Sizi 1999 yılına götürmek istiyorum. İlk Tepebaşı Belediye Başkanlığı adaylık süreciniz nasıl gelişti? Geçmişte belediye başkanlığı hayaliniz var mıydı?

Belediye başkanlığı hayalim olmasa da Eskişehir’imizin güzel insanlarına hizmet etme isteği daima içimdeydi. Uzun yıllar boyunca bir hekim olarak hizmet etme şansı bulduğum hemşerilerime, belediye başkanı olarak da fayda sağlayacağıma inandığım an, bahsettiğiniz süreç de başlamış oldu.

Başkan seçildiğinizde nasıl bir Tepebaşı ile karşılaştınız?

Hem altyapısı hem üstyapısı tamamıyla sorunlu, çamur ve toz içinde bir ilçeydi Tepebaşı. Sosyal ve kültürel yaşam yok denecek kadar az, o zamanlar bulunan İstasyon Köprüsü’nün ötesine bir mecburiyetiniz yoksa geçmek istemediğiniz bir yerdi. İlk adaylık sürecimde Batıkent Mahallesi’nde başıma gelen bir olayı asla unutamam. Seçim çalışması için Batıkent’e gitmiştik, o zamanlar orada bakkal dükkanı bile yoktu, kamyon kasasında satış yapılırdı. Seçimde çalışmamız için Sütlüce’ye gittiğimizde arabadan indim, yere bastım. Adeta bir çamur deryasının içindeydik, ayakkabım çamura saplandı kaldı. Koskoca Tepebaşı’nda, vatandaşlarımızın yararlanabileceği bir tane spor tesisi bile yoktu. O günlerden bu zamana ilçemizde çok şey değişti. Tepebaşı bugün, Eskişehir’in sosyal açıdan merkezi oldu. Projeleri ile Türkiye’ye örnek olurken, dünyayı yakalayan vizyonu ile adını dünyaya duyuruyor.

17 yıllık belediye başkanlığı döneminizde size göre en büyük projeniz neydi?

Bir baba nasıl ki evlatlarını birbirinden ayıramaz, ben de hiçbir projemi küçük ya da büyük diye ayıramıyorum. Engelli bireylerimizden yaşça büyüklerimize, kadınlarımızdan gençlerimize kadar topluma dokunan, yarar sağlayan, yaşamlarını iyileştiren ne kadar çalışmam olduysa hepsi benim için özel, hepsi büyük projeydi. Bununla birlikte hekim olmamın bana kattığı vizyon ile sağlık ve özellikle de koruyucu hekimlik çalışmalarını çok önemsiyorum. Şirintepe Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğimiz de bu anlamda çok değerli bir örnek. Bu merkezimizde 2013’ten bugüne on binlerce çocuğumuz hiçbir ücret ödemeden hizmet aldı. Hem koruyucu hekimliğin hem de sosyal belediyeciliğin somut bir örneğidir. Ayrıca TEBEV, Yaşam Köyü’nde yer alan Alzheimer Konukevi ve engelli istihdamı projelerimizde alanında ses getiren uygulamalarımızdır. Belediyemizdeki uyumlu ekip çalışmamızdaki başarıya önemli katkısı olmuştur. Nisan ayında Başkan Yardımcımız Melih Savaş’ı kaybettik. Kendisinin belediyemize ve kentimizi değerli katkıları oldu. Anısını yaşatacağız.

Belediye Başkanlığı döneminde en çok kızdığınız,  en çok hayal kırıklığı yaşadığınız ve en çok mutlu olduğunuz olaylar neler?

Yaptığınız çalışmalara karşılık aldığınız ödüller kadar eleştirilerde değerlidir. Hepsine bir bütün olarak bakmak gerekir sağduyulu, sabırlı ve temkinli bakış açısında olmak önemlidir. Az oy aldığım alanlara daha fazla hizmet götürürüm.  Örneğin bir mahalledeki sorunu dile getiren veya bir çalışmanızı eleştiren vatandaş size elçilik ve önderlik yapar. Böyle durumlarda şikayeti dinler ve çözümüne odaklanırım.

Belediye Başkanlığı döneminizde Tepebaşı’nda hep ilkleri yaptınız? Bu konuyla ilgili düşünceleriniz neler?

