekili adayı oldu. Kendi yerine de akrabası olan Fikret Dönmez’i İl Başkanı yaptı. Kurucu İl Başkanı Yüksel partideki ilk haksızlığa 2002 Genel Seçimlerinde uğradı. Parti Genel Merkezi 6 kişilik milletvekili aday listesine onun ismini yazmadı. Partinin kurucularından olan Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan 1. sıra adayı oldu. Eski emniyetçi Muharrem Tozçöken 2. sırada yer aldı. Sivrihisarlı Eğitimci ve işadamı Fahri Keskin 3. sırada, Eski ETO Başkanı Ayhan Arslan 4. sırada yer aldılar. AK Parti Kadın Kolları Başkanı Gülnur Hayran 5. Sırada, Mimar Birol Azdiken 6. Sırada yer aldılar. Seçimler yapıldı. AK Parti Türkiye’de iktidar oldu.

İLK SEÇİMDE BİRİNCİ OLDU
TBMM’ye sadece iki parti girebildi. Bir yıl önce Osman Yüksel, Hasan Tuç ve arkadaşlarının Eskişehir’de kurduğu AK Parti %29 oranında oy alarak Eskişehir’de birinci parti oldu. %22 oy alan CHP ikinci sırada yer aldı. Özellikle 1. Sıra Milletvekili adayı Emin Nedim Öztürk’ün büyük performans gösterdiği DYP %14 ile 3. Sırada, Cem Uzan’ın partisi Genç Parti %11 ile dördüncü sırada yer aldı. DYP ve Genç Parti partileri ülke genelinde barajı aşmış olsaydı, Nedim Öztürk ve Nihat Eldem milletvekili seçilecekti. Öztürk ve Eldem Eskişehir’de seçilecek oyu toplamalarına rağmen, partileri ülke barajına takıldığı için milletvekili olamadılar. Altı Milletvekilini AK Parti ve CHP üçer üçer paylaştı. AK Parti’den Murat Mercan, Muharrem Tozçöken, Fahri Keskin, CHP’den Cevdet Selvi, Vedat Yücesan ve Mehmet Ali Arıkan milletvekili seçildi.


‘UYUM NOKSANLIĞI’
Osman Yüksel 2004 Yerel Seçimlerinde AK Parti’den İl Genel Meclisi Üyesi seçildi. Meclis içinde yapılan oylama ile İl Genel Meclisi Başkanlığına getirildi. Genel merkezin telkinlerini dinlemeyen Osman Yüksel İl Başkan adayı oldu. Genel Merkezin İl Başkan adayı Fikret Dönmez’di. Seçim 21 Nisan 2006 tarihinde yapılacaktı. O yıllarda Parti'nin Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı Eskişehir’e gelerek, Yüksel ile görüştü. Yazıcı, Yüksel’e “İl Başkan adaylığından çekil. Biz tek adaylı seçim istiyoruz. Adayımız Fikret Dönmez’dir. İl Genel Meclisi Başkanlığına devam et” dedi. Yüksel, yola birlikte çıktığı arkadaşlarını ortada bırakmamak için Yazıcı’yı dinlemedi. İl Başkanlığına aday oldu. 21 Nisan’da yapılan seçimde 2 oy farkıyla İl Başkanlığına seçildi. Genel Merkez kendisine biat etmeyen Yüksel’i ve İl Yönetim Kurulu’nu ‘Uyum noksanlığı ve güvensizlik’ gerekçesiyle görevden aldı.

 

TEPEBAŞI’NI KAYBETTİLER
Genel Merkez seçimi iki oy ile kaybeden Dönmez’i tekrar İl başkanlığına atamadı. Yüksel-Dönmez çekişmesi Birlik Vakfı’na yaradı. 21 Nisan 2006 seçimleri sonrasında parti Birlik Vakfı’nın güdümüne girdi. Ayşe Fert Dökmeci kısa dönem il başkanlığı yaptı. 2007 seçimlerinde Milletvekili adayı olduğu için İl Başkanlığından istifa etti. Canözer İl Başkanı oldu. 2009 Yerel Seçimlerinde Canözer Tepebaşı Belediye Başkan adayı olduğu için İl Başkanlığı görevinden istifa etti. Yerine İl Başkan Yardımcısı Salih Koca İl Başkanı oldu. Canözer, Ahmet Ataç’a karşı seçimi kaybetti. AK Partı Tepebaşı Belediyesi’ni kaybetmiş oldu. Salih Koca 2011 seçimlerinde milletvekili adayı olduğu için il başkanlığından istifa etti. Yerine İl Başkan Yardımcısı Süleyman Reyhan İl Başkanlığına atandı. Koca milletvekili oldu.
ESKİŞEHİR İNSANINI ANLAMIYORDU
2006-2014 yılları arasında göreve gelen tüm İl Başkanları hep Birlik Vakfı Üyesi. Bir yerlere aday olan İl Başkanlarının yerine hep yardımcıları atandı. Yönetim gücünün Vakıf dışındaki kişilere gitmesi hep engellendi. Sonuç ne oldu? Hep hüsran. Demek ki Birlik Vakfı Eskişehir’i ve Eskişehir halkını bir türlü anlayamıyordu. Yılmaz Büyükerşen’e karşı kullandıkları yanlış üslup onların Büyükşehir’i kazanmalarına imkan vermiyordu. 2014 Haziran’ında Süleyman Reyhan istifa etti veya ettirildi. Yerine Dündar Ünlü il Başkanı olmasıyla Birlik Vakfı parti içerisindeki gücünü yitirmeye başladı. Çünkü partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan Eskişehir’deki başarısızlıkta en büyük sebebin Birlik Vakfı olduğunu düşünüyordu. 1 Kasım 2015 seçimlerinde Salih Koca’nın yerine Harun Karacan’ın aday yapılmasıyla Birlik Vakfı’nın etkisi iyice azaldı. Karacan’ın önce MKYK’ya girmesi sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olmasıyla birlikte Eskişehir AK Parti teşkilatında Birlik Vakfı’nın etkisi kalmadı. Bundan dolayı Eskişehir’deki bürokratları eskiden rağbet ettikleri Birlik Vakfı toplantılarında boy göstermemeye başladı.

