Lütfü Savaş kimdir? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Bize çocukluğunuzdan bahseder misiniz?

1965 yılında Hatay’ın Yayladağı ilçesi Dağdüzü Köyü’nde doğdum. Hayatımın ilk beş yılı çiftçi bir ailenin çocuğu olarak köyde geçti. Daha sonra Antakya’ya göç ettik. Ailem varlıklı değildi, çocukluğum çalışmayla geçti diyebilirim. İlkokul yıllarından itibaren okul haricinde pek çok işte çalışmışımdır. Size ilginç gelebilir ama çocukluk yıllarımda hep kendi işimi kendim hallederdim. Örneğin ailem pamuk tarlasında çalıştığı için ilkokula bile kendi kendimi gidip yazdırmışımdır. Yanlış anlaşılmasın ailem ilgisiz değildi. Hatta okumam için her türlü fedakarlığı yapmıştır. Ancak hayat şartları o günlerde belki de benim öyle olmamı gerektiriyordu. Her şeye rağmen çocukluğum çok güzel geçti.  Okul hayatımda oldukça başarılıydım. O günün koşullarında liseyi Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü’nde okudum. Üniversite sınavında ilk yıl Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’ni kazandım. İdealim aslında tıp okumaktı, o nedenle bir sonraki yıl sınava hazırlanarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım.  Açık Öğretime kayıtlı olduğum için 50 puanım da düşmüştü üstelik. Fakülte yıllarımda tatillerde yine çalıştım.  Antakya’daki bazı kadın sivil toplum kuruluşlarının burslarından yararlandım. Hala daha bana burs desteği sağlayan STK başkanıyla görüşürüm.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunusunuz. Hekim olarak Eskişehir’den ayrılırken Eskişehirli sınıf arkadaşınız Nazan hanımı da alıp götürdüğünüze göre siz artık Eskişehir’in ünlü ve başarılı bir damadısınız. Yıllar sonra Hatay’ı dikkat çeken bir şehir haline getirdiniz. Buna Eskişehir’de okumanızın ve öğrencilik yıllarınızda rektörünüz şimdi de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Yılmaz Büyükerşen’in etkisi oldu mu? Örnek şehir olarak Eskişehir’in yapısını Hatay'ın kendi öz kültürü ve coğrafik yapısına oturturken nasıl bir yöntem izlediniz?

Eşim ve ben 1990 yılı mezunuyuz. Biz öğrenci iken hastane binası inşaat halindeydi ve bir türlü bitmek bilmiyordu. Hocalarımız Yılmaz Hoca’ya çok kızardı. Dolayısıyla bizler de hocaya kızardık.  Ancak diğer yandan Yılmaz Hoca kayınvalidemin liseden arkadaşıydı. Ondan da Yılmaz Hoca hakkında hep güzel ve olumlu anlatılar dinlerdik. Ben üç dönemdir Belediye Başkanlığı yapıyorum. İlk başkanlığım AKP’nin daveti üzerine İl Belediye Başkanı adayı olarak seçime girmem ve kazanmamla oldu. Başkanlık öncesinde Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Enfeksiyon Hastalıkları’nda Doçent olarak görev yapmaktaydım.  Belediye Başkanı seçildikten birkaç ay sonra Eskişehir’e gelerek Büyükerşen Hoca’yla görüştüm.  Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin üretim birimlerini gezdim ve ilgili kişilerle fikir alışverişinde bulundum. Düşünün o zaman ben AKP’de idim. Sonraki dönemlerimde Hatay, Büyükşehir Belediyesi oldu. Ben CHP’den aday oldum ve yine kazandım. Tabiidir ki Yılmaz Hoca ile daha yakın temaslarımız oldu. Kendisinin deneyimlerinden her zaman yararlanmışımdır. Hatay bir buçuk milyon nüfusu, beş yüz bin Suriyeli sığınmacısıyla Eskişehir’den çok daha büyük ve yaygın bir nüfusa sahiptir.  Atatürk’ün şahsi meselesidir, mirasıdır. Ancak maalesef çok ihmal edilmiştir.  2014 seçimlerinde Hatay Büyükşehir Belediyesi olunca hızlıca çok büyük projeler hayata geçirdik. Bunlardan biri şehrin göbeğinden geçen Asi Nehri’nin ıslahıydı.  Dört yılda şehir genelinde 9 arıtma tesisi, kilometrelerce su şebeke kanalı ve kanalizasyon yaptık.  Tüm bunları yaparken Eskişehir’de yapılanları da inceledik. Ayrıca eski Antakya bölgemizde çok sayıda tarihi Antakya Evlerinin restorasyonlarında da Eskişehir deneyimlerinden faydalandık.