Tepebaşı’nda proje asla bitmez. Üstelik bu projeler de sıradan ya da duymaya alışık olduğunuz projeler değildir. Bizler Tepebaşı’nda sıradan şeyleri yapmayı pek istemiyoruz. Türkiye’de ilkleri yapmayı özellikle önemsiyoruz. O açıdan da güzel işler çıkıyor. 1999’dan bu yana o kadar önemli şeyler yapıldı ki... Az öncede bahsettim; göreve geldiğimde küçük bir spor sahası dahi yoktu Tepebaşı’nda. Bugünse insanların spor yapabilecekleri, yüzebilecekleri dev yatırımlar oluşturuldu. Sosyal projelerimiz ise Türkiye’yi bir tarafa bırakın, dünyada ses getiren işler. Bu söylediklerimden de anlaşılacağı üzere, projelerimiz ile kent halkının tüm kesimlerine eşit ve kaliteli hizmet sunmaya devam edeceğiz. Örneğin Altın Ayaklar Türkiye’de ilk kez yapılan önemli bir vefa projesidir. Kent Enstitüsü, Köy Enstitüsü modelinden örnek aldığımız aynı zamanda belediye ve üniversite işbirliğinde hayata geçmiş bir online eğitim sistemidir. Yeşil bina özelliğine sahip Mustafa Kemal Atatürk Su Sporları Merkezimiz Türkiye ilk altın sertifika almış kamu binasıdır. Yaşam Köyü’nde uygulamasını yaptığımız RemoUrban - Akıllı Kentsel Dönüşüm Projesi Türkiye de ilktir ve Eskişehir Avrupa’da üçüncü uygulama kentidir.

Yaşanan pandemi süreci belediye çalışmalarını nasıl etkiledi?

Tepebaşı Belediyesi olarak koronavirüsün ülkemizde baş göstermesi ile birlikte sorumluluk alanımızda gerekli tedbirleri hızla uyguladık. Belediyemiz binalarının yanı sıra kamusal alanların tamamında dezenfeksiyon ve temizlik çalışmaları gerçekleştirdik.  Kapalı mekanlarda sağlık birimleri, muhtarlıklar, Pazar yerleri gibi noktalarda rutin ilaçlama yapıyoruz. Tüm mahallelerimizde genel temizlik çalışmaları sürdürdük. Ekiplerimiz mesailerini özveri ile sürdürüyor. Toplum sağlığı için gerekli olan tüm çalışmaları, sürecin başından bu yana aksatmadan sürdürüyoruz. Öte yandan belediyemiz elbette ki pandemiden etkilendi. Biz sosyal bir belediyeyiz, birçok sosyal etkinliğimizi pandemiden dolayı gerçekleştiremedik. Öte yandan online eğitimler düzenledik. Gelenekselleşmiş söyleşilerimize de online olarak devam ettik.  Ayrıca pandemi ile birlikte vatandaşlarımızın yardım taleplerinde artış yaşandı. Aşevimiz aracılığı ile yardımlarımıza devam ettik. Eskişehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, Eskişehir Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, Eskişehir Kantin İşletmecileri Esnaf Derneği Başkanı Ferda Kaya, Eskişehir Kahveciler Odası Başkanı Zeki Çoban, Eskişehir Skal Kulübü Başkanı Hakkı Gök ve Türkiye Müzisyenler Derneği Başkanı Mustafa Demir ile bir araya gelerek esnaflarımıza ve müzisyenlerimize zor günlerinde destek olduk. Birlik ve dayanışma ruhumuz ile halkımız ile kenetlendik.

Yılmaz Hoca ile uzun yıllardır birlikte Eskişehir’e hizmet ediyorsunuz. Onunla ilgili düşünceleriniz neler?

Öncelikle Eskişehir bir cumhuriyet kentidir. Atatürk sağ olsaydı derdi ki; “Benim hedefimdeki şehir Eskişehir’dir.” Son 20 yılda şehrimizin yıldızlaşmasındaki vizyon ve emeğin en büyük sahibi Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’dir. Ülkede nereye giderseniz gidin; “Eskişehirliyim” dediğinizde cevap olarak “Yılmaz Hoca ne yapıyor?” yanıtını alırsınız. Yılmaz Hoca, bu başarısıyla birlikte bugün ve olduğu gibi gelecekte de şehircilik konusunda “duayen” olarak daima anılacaktır.

Siz Maarif Koleji’nde (EAL) sanatla da ilgilendiniz. Müzik grubunuz da vardı. Bu sanatçı kişiliğiniz belediye başkanlığınıza nasıl yansıdı?

