Mutluluk mu? Başarı mı?

Hangisi bizim için daha önemli?

İkisi de aynı şeyimi ifade ediyor?  

Bu gibi soruları çok sık duyarız ya da kendimize sorarız. İnsanoğlu doğası gereği mutlu olmak ister ve ulaşmak istediği her amacın temelinde mutlu olma arzusu yatar. Başarılı olduğumuz zaman elbette mutlu oluruz. Mutlu olduğumuz zamanda motivasyonumuz ve verimliliğimiz artar. Yani mutluysam başarmışımdır, başarmışsam mutluyumdur. Acaba bu önerme gerçekten doğrumu?

Peki başarı nedir?

Belirli bir hedefe belirlenen bir süre içerisinde ulaşarak elde edilen bir tatmin duygusu olarak da ifade edebiliriz.

Mutluluğu ise; bir isteğin yerine gelmesi ile duyumsanan sevinç olarak tarif edebiliriz.

    

Mutluluk ve başarıya bakış açımız zihin yapımızı etkiler ve odak noktamızı yönlendirir. Motivasyonu iş olan kişi kariyerinde başarılı olursa tatmin duygusunu en yoğun şekilde hisseder ve mutlu olur. Bir iş yerinde çalışanları motive etmek için her ay bir kişiyi “Ayın Personeli” seçerek iyi çalışmaları ve başarıları ödüllendirmektedir. Bu davranış biçimi personellerin mutluğunu arttırır ve motivasyonunu yükseltir. Başarıyı farklı şekillerde ifade ederiz. Bir satış toplantısında yaptığı sunum ile ne kadar iyi algılandığını söyleyen bir kişinin başarısıyla gurur duyması, bir okulun üniversite sınavlarına giren öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun hedeflediği okullara girdiğini duyurması başarı ifadelerindendir.

İster özel hayatımızda isterse iş hayatımızda olsun hemen herkesin hedefi başarılı bir insan olmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek içinde herkesin kendince bir planı mutlaka vardır. Başarıyı sadece iş, kariyer, eğitim alanında değil, kişisel ve sosyal yaşantımızda da ararız. Mutluluk insanları daha sosyal kılar, diğer insanlarla ilişkileri daha kuvvetli ve çatışmaları çözümlemede daha başarılı olmasını sağlar.

Mutlu olmak istiyorsak hedeflerimizi de doğru seçmeliyiz. Çünkü her şeyle mutlu olabiliriz fakat her şeyi başaramayabiliriz. Başarıya giden yollardan biride kendimizi tanımak, ne istediğimizi bilmek, kendi farklılığımızı, farkındalığımızı, sınırlarımızı, geliştirilmesi gereken yönlerimizi ve potansiyelimizi keşfetmektir. Kendini tanımak özgürlüktür. Yolumuza ışık tutar gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koymamıza yardımcı olur ve olası hayal kırıklıkları yaşanmasının önüne geçer.

Yaşam bir dengedir. Kariyer ve özel hayat arasındaki dengeyi kurabilmekte her insan için mutluluğun anahtarıdır, diyebilirim. Sadece iş hayatında başarı odaklı çalışan ve ailesini onların refahı için çok çalıştığını söyleyerek ihmal eden kişinin aradığı mutluluğu bulabileceği şüphelidir. Ailemize, sevdiklerimize ve hobilerimize ayıracağımız vakitten çalmak bizim motivasyonumuzu da düşürür. Hem başarılı hem de mutlu olmak istiyorsak dengeyi kurmak gerektiğini düşünüyorum. Bu dengeyi kurmak ne çalıştığımız iş yerlerinin ne de kanunların görevidir. Bu bizim sorumluluğumuzdadır.

İstediğiniz bir amaçta başarılı olmak için hedefinize doğru koştuğunuzu düşünün ve bu yolda hızla ilerliyorsunuz ve sonunda başarıya ulaşıyorsunuz. Ulaştığınız yerde elbette mutlu oluyorsunuz. Fakat tam da o noktada egonuz ve hırsınız ile karşılaşırsanız daha fazlasını ister ve asla tatmin olmazsınız.

Hırs; tutkulu, sonu gelmeyen bir arzudur. Bu arzu gerçekleşmezse kişi hayal kırıklığına uğrar gerçekleşirse de daha fazlasını isteyeceğinden tatminsiz olur. Tatminsizlik ise kişinin peşini bırakmaz sürekli yeni hırslar ve arzular ortaya çıkarır. Başarı ve mutluluğunuzu özdeşleştirirseniz mutluluğun sizden kaçan, sürekli peşinden koşmak zorunda kaldığınız ve bir türlü yakalayamadığınız bir duygu haline geldiğini tecrübe edersiniz. Çünkü başarının sınırı yok. Hayat o kadar hızlı geçiyor ki bazen kaçırdıklarımızın farkında bile olmuyoruz. Yaşantımızı dengede tutamamak mutluluğu, başarının ardına atmamıza sebep oluyor. Hayalini kurup yapmak istediğimiz birçok şeyi, üşendiğimiz ya da zaman bulamadığımız bahanesiyle bir şekilde kendimizi rahatlatma yöntemi olarak genelde emekliliğe erteleriz. Çünkü o zaman sevdiklerimize, ailemize, hobilerimize ve isteklerimize bol bol ayıracak zamanımız olduğunu düşünürüz.

Fakat o gün geldiğinde isteklerimiz için aynı arzuyu duyacak mıyız?

Zamanında ertelediğimiz hobilerimizi yapabilecek güce sahip olabilecek miyiz? Arkadaşlarımız yakınımızda olacak mı?

Çocuklarımız hala yanımızda mı olacak?

Peki ertelediğimiz mutluluklarımızı o günlerin zaman ve şartlarında bugünün heyecanı ile yaşayabilecek miyiz?

Mutluluğunuzu, istekleriniz ve arzularınızı ertelememeniz dileğiyle

   “Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar tüm dünyaya sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim”.