İtiraf edelim hepimizin kafası biraz karışık, hepimiz anlamaya çalışıyoruz. Nedir bu E-Spor? 14-28 yaş arası gençlerimiz ortalıkta görünmüyorlar. Sessiz ve sakinler. Sosyal medya da da çok fazla aktif değiller. Üniversite giriş sınavlarını saymazsak aslında çok farklı gündemleri olduğunu ve onlarla iletişim kuramadığımızı düşünüyorum. Yavaş yavaş paylaşımlarımız azalıyor. Farklı bir Dünyada, bizden çok uzak bir gündemleri var.  1987 yılında henüz 4 yaşındayken belki de bugünkü kariyerimi şekillendiren bir gelişme yaşadım. Sünnet düğünü paramızla babam abilerime ve bana Bilgisayar almıştı. 1987 yılında henüz Windows ve Microsoft Office uygulamaları hayatımıza girmemişken, Berlin duvarı yıkılmamışken evimize ilk bilgisayarımız girmişti. SINCLAIR ZX Spectrum Modeli bilgisayarımız kasetle çalışıyordu ve asla yalnız başıma açamayacağım kadar karmaşık bir kurulumu vardı. Açılması yarım saat sürüyordu ve oyunları tetris teknolojisinden daha basitti. Daha sonra 1999 yılında Pentium II-350 işlemcili bilgisayarım alındığında FİFA 99 ve Need for Speed ile tanıştım… Sonrası malum Half Life ve Counter Strike serileri. Oyun Dünyası bizim nesil için; abilerimizin Atari Salonlarından aşina olduğu, bizlerinse İnternet Kafelerde öğrendiğimiz, boş vakit aktivitesi, zaman ve para israfı, sınırlı bir süre için (harçlığımızın yettiği süre kadar) vakit ayırdığımız bir olaydı. Harçlığımız bittiğinde İnternet Kafeden çıkıp mahalle potasında (Vişnelik Pota) bedava ve süre kısıtlaması olmayan spor yapmanın dayanılmaz hafifliğini iliklerimize kadar hissederdik. Elektronik Oyun ve Spor kavramları bizim için birbirinden uzak ve farklı kavramlardı. Peki ya bugün?

Geleneksel Sporcularda ve ‘21. Yüzyıl İnsan Becerileri’nde aranan ortak özellikler aşağıdaki gibidir;

  • Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme
  • İletişim ve İşbirliği
  • Yaratıcılık ve Yenilikçilik
  • İnisiyatif Kullanma ve Kendini Yönlendirme
  • Sosyal, Kültürler Arası Beceriler
  • Liderlik ve Sorumluluk
  • Üretkenlik ve Hesap Verebilirlik
  • Okuma/Dil Becerileri
  • Esneklik ve Uyum
  • Medya, Enformasyon ve Bilgi İletişim Teknolojileri Okuryazarlığı

Bu özelliklerin her biri E-Sporcularda da olması gerekiyor. Başka bir değişle profesyonel bir E-Sporcu da bu özellikleri taşımak zorunda. Yani E-Spor geleneksel sporculuğun gerisinde bir şey vaat etmiyor. Veya çocuklarımızı, gençlerimizi diğer spor dallarındakinden daha az geliştirmiyor. Sağladığı fayda – yarar seviyesi aynı. Satrancı spor olarak kabul eden dünya; bilgisayar oyunu oynayan gençlerin de spor yaptıklarını kabul etmek zorunda. Resmi Federasyonları var, İl Temsilcilikleri var, Yayın Hakları var, Lisansları var, Sponsorları ve Reklam Gelirleri var ve hepsinden önemlisi müthiş bir izleyici kitlesi ve taraftarları var. Günümüzde bazı Üniversitelerde Araştırma Merkezleri kurulmaya başlandı. E-Spor Akademi adıyla bu sektörün eğitimi ve farkındalığının sağlıklı bir şekilde yaratılması çabalanıyor. Bu makaleyi hazırlarken Bilgisayar oyunlarıyla geleceklerini şekillendirmeyi ve geçimini sağlamayı düşünen onlarca gençle tanıştım. Sayıları oldukça fazla ve her geçen gün artıyor. İlk etapta çocuğunuzun E-Sporcu değil de normal bir sporcu olmasını istersiniz. 25-30 bin kişilik stadyumlarda ve 3-5 milyon taraftarın TV’lerde izlediği bir sporcu olması sizi gururlandırır. Ancak 35 yaşına geldiğinde teknik direktör veya TV yorumcusu olamadıysa artık kariyeri sonlanmış bir sporcudan bahsedersiniz.  

Değişen dünya da Covid19 nedeniyle yaklaşık 1 yıldır seyircisiz spor müsabakaları (basketbol-futbol vb.) izliyoruz. Hiçbiri bize keyif vermiyor. Yalnızca TV’den izlemek tribün kültürü olan insanlar için çok sıkıcı. Peki ya normale dönemezsek? O 80 bin kişilik 120 bin kişilik stadyumlar ya eskisi gibi dolmazsa? Ya ekrandan izlemeye birkaç yıl daha devam edersek? Ya ‘bir nesil’ sadece ekrandan izlemeye alışır ve normal olarak o nu benimserse? Covid19 birçok sektörü dijitalleştirdi. Peki milyon dolarlık Futbolcular kramponlarını bırakıp oyun konsolunu eline alırsa? Biliyorum inanmak istemiyoruz? Kabul etmek istemiyoruz ama dünya değişiyor ve her konu gibi Spor’da bu değişime ayak uyduruyor. Çok hızlı bir şekilde hayatımıza giren E-Spor’a henüz alışamadık ve fark edemedik ama Dijital Paralar gibi Akıllı Telefonlar gibi çok çabuk bağımlısı olacağız. Hazırlıklı olanlar kazanacak, yeni bir meslek dalı olduğunu, buradan geçimini sağlayanlarla tanıştığımızda kabul edeceğiz. Ben yeni tanıştığım bazı gençlerin kazançlarına tanık olunca FİFA 99’daki o eski performansıma dönebilmeyi hayal ettim. J Twitch veya Youtube gibi platformlarda milyonlara ulaşan izleyicileriyle E-Sporcular, kendi camialarında oldukça popülerler, tanınıyorlar ve hatta transfer teklifleri alıyorlar.  Sizleri rakamlarla ve istatistik bilgileriyle boğmak ve bunaltmak istemiyorum. Bu bilgileri zaman zaman sosyal medyamdan paylaşacağım ancak değişen dünya da ‘bütün gün pc başında oyun oynuyor’ dediğimiz bir kitle, oldukça yüksek bir paranın döndüğü sektörün içinde yer alacak. Ve geleceği bu kitleyi anlayan, farkında olan, onları yönlendirebilenler şekillendirecek. Yakında birçok spor kulübünün E-Spor takımları da olacak, birçok kurum ve belediye hali hazırda E-Spor takımları kurdu ve liglerde yerini aldı. Sayıları artarak devam edecek.

Hoşçakalın, Dijital’de kalın J

E-spor hakkında onlarca kaynak, sunum, makale paylaşan, bu konuda yardımlarını esirgemeyen Bandırma 17 Eylül Üniversitesi / Espor Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yasin Nuri ÇAKIR hocama teşekkürler.