KAVGADAN BESLENİYORLAR

AK Parti Osman Yüksel’in kongreyi kazanıp, görevden alındığından bugüne hep tek adaylı kongreler yaptı. Bir tek 15 Temmuz 2012 İl Kongresi’nde ikinci bir başkan adayı (Ayten Kızılsu) çıktı. O’nu da eski Atatürk Stadyumu’ndaki protokol kapıları kilitleterek, aday olması engellendi. Şu anda AK Parti’de Birlik Vakfı tekrar güç toplamaya çalışırken, Menzilciler kurdukları dernek ve vakıflarıyla kamuda sağlığın dışındaki alanlarda da söz sahibi olmak istiyor. Kendilerinin içinden çıkan birisinin İl Başkanı olması için gizli gizli kulis çalışmaları yapıyor. Harun Karacan-Nabi Avcı arasında yaşanan güç kavgası parti içerisinde bazı vakıf ve derneklerin güçlenmesine neden oluyor. Bundan dolayı birileri Karacan ile Avcı arasında yaşanan gerilimin sona ermemesi için fazladan mesai yapıyor. Yaşanan bu kavgadan besleniyorlar…

/////////////////////////////////////////////////////////////

NOSTALJİ

Yıl:1993. Yer dönemin İl Gençlik Spor Müdürü Erdoğan Yeşilcan’ın evi.

ONA DANIŞIYORDU
26 yıl önce ilimize gelen TBMM Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Hüsamettin Cindoruk merhum Süleyman Demirel’in Eskişehir’de en çok güvendiği isim olan Terlikçi Vasfi’yi damadının evinde ziyaret ediyor. Tarihi fotoğrafta partinin önemli isimlerinden aynı zamanda Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başkanı Orhan Kesikoğlu, dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven, Emniyet Müdürü İsmail Taşkafa, Erdoğan Yeşilcan, eşi Yıldız Yeşilcan ve oğlu Toygan Yeşilcan yer alıyor. Peki Demirel Terlikçi Vasfi’yi neden bu kadar çok seviyordu? Eskişehir ile ilgili karar alırken neden ona danışıyordu?

‘NE DOSYASI LEN’
Rahmetli Önder Baloğlu yedi yıl önce yazdığı yazıda; “Yıl 1965...Adalet Partisi Genel Başkanlığı’na adaylığını koyuyor Süleyman Demirel... Eskişehir’den 24 delege gidiyor ve kaldığı otelde ziyaret ediyor... Sözcü diyor ki: ‘Bizler sizi oy birliği ile destekliyoruz...’ Demirel, şöyle bir el işareti yapıyor: ‘Getirin şu Eskişehir’in dosyasını...’ Der demez, rahmetli Terlikçi Vasfi ayağa kalkıp.. ‘Ne dosyası len’ diyor: ‘Hepimiz yanındayız dedik ya!’ O anda otel odası birden sessizliğe bürünüyor..Öyle ya!Demirel’e böylesine seslenen kişi kim olabilirdi? Bunu en çok merak eden de doğal olarak Süleyman Bey’di...Toplantıdan sonra araştırdı ve öyle bir dost oldular ki, tarihe örnektir...”

BÜYÜKŞEHİR YAPTI
Kır’at Efsanesi olan Terlikçi Vasfi bu ziyaretten dört yıl sonra 2 Ekim 1997 tarihinde vefat etti. 1991-1995 yılları arasında ülkenin başında DYP-SHP Koalisyon Hükümeti vardı. Bu dönemde TBMM Başkanlığı yapan Cindoruk seçimden önce kent halkına verdiği sözü tutarak, Eskişehir’i Büyükşehir yaptı. Eskişehir Büyükşehir olabilecek koşulları taşımıyordu. Cindoruk, önce İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’e daha sonra Başbakan Süleyman Demirel’e bizzat kendi eliyle imzalatarak Eskişehir’i Büyükşehir yaptı.

/////////////////////////////////////////////////////////////

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

FIKRA

BU KEZ NİYE VURDUN?
Karı koca kahvaltı yaparken kadın bir anda kocasının kafasına tavayı geçirir.
- Deli misin ya niye vurdun kafama?
- Makineye pantolonunu atarken cebinden Birsen yazılı bir kağıt çıktı.
- Aşk olsun ya hayatım. Birsen geçen gün bahis oynadığımız atın adıydı. Sen ne sandın? İnanmıyorum sana.
- Tamam canım ya özür dilerim acıdı mı?
Üç gün sonra akşam yemeğinde kadın, bu sefer en büyük tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki adam baygınlık geçirir. Yarım saat sonra adam güçlükle kendine gelir:
- Bu kez niye vurdun?
- Bugün seni at aradı.

////////////////////////////////////////////

ÇİVİ

“Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.” Mustafa Kemal Atatürk