Haberes Dergisi olarak sadece kent merkezindeki kanaat önderleriyle röportajlar yapmıyoruz. Kırsal ilçelerimizin başarılı belediye başkanlarını da ziyaret edip, onların projelerini ve sorunlarını sizlere taşıyoruz. Onlarla yaptığımız röportajlar dergimizde yayınlandıktan sonra www.haberes.com.tr’de de aynen yayınlıyoruz. Görünüm’de kırsalın başarılı belediye başkanların çalışmalarına da yer vereceğim.  Çünkü bunu hak ediyorlar Gerçekten kıt bütçelerle harikalar yaratıyorlar. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP’den Seyitgazi Belediye Başkanı seçilen Uğur Tepe’de harikalar yaratan başkanlardan birisi. Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe, 1,5 yıl önce yaklaşık 22 milyon lira borçla görevi teslim aldı. Şikayet etmedi. Kaynakları doğru yöneterek; kısa sürede belediyenin 15 milyon 400 bin lira borcunu ödedi. Belediyeyi borç batağından çıkaran başarılı Belediye Başkanı Uğur Tepe bunu yaparken, halka hizmetleri de devam ettirdi.  Başarılı Başkan, pandemi sonrasında; tarihi ve doğal güzellikleri açısından çok zengin değerlere sahip olan Seyitgazi’de turizm hamlesi başlatacak. Tepe; “İlçemiz Seyitgazi’de sanayi tesisi olarak Eti Maden İşletmeleri, Solar Patlayıcı Fabrikası, Lütfü Yüksel Yağ ve Yumurta Sanayi ve ERC Kimya Tesisleri bulunmaktadır. İlçemiz tarihi ve doğal güzellikleri açısından oldukça zengin değerlere sahiptir. Bu yüzden  ‘turizm’ alanında yapılacak ‘akıllı ve sürdürülebilir’ yatırımlarla ülkemiz ve dünya turizmine kazandırılması ilçemize pozitif yönde bir ivme getirecektir. Kültürel ve tarihi zenginlikleri ile tarih boyunca önemli bir merkez olmuş ilçemizin hak ettiği yere gelmesini sağlamak en büyük gayem” diyor.  En iyi siyasetin en iyi hizmet olduğunu vurgulayan başarılı Başkan; “Siyaset vatandaşa hizmet etme sanatıdır. Yani biz ilçe halkımıza hizmet ettiğimiz sürece, sorunlarına eğildiğimiz sürece görevimizi yerine getirmiş oluruz. Siyasetten anladığım ülkeme, şehrime, ilçeme ve insanımıza hizmettir. Bunu yaparken ciddi anlamda emek sarf ediyoruz. Bizler siyasal ayrım yapmadan insanların hakkını teslim etmeyi hedefledik. Bizler aynı topraklarda doğmuş-büyümüş ve yine aynı topraklara değer katmak için gelen insanlarız. Siyasal anlamda da ayrımcılıktan yana değil, birleştirici unsurlar üzerinde duran bir yapıya sahibiz. Ayrımcılığın, ayrıştırıcılığın kimseye faydası olamaz. Birlikte daha faydalı işler başarmak üzere hareket ediyoruz” dedi. Eğitimci kişiliğiyle yıllardır tanıdığım Tepe’yle Seyitgazi’nin sadece Eskişehir’de değil, Türkiye’de yıldızı parlayan ilçelerin başında gelecektir…

////////////////////////////////////////

‘Bu Mücadeleyi Boşa Çıkartmayın’

Haberes’in yedinci (Kasım) sayısında konuk olan Eskişehir’in başarılı İl Sağlık Müdürü Uğur Bilge, “Sağlık personellerimizin verdiği mücadeleyi boşa çıkartmamak ve süreci uzatmamak adına; vatandaşlarımızın kontrollü sosyal hayat döneminde kurallara riayet etmeli. Maske, mesafe ve hijjen konularındaki hassasiyetlerini devam ettirmeleri gerekiyor” diye uyarıda bulundu. Röportajımız sonrasında Covid-19 olan Bilge’nin tedavisi tamamlandı. Başarılı yönetici önümüzdeki hafta görevinin başında olacak. Kendisine bir kez daha geçmiş olsun diliyorum.  Tüm dünya ve ülkemiz sekiz ayı aşkın süredir salgın hastalıkla mücadele ediyor. Ülkemizde sağlık çalışanları bu salgın hastalığa karşı kahramanca mücadele ediyor. Virüsle her zaman karşı karşıya oldukları için canlarını hiçe sayıyorlar.