Sanata ilgim hayatımın her döneminde vardı. Zaten sanat aslında hayatın her alanında var. Başkanlık görevim süresince de gerek Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu, Uluslararası Sanat Çalıştayı, Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması gibi kentimizin sanatsal kültürüne değer katacak etkinlikler düzenliyoruz. Bu sayede kentimiz, adeta bir açık hava müzesi konumuna geldi. Belediye hizmet binamızda sergilediğimiz eserlerle Sanat Galerisi özelliğini taşıyor. Çocuklarımıza yönelik İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestramız, karikatür, resim, tiyatro gibi kurslarımız ile geleceğimiz olan çocuklarımızı da sanat ile bir araya getirmiş oluyoruz.

Sağ görüşlü seçmenlerin yoğunlukta olduğu Tepebaşı bölgesinde 17 yıldır belediye başkanlığı yapıyorsunuz? Sizin sayenizde bölgede CHP oylarında da büyük artış oldu. Bunun sırrı nedir?

Tepebaşı sakinleri, insana verilen değeri çok iyi fark edebilen ve bunu takdir eden bir özelliğe sahiptir. Burada insanlarımız ile uzun yıllara dayanan bir içtenliğimiz var. Bu samimiyet ile ortaya koyduğumuz başarılı çalışmalar, uluslararası düzeyde ses getiren projelerimiz var.  Hemşerilerimiz de ortaya çıkan bu kaliteli hizmetin eşitçe dağılmasından ve toplumun her kesime ulaşmasından dolayı çok memnun. Düzenlediğimiz Kültür Turlarında 110 binden fazla vatandaşımızı Çanakkale’ye götürdük. 2009 yılında başladığımız sokak iftarlarına bugüne kadar 850 bin kişi katıldı. Belde Evleri, Deneyimli Kafeler, Kreşler ve Çocuk Merkezlerimizle yaygın hizmet noktalarımızla fırsat eşitliği sağlayarak herkese dokunuyoruz.  Okul da bizim cami de bizim buradaki temizlikten tutun aydınlatmaya kadar pek çok hizmeti veriyoruz. Siyasi görüş fark etmeksizin herkes başarıyı görüyor ve devamı için bizleri destekliyor. Bizleri, hizmetlerimizi tanıdıkça destekleri daha da artıyor. Eskişehirliler, yerel yönetim seçimlerinde siyasi görüş değil, şahısların önemli olduğunu iyi biliyor.

Sizce Eskişehir’in en büyük sorunu ne?

Kentimizin en büyük sorunu, yerel yönetimler açısından çok şanslı olmasına karşın, merkezi hükümet yatırımlarında mağdur edilmesidir. Son 20 yıla bakıldığında Eskişehir’e kazandırılan merkezi hükümet yatırımları, eksik olması ile birlikte yanlışlıklar ile doludur. Örneğin stadyum… Yeri yanlış belirlendi, UEFA standartlarında çok modern bir stadyum dendi, yağan ilk karda çöktü. Öte yandan eski stadımız ise Millet Bahçesi’nin inşaatı için yıkıldı. Şehir Hastanesi; Eskişehir ile birlikte ülkemizin birçok yerinde açılan Şehir Hastaneleri’nde de önemli sorunlar var. Bir hekim olarak bu konudan endişe duyuyorum. Şehrin dışında, vatandaşı ulaşım anlamında hem maddi hem manevi olarak yoran bir anlayışımız var. En iyi hastane en yakın hastanedir. Şehir Hastanesi kurulmasıyla merkezdeki devlet hastanesinin kapatılıyor dolayısıyla yaşlılar ve engelli bireylerin ulaşımı zor olan uzaktaki hastane gitmek zorunda kalıyorlar.  Şehir Hastanesi’nin yatak sayısı çok hacmi büyük ama duyumlarıma göre hekimler bile ünite değiştirirken zaman kaybediyorlar. YHT’ye gelecek olursak; fahiş zamlar, Eskişehir’e uygulanan kontenjan ambargoları… Eskişehir demiryollarının kavşağıdır. Kontenjanların İstanbul ve Ankara’ya ayrılması Eskişehir’in stratejik önemini de kaybettirmektedir. Bir de Çevre Yolu konusu var elbette. Eskişehir, Çevre Yolu olmayan tek büyükşehir konumundadır. Şu an kullanılan yol bir çevre bulvarı gibi çok yoğunluk yaşanıyor. Planlarda görünen Güney ve Kuzey çevre yolları var ama yıllardır yapılamıyor. Aslına bakarsanız Kuzey Çevre yolunun planında hazine arazileri var ve sanat yapıları yani viyadük veya köprü daha az dolayısıyla Kuzey Çevre yolu, Güney çevre yoluna göre daha az maliyetle yapılabilir. Kuzey Çevre Yolu’nun biran önce yapılması kentimizin geleceği için çok önemlidir.  Bir başka örnek; vatandaşımızın yaşamını yitirdiği Seyitgazi-Kırka-Afyon karayolu, Alpu, Sarıcakaya karayolları… Bu noktada vatandaşlarımız, “Artık ölmek istemiyoruz” diyerek feryat ediyorlar. Ne yazık ki merkezi hükümet bu sorunların çözümünü sürekli erteleniyor. Bunların tamamına bakıldığında kentimizin sorunlarına karşı çözüm üretmede, merkezi hükümetin isteksizliği kendisini gösteriyor. İktidar, her konuda olduğu gibi Eskişehir için de ayrıştırıcı kararlar alıyor.

