GÖRÜNÜM

Canlıların hayatlarını sürdürmesi için gereken en temel iki unsur su ve oksijendir. Boşuna ‘Su hayattır’ denilmiyor.

BÜYÜK TEHLİKE
Yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı ‘Susuz Yaz’ filmi 1964 Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ ödülünü almıştı. Necati Cumalı’nın eserinden uyarlanan filmde ‘Ulvi Doğan, Hülya Koçyiğit ve Erol Taş’ rol aldı. İktidarın baskısıyla Porsuk Barajı ana kaynağından Polatlı’ya ‘yüksek miktarda su boşaltılması, tarımda bilinçsiz su kullanılması nedeniyle Eskişehir bu filmdeki gibi önümüzdeki süreçte susuz yazlarla karşılaşmak zorunda kalacak. Eskişehir’in vazgeçilmez içme ve kullanma suyu kaynağı olan Porsuk Barajı’nda, su miktarı özellikle yaz aylarında kritik seviyelere kadar düşüyor.  Azalan su seviyesi ile birlikte suyun kalitesinin düştüğü de gözlemleniyor. Nitekim 2018 yılı Ağustos ayı içerisinde baraj seviyesinin düşük olmasından dolayı balık ölümleri gerçekleşmişti. Şimdi yine, benzer noktaya gelmek üzereyiz. Su seviyesinin azalması sebebiyle arıtma tesisinde kullanılan kimyasallarla belli bir seviyeye kadar arıtma işlemi gerçekleştirilebilmektedir. Baraj seviyesi yüzde 30’ların altına düştüğünde arıtma neredeyse imkansız hale gelecek. Eskişehir susuz kalacaktır. Eskişehir’in yılda 45 milyon metreküp içme suyu ihtiyacı varken, bu miktarın yaklaşık 2,5 katı sulama suyuna veriliyor.



VEKİLLER EL KOYMALI
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen iki yıl önce Porsuk Barajı’nda düzenlediği basın toplantısında bizzat Veysel Eroğlu'na bakan olduğu dönemde şahsına özel, akademisyen olarak mektup yazdığını belirtmişti. Büyükerşen; “Bürokratik yazışmaların dışında mektup yazdım. Daha sonra belediye olarak da resmi olarak da müracaat ettim. Eskişehir'in nüfusu hızla artıyor, su ihtiyacı artıyor, Porsuk Barajı bundan başka fazlasını karşılayamaz, Kütahya'nın sanayisinin kirlettiği endişesini ilettik. 30-40 yıl sonrasının Eskişehir’in su ihtiyacını dile getirdik. Sakaryabaşı’ndaki doğal temiz su kaynağını devlet yatırımı olarak Eskişehir'e getirilmesini söyledik. Başvuruda bulunduk ama hiç bir cevap alamadık” demişti. Eskişehir bugün susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya. Eskişehir’in yedi milletvekili geç olmadan bu olaya el koymalı. Kent halkını susuzluğa mahkum edilmesine göz yumanlar, Eskişehir’de hiçbir seçimi kazanamaz.

///////////////////////////////////////////////

NOSTALJİ

SİYASETİNİN ‘BABA’SI ESKİŞEHİR’DE
Yıl 1970. Başbakan Süleyman Demirel, eşi Nazmiye Demirel bir mitingde dönemin Eskişehirli Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Orhan Oğuz ile birlikteler. 1969 Ağustos’unda Adalet Partisi’nin (AP) Eskişehir’de yapılan önseçiminde dönemin Devlet Bakanı Seyfi Öztürk’ün ardından ikinci olan Oğuz, 12 Ekim 1969’da yapılan seçimde Eskişehir Milletvekili seçildi. AP oyların yüzde 46,53’ünü alarak tek başına iktidar oldu. O seçimde Adalet Partisi Eskişehir’den 4, CHP ise 2 milletvekili çıkardı. Orhan Oğuz 46 yaşında Milli Eğitim Bakanı oldu. Oğuz, Bakan olduğunda Türkiye’de sadece 6 üniversite vardı. Yeni bir kanun tasarısı çıkartarak, Sakarya, Konya, Eskişehir ve Bursa’da mühendislik ve mimarlık yüksekokullarını açtı. Bu okullar zaman içerisinde akademiye dönerek hepsi birer üniversite oldu. Eskişehir Ziraat Enstitüsü’nü ve Adana Tıp Fakültesi’nin kurulmasını sağladı. 12 Mart 1971 Muhtırası ile AP Hükümeti istifa etti. Oğuz, 14 Ekim 1973’de tekrar milletvekili seçildi. AP seçimde başarısız oldu. Orhan Oğuz, daha sonraki yıllarda ‘En büyük pişmanlığım’ dediği şeyi yaparak, Demirel’in karşısında AP Genel Başkan adayı oldu. Ancak kendisine destek sözü veren milletvekili ve senatörler, kongrede onu yalnız bıraktı. Genel Başkan seçilemedi. Orhan Oğuz 1983 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi’ni kurdu. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir" demişti. Bu söz her zaman geçerliliğini koruyor. Demirel beş yıl önce 17 Haziran 2015 tarihinde vefat etti. Demirel’e Türk siyasetinin ‘Baba’sıydı. Demirel’e Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet olsun. O’nun hizmetlerini Türk Halkı asla unutmayacak...

///////////

FIKRA

PADİŞAH’TAN HADIM CEZASI

Ahmet, Hasan ve Temel haremin camından içeriyi gözetlerken yakalanmışlar. Padişah çok sinirlenmiş… "Hepsinin mesleğine göre hadım edin" buyurmuş… vermiş. Ahmet'e mesleğini sormuşlar, "Terziyim" demiş…
- Kesin makasla!.. Hasan.."Oduncuyum" demiş..
- Kesin baltayla!.. Bu sırada Temel gülmekten katılıyormuş. Merakla sormuş cellat yamağı..
- Yahu sen neden gülüyorsun, biraz sonra hadım olacaksın...
“Ben dondurmacıyım" demiş, Temel!..

////////////////////////////////

ÇİVİ

“Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.” Cenap Şahabettin