EXPO HATAY inanılmaz bir başarı. Bundan bahseder misiniz? Ne tür bir çalışma planı hazırladınız? Neler yapıyorsunuz? Bu organizasyonda Hatay için beklentileriniz nelerdir?

EXPO kültür, tarih, eğitim, sanat, eğlence ve ticaret alanlarında düzenlenen bir olimpiyattır. EXPO İngilizce “Exposition” yani sergileme kelimesinin kısaltması olup, dünyanın ikinci büyük organizasyonudur. Bu organizasyonda ev sahibi ülke tarafından diğer ülkeler, ulusal ve uluslararası kuruluşlar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları davet edilmekte, halkın katılımı sağlanmaktadır. EXPO’larda nihayi amaç bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlamaktır. 2017 yılında yaptığımız başvuru sonucunda ilimize kazandırdığımız EXPO 2021 Organizasyonu’nun ana teması “MEDENİYETLER BAHÇESİ” dir. Aralık 2021’de başlayıp 6 ay sürecek olan organizasyonda tüm faaliyetlerin organizasyon sonrasında da kesintisiz devam etmesini hedefliyoruz. Antakya-Defne ve İskenderun-Arsuz olmak üzere iki farklı bölgede yapacağımız EXPO organizasyonu için 200 ve 100’er dönümlük alanlar hazırlıyoruz.  Antakya-Defne alanında ilimizin zengin bitki biyoçeşitliliğini ulusal ve uluslararası düzeyde etkin bir şekilde tanıtılmasını sağlayacak “Bitki Müzesi ve Doğal Bitki Bahçesi”, zengin endemik ve tıbbi bitki florasını gösteren “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi”, 5000 kişilik amfi tiyatro, gastronomi köyü,  Hatay’ın 13 medeniyetini tasvir eden “Medeniyetler Bahçesi” ve yine 13 medeniyeti tasvir eden bin 650 metrekarelik “Mozaik” alanımız olacak. Hatay ve Türkiye’den gelen gastronomi mutfakları bu alanda hizmet sunacak ve tanıtılacak. İskenderun-Arsuz alanında ise gece gündüz birçok etkinliğin yapılacağı Expo Meydanı, Uluslararası Resmi Katılımcılar tarafından kendi konseptlerine göre tasarlanmış Uluslararası Şehir Bahçeleri ve Gastronomi mutfakları yer alacaktır.  Konser ve etkinliklerinin organize edilebileceği 10.000 kişi kapasiteli Açık Hava Alanı da burada yer alacaktır.  

Hatayspor desem sanırım çok derinden bir duygu yükü hissettirmiş olurum size? Son dönemde önüne geleni deviren bir futbol takımı var Süper Ligde. Hatayspor sizin için neyi ifade ediyor?

Hatayspor 1967 yılında kurulmuş olmakla birlikte hiç birinci lige çıkamamış ve maalesef iyi yönetilememiş bir takımdı. Çocukluk yıllarımızda saha dışında deliklerden izlemeye çalıştığımız çok sevdiğimiz Hatayspor’un durumu beni fazlasıyla üzer ve kaygılandırırdı. Sporun her dalını severim ama güreş, futbol ve masa tenisi aktif olarak yaptığım spor dallarıdır. Onursal Başkanı olduğum Atakaş Hatayspor’u 5 yıl önce 3.Lige düşmek üzere iken devraldığımızda oldukça yüklü borcu vardı. Sistemli, düzenli ve sağlam bir yapılanma ile öncelikle borçları ödedik. İlk yıl son maçta Nazillispor’u yenerek ligte kaldık. İlk iki yıl 2.Lig’de play-off oynadık. Birinci Lige çıktıktan sonra yine 2 yıl play-off oynadık ve beşinci yıl süper lige çıktık. Çok güzel seçimlerle mütevazi ancak çok uyumlu ve koordineli bir takım oluşturduk. Hocamızla, teknik ekibimizle, oyuncularımızla süper ligte mücadele eden bir takımımız var. Biz “Süper Lige Tat Katmaya Geldik” sloganıyla sezona başlamıştık ki gerçekten de tat kattığımızı düşünüyoruz.  Hatayspor’un başarısı asla tesadüf değildir. Bu başarının altında en az 100 kişinin beş yıllık emeği vardır. Amacımız bu sene ligi ilk 10 da bitirmekti, ancak ilk beşi de zorlamak istiyoruz. Şu anda beşinciyiz ve bir oyuncumuz,  Boupendza da Türkiye’de gol kralı, Avrupa’da ise ikinci sırada. Diğer oyuncularımız da çok başarılı.

Sizin başvurunuzla Hatay UNESCO tarafından gastronomi şehri seçildi. Bunun şehre katkılarından bahseder misiniz? Ne şekilde çalışmalar yürütüyorsunuz?

