“İnsanlar İstedikleri Şeye Gönülden İnanır” Julius Sezar

Tarihin en önemli kahramanlarından biri olan Julius Sezar’ın, epilepsi hastası olduğuna dair bilgiyi tarih kitaplarında görüyoruz. Ama Julius Sezar gerçekten epilepsi hastası mıydı veya bu duruma ilişkin kanıtlar nelerdi, bunu bir kez daha gözden geçirmek istedik.

Julius Sezar, tüm zamanların en ünlü askeri hükümdarlarından biridir. MÖ 100 ile 44 yılları arasında yaşar ve büyük askeri başarıları, Roma İmparatorluğu'nu dönüştürmesi ve suikastı ile tanınır. Annesi Aurelia Cotta, babası Gaius Julius’dır. Sezar’ın annesi doğumda ölür ve doğumu annesinin karnını kesmek suretiyle olur. İsmi de  “kesilip alınan” anlamına gelen “Ceasar” olduğu iddia edilir. Ayrıca bugünkü sezaryen işleminin isim babasıdır.

Yaptığı savaşlardaki başarıları, politikada izlediği yöntemlerle rakiplerini saf dışı bırakması ve halk yanlısı politikalarıyla zaman içerisinde güçlü ve halk tarafından sevilen bir devlet adamı olmuştur.

Sezar, hayatı ve askeri kampanyaları hakkında çok şey yazar, ancak sağlığına hiç değinmez. Bu nedenle tarihçiler, Sezar’ın sağlığı ve hastalığı hakkında, imparatorla aynı zamanda veya ölümünden sonraki yıllarda yaşayan dört yazarın gözlemlerine güvenirler. Birinci yazar, Suetonius, Julius Caesar'ın epilepsisini “ani bayılma nöbetleri” ve “kabuslar” olarak tanımlar. İkinci yazar, Appian, imparatorun “kasılmalar” geçirdiğinden bahseder. Bir diğeri olan Plutarch, Sezar'ı “epileptik nöbetlere” sahip bir kişi olarak özel bir terimle “kafadaki hastalık” olarak yazar. Plutarch'a göre Sezar, MÖ 46'da İspanya'nın Cordoba kentinde yaptığı sefer sırasında çöker ve daha sonra “her zamanki hastalığı onu ele geçirdikten” sonra günümüz Tunus'unda Thapsus Savaşı'nda emekli olmak zorunda kalır. Sonuncu yazar, Thapsus, Sezar’ın hastalığının onu ele geçirdiğini ve bu nedenle artık savaşlardan çekilmesi gerektiğini açıklar. Yine tarihçiler Sezar'ın babası ve büyük büyükbabasının, nispeten genç olmalarına ve sağlıklarının iyi olmasına rağmen aniden ve beklenmedik bir şekilde ölmelerini onlarında ani epileptik nöbet geçirmelerine bağlı olabileceği düşüncesi ile açıklarlar.  Diğer taraftan Sezar’ın oğlu Caesarion'un çocukken nöbet geçirdiğine dair haberler de vardır. Dahası, imparatorun soyundan gelenlerin birçoğunda da nöbet benzeri semptomlar görülmüş ve bu ailede epilepsinin kalıtsal olabileceğini düşündürmüştür.

Sezar’ın nöbetlerine ilişkin kanıtlar nelerdir?  İlki,  Roma Senatosunda ona bir onur ödülü takdim edildiğinde yerine oturmadan, hızla sarsılması ve sersemlik duygusu ile yere düşmesidir.  Diğer bir olay, Sezar’ın Cicero’nun konuşmasını dinlerken yaptığı tuhaf davranışlardır. Vücudu titremiş ve tuttuğu bazı kağıtlar elinden düşmüş ve bu nedenle güçsüzleşmiştir. Bununla beraber, tüm kanıtlar Julius Sezar'ın gerçekten de bir nöbet bozukluğuna sahip olduğunu gösteriyor gibi görünse de birçok tarihçi ikna olmamıştır. Pek çok insan, Julius Sezar'ın baş ağrısı, ani nöbetler ve baş dönmesi yaşamasına neden olduğu bildirilen kronik bir hastalığı olduğunun farkında değildir. Bu hastalık geleneksel olarak epilepsi olarak tanımlanır, eski yazarlar tarafından bu şekilde tarif edilir, ancak hastalığın kesin nedeni gerçekten tespit edilemez, çünkü Sezar öleli uzun bir süre olmuştur ve tanımlamalar yetersizdir.

Julius Sezar'ın nöbetleri hayatının daha sonraki yıllarında başlamıştır.  Böyle bir durumun başlamasının altında bir damar tıkanıklığı olabilir midir? Bazı Tarih kitaplarında eski hekimlerin ağzından sağlanan bilgilerde, Romalı generalin küçük felç atakları geçirdiği ve bunun da epilepsi nöbeti gibi yorumlandığına ilişkin bilgiler mevcuttur. Aynı doktorlar, “Sezar'ın epilepsi hastası olduğu teorisinin çok sağlam temelleri yok” diyerek konuyu farklı bir yere doğru çevirmişlerdir. Sezar’ın epilepsi hastası olduğu ısrarının altında belki de hastalığın eski dünyada bir kutsal hastalık olarak bilinirliği mevcuttur. Epilepsi, ilahi sahiplenme ile ilişkilendirilir.. Bazı tarihçiler, Sezar'ın insanları epilepsisi olduğuna inanmaya teşvik etmiş olabileceğini, çünkü bu onu daha çok Tanrı gibi göstermiş olabileceğini iddia ederler. Hatta, aslında buna kendisi de inanmış olabilir. Bu inanış edebiyata bile yansır. İngiliz oyun yazarı Shakespeare, Sezar'ın ölümünden 1600 yıl sonra yazdığı “Julius Caesar “adlı oyununda imparatorun sara nöbeti geçirdiğini anlatır.

Sezar’ın epilepsisi eğer var ise ve ileri bir yaşta ortaya çıkmış ise belki de bir beyin tümörü olabilir. Bazı araştırmacılara göre; Sezar'ın 50. yaş gününden sonra kendisini ilk kez gösteren epilepsinin altında yatan, kafa boşluğu içinde muhtemel kötü huylu bir beyin tümörünün varlığıdır. Hastalığının son aşamalarına ait tutarsız davranışları bizzat kendi güvenliği için bile aşırı derecede ihmalkâr davranışlarının nedeni de bu olabilir. 

Tarih ünlüler ve onlara addedilen hastalıklar ile doğrudur. Hangisinin gerçek hangisinin hayal olduğunu bilmek kolay olmasa da bir durum pek çok nedenin bir sonucu olabilir. Aynen, Sezar’ın belki kalıtsal, belki tümörden, belki felçlerden bayılması gibi.

Hastalıklarınızın nedenlerinin “ne?” olduğunu hatırlayarak sağlıklı günler dilerim.