Bu kahramanlar bizden sadece bir şeyi yani kurallara riayet etmemizi istiyorlar. Maalesef bizler kurallara yeterince uymadığımız için salgın hastalıkla mücadelede tekrar başa döndük. Hatta vaka sayısı bakımından her gün yeni rekorlar kırıyoruz. Kendimizi düşünmüyorsak; ailemizi, dostlarımızı ve tüm insanları düşünmeliyiz. Salgın ile mücadele kurallarına uyarak, hastalığın daha fazla ilerlemesine müsaade etmemeliyiz. Sayın Bilge’nin dediği gibi kahraman sağlık çalışanlarımızın mücadelesini boşa çıkartmamalıyız.

////////////////////////////////////////

NOSTALJİ

Erdal İnönü Eskişehir’de

Yıl: 1990. Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkanı merhum Erdal İnönü Eskişehir’e geliyor. 30 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta Eskişehirli SHP’liler Genel Başkanları birlikte yer alıyor. Dönemin Eskişehir Milletvekili Zeki Ünal, Belediye Meclis Üyeleri Tahsin Bezek, Abdülkadir Adar, Necdet Tanır, daha sonraki dönemde Genel Sekreter Yardımcısı olacak olan Nilgün Süer, Mahmudiye İlçe Başkanı Zekai Sönmez ve genç bir partili olan Bayram Yumrukaya fotoğrafta görülüyor.

////////////////////////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ

Dünyanın Bütün Çiçeklerini Buraya Getirin

Öğretmenler Gününü dört gün önce kutladık. Bugünkü Cumartesi Hikayesini adı şiirle yaşatılan idealist bir eğitimci olan Şefik Sınığ’a ayırdım. Şefik Sınığ 1925 yılında Konya-Seydişehir’ de dünyaya geldi. Küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden küçük Şefik o yıllarda Denizli’nin Çivril ilçesinde PTT Müdürü olan eniştesinin yanına gelir.

DUVAR ÇÖKER

Burada, ilçenin tek ilkokulu olan 30 Ağustos İlkokulu’nda öğrenime başlar. Çivrilli Osman Gürkan, Isparta-Gönen Köy Enstitüsü’nde tarım ögretmenidir. Çevresinde; zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teşvik ederek, çoğunlukla, okula kendisi götürerek, onların öğrenim görmelerini sağlar. Şefik de, bu çocuklardan biri oldu. Gürkan, Şefik’i Isparta-Gönen Köy Enstitüsü’ne götürür, Orada, parasız yatılı okumasını sağlar. Ona bir baba şefkati gösterir. Ona sahip çıkar. Şefik Sınığ, Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Afyon-Dinar ilçesi Sütlaç Köyü İlkokulu’na öğretmen olarak atanır. Burada ilk görevine başlar 1949 yılı Ekim ayında bir gün görev yaptığı Sütlaç Köyü’ne yakın Bostancı Köyü’ne futbol oynamaya giderler. O köyde Çivril’den ve Gönen Köy Enstitüsü’nden sınıf arkadaşı olan öğretmen Mehmet Aydeniz görev yapmaktadır Orada, maç esnasında futbol topu patlar. Şefik öğretmen ve arkadaşları, topu tamir etmek için okula girerler. Şefik öğretmen, topu tamir ederken okulun ara duvarı üzerlerine çöker. Yalnızca o ağır yaralanır.

ÖĞRENCİLERİNİ SAYIKLAR

O yıllarda, ulaşım şartlan hayli zor olduğundan Çivril’e güç şartlarda getirilir. Doktor Şerif Gürsel, ağır yaralı olan Şefik öğretmeni muayene ediyor ve omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu görüyor. Çaresiz bir şekilde, Çivril’den Sütlaç’a geri götürülüyor ve orada okul odasında yatağına yatırılıyor. Hasta yatağının başında öğretmen arkadaşı Mehmet Aydeniz ile köylülerden bir kaç kişi bekliyor Ancak, durum umutsuzdur. Dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını, öğretmenlik mesleğini çok seven idealist öğretmen ölmek üzeredir. Sürekli öğrencilerini sayıklar. Bu sayıklaması gün boyunca sürer. Hep, öğrencilerini, kaderleri kendisine benzeyen o köy çocuklarını sayıklar. Dünyanın bütün çiçeklerini yanına ister. Son sözleri şu olur: “Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.”