Eskişehir halkını nasıl tarif ediyorsunuz?

Sizin de takdir edeceğiniz üzere Eskişehirliler, hemen her konuda gösterdikleri duyarlılık, hoşgörü ve örnek kişilikleri ile ön plana çıkar. Aydındırlar. Hayata karşı özen gösteren, çevreye, canlılara, dünyaya karşı saygılı, sanata düşkün ve sorumluluk sahibi insanlardır. Geçmişlerine, köklerine bağlı, aynı zamanda yeniliklere açık, vatansever kişilerdir. Benim hemşerilerim kentlerini sevdiği ve ülkelerine aşık olduğu kadar; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e de bağlıdır, O’nun izindedir… Eskişehir Cumhuriyet Kentidir.

12-İktidar partisi milletvekilleriyle diyaloglarınız nasıl?

 ‘En iyi siyaset, en iyi hizmettir’ ilkesi ile hareket eden, kapsayıcı ve birleştirici bir anlayışı benimserim. İktidar partisi mensuplarını da elbette eleştirdiğim, kendileri ile fikren ayrıştığım noktalar olabilir. Ancak kentimizin yararına bir konu ortadaysa, siyasi görüş fark etmeksizin diyaloğa girmeyi önemserim. Bunun örneklerini geçmişte çok kez yaşadık. Diyaloğun, ortak aklın hiç kimseye zararı olmayacağını düşünüyorum. Bu şehir ortak yaşam alanımız, hepimiz yüz yüze bakıyoruz dolayısıyla ayrışmadan karşılıklı saygı ve hoşgörü ile birlik beraberlik içinde olmamız kentimiz için önemlidir.

Parti Meclisi Üyesi Gaye Usluer’in Memleket Partisi’ne geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yadırgamadım. Siyasi Parti değişimi kendi kişisel tercihidir. Ancak seçmenler verdikleri oyun, karşılığını takip eder ve kolay unutmazlar.

Hobileriniz neler, fobiniz var mı?

Spor ve sanat, hayatımda çok önemlidir. Özellikle spor, vazgeçilmezimdir. Sinemayı, kitap okumayı, koleksiyon yapmayı, minyatür arabaları severim. Güzel sanatlar ile yakından ilgilenirim. Ayrıca klasik otomobillere karşı da özel bir ilgim vardır. Kendi araçlarımla da vakit buldukça ilgilenir, zaman zaman gezintilere çıkarım.

En sevdiğiniz yemek hangisidir? En çok sevdiğiniz müzik nedir? En son hangi kitabı okudunuz?

Yemek ayırt etmemekle birlikte zeytinyağlı ve sebze yemeklerini tercih etmeye gayret ediyorum. Türk Sanat Müziği ve klasik müziği, ayrıca Latin ezgilerini beğenerek dinliyorum. Son okuduğum kitap ise Dijital Çağda Liderlik oldu.

Eskişehir halkına son bir mesajınız var mı?

Ülkemiz ekonomik ve sosyal açıdan zor günlerden geçiyor. Üstüne bir de pandemi belası ile boğuşuyoruz. Hayat pahalılığı hayatın her yerinde can yakan seviyelere ulaştı. İşsizlik derseniz gençlerimiz bu konudan çok dertli. Emekli olamayanların yanı sıra emekli olmayı başaran vatandaşlarımız günlerini keyifle geçirmek yerine geçim sıkıntısı yaşıyor.         Tüm bu sorunların yanında yaşanan politik skandallar, insanlarımızın geleceğe güvenle bakmasını mümkün kılmıyor. Öte yandan halkımızdan tüm olumsuzluklara rağmen ümitlerini yitirmemelerini istiyorum. Gelecek, tüm güzellikleri ile bizleri bekliyor. Bu ülke çok büyük sorunları aşmayı başardı, bunları da hep birlikte aşacağız. Tüm hemşerilerime sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

Editör: TE Bilişim