Yıldırım açıklamasında şunları söyledi: "Başladığı ilk günden itibaren Covid-19 salgınının ilk karşılayıcıları, doğaldır ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanlarıdır. Covid-19 salgınının başlangıcından bugüne (18 Kasım) 165 sağlık emekçisini kaybettik. Acımız sonsuzdur. Covid-19 hastalığında mesleki maruziyet açısından, sağlık çalışanları en riskli gruptur. Sağlık Bakanı tarafından 14 Ekim 2020’de açıklanan verilere göre Covid-19 hastası sağlık çalışanı sayısı 40 bini geçmiştir. Sayı giderek artmaktadır. Sağlık çalışanlarının 10 kattan fazla hastalanma riski taşıdıkları saptanmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve birçok uluslararası örgüt, Covid-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kabul edilmesi yönünde çağrıda bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da salgınının başlangıcında bu yönde değerlendirmeler yapılmış; sağlık çalışanlarının korunmasına yönelik önlemlerin alınması için ülkelere uyarılarda bulunulmuştur. İtalya, Fransa, Almanya, Belçika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika ve Malezya dâhil 130’a yakın ülke tarafından, Covid-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmiştir. Ne yazık ki Covid-19 ülkemizde halen resmi olarak meslek hastalığı olarak kabul edilmemektedir. Oysa Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği üzere; sağlık hizmeti nedeniyle Covid-19 enfeksiyonu geçiren bir sağlık çalışanının tedavisinin sağlanması, rehabilitasyonu ve zararının tazmini sağlık çalışanının haklarındandır. 6331 sayılı kanunumuzda da tanımlandığı üzere sağlık çalışanlarının Covid-19 hastalığı “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır”. Yasalarımızda meslek hastalıklarının bildirim ve kaydının birincil yükümlülüğü Sağlık Bakanlığı’ndadır. Bu nedenle Covid-19 doğrudan meslek hastalığı statüsüne alınmalı, Covid-19 hastası sağlık çalışanlarının sayıları Sağlık Bakanlığı tarafından her gün şeffaflıkla açıklanmalıdır. Bu kayıt ve bildirimin doğrudan SGK için bir “illiyet bağı” delili oluşturduğu konusunda mevzuatımızda gerekli değişiklikler ivedilikle yapılmalıdır. Covid-19 pandemisi ile mücadele sırasında vefat eden veya hastalanarak mağduriyet yaşayan sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ve zararlarının tazmin edilmesinin önü açılmalıdır. Esasen yeni bir yasa çıkarılmada da bu konuda idari düzenleme ile sağlık çalışanları bakımından Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı sayılabilir. 6331 sayılı kanunun ve Türkiye’nin tarafı olduğu ILO’nun 155,161 ve 187 sayılı sözleşmeleri böyle bir imkan tanımaktadır. Aynıca, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin "Meslek Hastalıkları Listesi" başlıklı 18. maddesinin (ç) bendinde "D Grubu: Mesleki Bulaşıcı Hastalıklar" ana grubu buna imkan tanımaktadır. Bu nedenle Sağlık Emek Meslek Örgütleri olarak mağduriyetleri giderecek yeni bir yasa taslağı önerisini savunuyoruz. Bu taslağın TBMM yasama komisyonlarında ele alınarak, uygulanabilir bir şekilde kabul edilmesi konusunda siz basın mensupları dahil tüm siyasi parti ve oluşumlardan ve halkımızdan destek istiyoruz. Hakkımız olan bu yasanın TBMM’de yasalaşması ve uygulamaya konulması 1 milyon 60 bin sağlık çalışanın ve yakınlarının şu ana kadar çektiklerine derman olacaktır, emeklerinin karşılık bulması sağlık çalışanlarının mevcut tükenmişlikleri içerisinde geleceğe umutla bakmasını sağlayacaktır. Covid-19’un ülkemizde de biz sağlık emekçileri için meslek hastalığı olarak tanınmasının ve bu konuda ivedilikle gerekli kararların alınmasının artık aciliyet arz eden bir zorunluluk olduğunu belirtiriz. Covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi, tükenmişlik yaşayan sağlık çalışanları için vazgeçilmez bir taleptir. Bu nedenle; Sağlık ve Sosyal Hzimet Emekçileri Sendikası olarak başta kaybettiğimiz sağlık çalışanları olmak üzere Covid-19’un tüm sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesini talep ediyoruz"

Editör: TE Bilişim