Hatay, tarihsel süreç içinde 13 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış, üç faklı semavi dine mensup, farklı mezhep ve faklı etnik yapıda insanların yüzyıllardır birlikte yaşadığı çok kültürlü bir şehirdir. Bundan dolayı da çok zengin mutfağa sahiptir. 2017 yılındaki başvurumuz ile UNESCO Hatay’ı yirmi altıncı dünya gastronomi şehri olarak ilan etti. O günden bu yana sadece gastronomi alanında değil, gastronomi eksenli pek çok alanda faaliyetler yapmaktayız. Örneğin, bizim UNESCO’ya 600 civarındaki tescilli tarihi Antakya evlerinden en az 100’ünün alana kazandırılacağı ile ilgili bir taahhütümüz var. Bu kapsamda çok sayıda tarihi ev farklı kurum, kuruluş ve özel sektör tarafından restore edilerek butik otel, restorant, cafe vb olarak alana kazandırıldı. En önemlisi halk gastronomiyi sahiplendi ve GASTRONOMİ TURİZMİ canlandı. Belediyemize ait bir gastronomi evi açtık, etkinlikler düzenliyoruz. EXPO alanlarında gastronomi bölümleri hazırlıyoruz. Ayrıca gastronomi akademisi kurma çalışmalarımız var. 

Gençlere ve kadınlara yönelik youtube kanalınız var. Bundan bahseder misiniz bizlere. Bunun fikir babası kim?

Aslında bu fikrin çıkış noktasında danışmanımla birlikte genç ve kadın hemşerilerimizle daha fazla nasıl iletişim kurabiliriz diye konuşurken, onların en çok kullandığı bilişim sistemlerini kullanmamız konusunda karar vermemiz var.  Bu çerçevede sosyal medya platformlarında onlarla iletişim kurarak onları şehrin yönetimine katmayı istedik. Gençlerle ilişkilerim akademisyenlik yıllarımdan beri hep iyi olmuştur. Aynı şekilde sportif faaliyetler kapsamında da gençlerle hep iletişim halindeyim. Tabidir ki günümüzde daha fazla sayıda gence ulaşmak için kullanacağımız en iyi araç sosyal medya platformları. Youtube da bunların başında geliyor. Biz de geçen yıl başlarında bir youtube kanalı kurduk. “BAŞKAN KAFASI” başta olmak üzere birkaç başlık altında bu kanal sayesinde onlarla sıcak ve samimi mecralarda buluşuyorum. Çok da keyifli oluyor.

Hatay benim çok sevdiğim özel bir şehir. Vatani görevimi Hatay’da yaptım. Çok özel ve önemli anılarım var. Biliyorum ki aslında Hatay kozmopolit bir şehir. Yeryüzünde var olan farklı semavi dinlerden ve mezheplerden oluşan insanlarıyla özel bir şehir. Hatay yeryüzünde insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri. Böyle bir şehrin belediye başkanı olmak nasıl bir duygu? Tüm halk tarafında sevilen bir belediye başkanı olmayı nasıl başardınız? Hekimliğinizin etkisi var mı bu başarıda?

Elbette ki hekimlik mesleğinin bakış açısı hiçbir insanı dışlamayan bir bakış açısıdır. Ama onun dışında zaten çocukluğumdan beri Hatay’da çok kültürlü bir ortamda büyüdüğüm için insanlar arasındaki her türlü farklığı bilerek, özümseyerek ve empati kurarak yaşamayı içselleştirmişimdir. Dolayısıyla belediye başkanlığı görevimde de bu yaşam felsefesinden hiç uzaklaşmadım. Hatta bunların üstüne faklı siyasi görüş ve partiden insanlara karşı da aynı yaklaşımımı daha büyük hassasiyetle sergiledim. Sonuç itibariyle gerçekten şu anda her kesimden ve her partiden oy alırım, sevilirim. İnsanlar rahatça yanıma gelip taleplerini dile getirir. Hizmet yaparken asla adaletsizlik yapmamaya özen gösteririm ve belediyedeki bürokratların da bu konuda özen göstermesini sağlarım.

Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Şehrimizin genel olarak değişimi ile ilgili gözlemleriniz nasıl?

Eskişehir’e en son geçtiğimiz yıl yaz sonlarında geldim. Fakülte yıllarından pek çok sayıda arkadaşım var, eşimin ailesi var. Eskişehir bizim öğrencilik yıllarımıza göre çok değişti. Sanki doğası da bu değişime ayak uydurdu. Çok daha yeşil, çok daha Avrupai, çok daha düzenli ve temiz. Tabii ki kültürün ve halkın hizmetleri sahiplenmesi ve yaşatması da son derece önemli. Belediye ve halk arasında sanki çok organize ve senkronize bir yapı var. Eskişehir halkı bu konuda bence tam not alır.