DUYGULU ŞİİRLE ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLDİ

Şefik öğretmen, arkadaşlarınca Çivril’ e getirilir ve şehir mezarlığında toprağa verilir. Yanlarında, beraber gittikleri öğretmenlerden birisinin Çivril’de misafiri olan bir üniversite öğrencisi de vardır. O da çok üzülmüş ve duygulanmıştır. Çivril’den öğretmenlerle beraber Sütlaç’a giden üniversite öğrencisi bu acı olayı Ceyhun Atuf Kansu’ya, 1949 yılında anlatır. Şefik öğretmenin o duygu yüklü son sözlerini aktarır. Bu acı olayı ve son sözleri duyan Ceyhun Atuf Kansu çok duygulanır. 1950 yılında Şefik öğretmenin anısını, idealistliğini ölümsüzleştirmek için “Dünyanın Bütün Çiçekleri” adlı o duygulu, anlamlı şiirini kaleme alır. Gerçekten de, “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiiri, yıllar boyu bir türkü gibi söylenip durdu. Anadolu’nun her köşesinde bir fısıltı gibi, Şefik öğretmen, dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını çağıracak. Kaderleri ona benzeyen, yalnızlıkta açan, kimsenin bilmediği o köy çocuklarını... Onlara son bir ders vermek için... Son şarkısını söylemek için... Çivril’ de Şefik öğretmenin mezarının bulunduğu şehir mezarlığı, yüksekçe bir tepededir. Bu tepe, özellikle ilkbahar aylarında renk renk çiçeklerle bezenir. Burada her türlü çiçek boy verir.

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

“Bana çiçek getirin, dünyanın bütün

çiçeklerini buraya getirin!”

Köy öğretmeni Şefik Sınığ’ın son sözleri.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçekleri getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Son şarkımı söyleyeceğim,

Getirin getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,

Kaderleri bana benzeyen,

Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,

Geniş ovalarda kaybolur kokuları...

Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,

Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,

Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini

Bacımın suladığı fesleğenleri,

Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,

Avluların pembe entarili hatmisini,

Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.

Aman Isparta güllerini de unutmayın

Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.

Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.

Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,

Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,

Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,

Ne güller fışkırır çilelerimden,

Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,

Korkmadım, korkmuyorum ölümden,

Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Baharda Polatlı kırlarında açan,

Güz geldi mi Kopdağına göçen,

Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.

Muş ovasından, Ağrı eteğinden,

Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden

Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,

Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

En güzellerini saymadım çiçeklerin,

Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.

Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,

Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,

O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.

Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,

Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,

Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.

Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,

Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,

Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,

Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,

Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Okulun duvarı çöktü altında kaldım,

Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,

Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,

Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,

Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,

Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.

Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

CEYHUN ATUF KANSU

////////////////////////////////////////

FOTO-ŞAKA

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen: İhraç edildiği partiye benim sayemde vekil ve belediye başkanı olarak dönenler, bugün kendilerini kaf dağının arkasında görebiliyor.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Yılmaz Hoca laflarıyla bana taş mı attı ki; başım ağrımaya başladı. Yok bana değil, partiden ihraç edildikten sonra; kendisi sayesinde vekil ve belediye başkanı olan kimse ona söylemiştir(!)

////////////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

“Eğer yaşamak için çalışıyorsan neden çalışarak ölüyorsun?” The Good, the Bad and the Ugly / İyi, Kötü ve Çirkin

////////////////////////////////////////

çivi

“DürüstIük pahaIı bir müIktür, ucuz insanIarda buIunmaz.” Balzac

////////////////////////////////////////

fıkra

GECE İNDİRECEĞİZ
Kim Jong Un basın toplantısında açıklamış:
-On sene içinde Kuzey Kore güneşe
adam indirecek!

Gazetecilerden biri sormuş:
-Ama güneş çok sıcak, nasıl yapacaksınız?
Derin bir sessizliğin ardından Başkan
cevap vermiş:
-Gece indireceğiz!
Alkışlar, yaşa, varol sesleri gırla.
Programı seyreden Başkan Trump:
-Bu adam çok cahil, gece güneş yok ki!