Hatayspor’u konuştuk ama birazda 6 yıl burada okuyan biri olarak Eskişehirspor ile ilgili yorumlarınızı almak isterim. Öğrencilik yıllarında Eskişehirspor maçlarını takip eder miydiniz? Şimdi takip ediyor musunuz ‘Kırmızı Şimşekler’i?

Yine benim Eskişehir’de yaşadığım 1984-1990 yılları arasında oldukça başarılı bir ES ES vardı. Şu andaki Eskişehirspor’un durumu beni fazlasıyla üzüyor. Umarım toparlanma süreci hızlıca gerçekleşir ve bir iki yıl içinde Kırmızı Şimşekler gücüne döner.

Hatay ile ilgili gelecek planınız nedir? Yeni projelerinizden bahseder misiniz? Organik tarımla ilgili çalışmalarınız var diye biliyorum bunlardan bahseder misiniz?

Hatay Suriye iç savaşından hem sosyolojik, hem psikolojik, hem de ekonomik olarak fazlasıyla etkilendi. Ortadoğu ile ticari hacmimiz haddinden fazla düştü. Bu bağlamda kayıpları azaltma, kalkınmaya destek olma adına pek çok proje yürütüyoruz. Kırsal kalkınma projemiz için kooperatiflerimize ve özel sektörümüze katma değeri yüksek pazar oluşturma adına bir model geliştirdik. Bu kapsamda bir şirket kurduk ve çalışmalara başladık. 5. Teşvik bölgesini hak etmemize rağmen 4. Teşvik Bölgesindeyiz. Beşinci teşvik bölgesi statüsüne geçmek için çok büyük bir kampanya ve lobicilik faaliyetleri gerçekleştirdik, ama tam anlamıyla hükümetten karşılığını alamadık. Hatay Deniz Otobüsleri (HADO) projemizi ısrarla gerçekleştirmek istiyoruz. HADO ile başta KKTC olmak üzere, Beyrut ve Mersin seferleri düzenleyeceğiz. İskele ve gümrük binası yapımı devam ediyor. Zaten EXPO ve UNESCO Gastronomi bizim için iki altın bilezik. Tüm bunların bileşkesinde top yekün bir kalkınma için çaba sarf ediyoruz.

Asi nehrini temizlettiniz ve çok şık bir şekilde çevresini düzenlediniz. Asi nehri üzerinde Eskişehir’de ki gibi sandallarla gezi şansı olacak mı Hatay’lıların?

Asi Nehri’nin ıslahı için Türkiye’nin en büyük kapasiteli, %99,9 oranında suyu temizleyen membran filtre arıtma tesisi kurduk.  Amik Ovası’nda dört arıtma tesisi kurduk. Şu anda şehir merkezinde çok temiz bir nehrimiz var. Şimdilik bir gezinti teknemiz var. Yazın bu teknede isteyenlerin nikahını kıyıyoruz. Halk gezinti yapıyor. İlerleyen dönemlerde tekne sayımızı arttırabiliriz.

Eşiniz Nazan Hanım da hekim ve akademisyen. Eşinizin başkanlığınız döneminde, size desteği nasıl? Planladığınız yeni projelerde eşinizin fikirlerini alır mısınız? Çocuklarınız da sanırım farklı alanlarda eğitim kariyeri seçtiler. Peki sosyal medyada çocuklarınızdan destek alıyor musunuz?

Eşim Nazan Hanım hemşeriniz, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında Profesör olarak görev yapıyor. Zaten alanı gereği çevre ve sosyal alanla ilgili sağlığı geliştirme bağlamında pek çok iş onu ilgilendiriyor. Branşlarımız arasında ortak noktalar çok. Hal böyle olunca pek çok proje konusunda oturup konuşabiliyoruz.  Elbette zaman zaman desteği de oluyor. Örneğin HATMEK Kursları, Sosyal Marketler, Gastronomi Evi projelerimizde bize çok destek olmuştur. Yine çevre ve insan sağlığını ilgilendiren eski paslı su borularının değiştirilmesi gerekliliği ile ilgili bilimsel katkılar sağlamıştır.

Çocuklarımızın ikisi de bilgisayar ile ilgili bölüm seçtiler. Kızımız bilgisayar mühendisi, oğlumuz ise Bilişim okuyor. Oğlum sosyal medyada youtube kanalında bir kez benimle yer aldı. Onun yer aldığı “KRAL ve BEN” bölümü çok fazla izlendi ve beğeni topladı diyebilirim. Gençler bizim için önemli, onlarla iyi ilişkiler kurmalı, onların gücünden faydalanmalıyız diye düşünüyorum. 

Editör: TE Bilişim