Bize kendinizden, çocukluğunuzdan ve ailenizden bahseder misiniz? Nasıl bir ailede yetiştiniz?

13 Ağustos 1948 de Samsun’da dünyaya gelmişim. Annem ev hanımı, babam Ziraat Yüksek Mühendisi idi. Babamın memuriyeti nedeniyle ortaokulu bitirinceye kadar Samsun’da yaşadım. Yine babamın memuriyeti nedeniyle İstanbul’a taşındık. Lise ve Yüksek Okulu İstanbul’da bitirdim. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimle Akademisi İşletme / Muhasebe bölümü mezunuyum. İki kız kardeşim var. Ayrıca bir kızım ve bir de oğlum var.

Türk Musikisi ile tanışmanız nasıl oldu? Ailenizde müzik ile ilgilenen var mıydı? Sizi yönlendiren veya keşfeden oldu mu?

Annemin Zeki Müren sesine hayranlığı nedeniyle daha ilkokul yıllarında kulağım hep Türk Müziğiyle doldu. Ortaokulda ise ünlü bestekar İsmet Nedim Ağabeyimin kardeşi ile sınıf arkadaşı idik. 1961 yılında İsmet Nedim Ağabey, TRT Ankara Radyosunda reform niteliğinde yenilikler yarattı. Gerek besteleri gerek emisyonlarında kullandığı enstrümanlar beni çok etkiledi. Benim de öyle bestelerim olmasını hayal ettim. İlk beste denemem olarak kabul ettiğim şarkımı 01 Haziran 1965 de besteledim. (Bakırköy 1.ci Noterliğinden tasdiklidir- “Aşkını neden gizledin / Acem Kürdi”) Bu şarkım Sayın Nesrin Sipahi’nin tavassutu ile 1966 yılında PHILIPS Plaklarına okundu. Aynı yıllarda tanıdığım Akordeon Sanatçısı ve Bestekâr merhum Hüsnü Özkartal’ın himayesinde altı şarkım daha 45 devirli plaklara okundu. 1973-1980 yılları arasında arabesk furyası nedeniyle Türk Müziği gündemde değildi. Türk Müziği sevenler beni tam 30 yıl sonra 1986 yılında “Aynı Çatı Altında Aşkımız Bir Yalanmış” isimli Hicaz Şarkımla tanıdı. Sayın Yüksel Uzel’ in çok büyük dostluğunu gördüm. Yüksel UZEL’ den sonra diğer ses sanatçıları da başta Hülya SÖZER ve Ayşe Tunalı Hanımlar olmak üzere şarkılarımı yorumladılar. 1966’dan 2021 yılına kadar toplamda 153 defa (45 devirli plaklar, kaset, longplay ve cd’ de) pek çok sanatçı şarkılarımı yorumladılar.

Türk Musikisinin önemli bestekarlarındansınız. Beste yaparken güfte ya da şiir seçimini nasıl yaparsınız? Her şiir ya da her yazılmış serbest şiir bestelenebilir mi?

Besteleyeceğim şarkı sözü mutlaka 7 hece, 8 hece veya 11 hece kurallarına göre yazılmış olmalı. Şiir mutlaka herkesin kendisinden bir şeyler bulacağı yaşanmış bir olayı anlatmalı. Tabiidir ki serbest şiirler de bestelenebilir. Benim de bir serbest yazılmış şiirden TRT Repertuarında şarkım bulunmaktadır.

Türk Musikisinin günümüzde bulunduğu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi? Neler yapılmalı sizce?

Türk Musikisini yok etmek için tüm görevliler, solistler, yapımcılar, saz sanatçıları ellerinden geleni yapıyorlar maalesef. Bunu madde bazında açıklayayım;

-TRT’de inisiyatif ses sanatçılarına bırakılmış. Solist TRT Repertuarında olmak kaydıyla ne isterse onu okuyor. Herhangi bir yaptırımı yok.

-Ses Sanatçıları çoğunlukla yeni şarkı okumak istemiyorlar. O nedenle binlerce kez okunmuş şarkıları defalarca okuyarak görev yapıyorlar.

-Saz Sanatçıları da keza yeni şarkıların okunması için prova ihtiyacı olduğunda onlar da işin kolayına kaçıp hep bilinen şarkılara refakat etme arzusunda bulunuyorlar.

-Yayınlarda kullanılan şarkıların melodik yapısı ve sözlerindeki Osmanlıca, Farsça kelimeler nedeniyle okunan eserlerin çok büyük bir bölümü günümüz Türkçesi ile algılanamıyor.

-Türk Müziği dinleyici veya seyirci profilinde yaş ortalaması 60 ve yukarısı.

-Başka müziklerde ise (pop, caz, rock) binlerce okuyan gençlik salonları dolduruyorlar.

-Biz eğer bugün ilkokul çağından itibaren okuyan gençliğe kendi müziğimizi dinletip sevdiremez ve öğretemezsek onlar bizim yaşlarımıza geldiğinde bizim şarkılarımızı taşıyamayacaklardır.

Amatör koroların müziğimize katkıları ne şekildedir?

Maalesef bu konuda yetersiz kalıyorlar. İki tip koro var. Bir gurupta orta yaş ve yukarısı sadece vakit geçirmek için devam ediyorlar. Diğer gurupta ise koro şefleri büyük bir özenti içinde tamamen klasik repertuar hazırlayarak payelerinin artacağını düşünüyorlar. Bunların dışında tamamen eğitim amaçlı olanları da var şüphesiz. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü tamamına yakınında basmakalıp repertuarlar var.

Bestekarlık nedir? Beste yapmak doğuştan gelen bir yetenek midir? Bestekar olarak sizin etkilendiğiniz bestekarlar kimlerdir? Bir bestekar olarak kendinizi nerede buluyorsunuz?

Bestekarlık şüphesiz doğuştan gelen bir yetenekle olmalı. Sonrasında ise kişiler bunun eğitimini alarak kendilerini geliştirmelidirler. Binlerce eseri usul vurarak geçmeden, kulaktan dolma melodilerle bestekarlık olmaz. Ben kendime Zeki Müren, Baki Çallıoğlu, Şekip Ayhan Özışık, Teoman Alpay, İsmet Nedim Saatçi, Güneri Tecer, Kutlu Payaslı, Necdet Tokatlıoğlu, Suat Sayın gibi büyüklerimi örnek olarak aldım. Bu isimlerin hepsi ile tanıştım, dostluk kurdum. Bugün bir şeyler yapabildimse benim yaptıklarım bu ünlü bestecilerin sentezinden ibarettir.

Halkın gönlünde yer etmiş şarkılarınız var. Bu bağı nasıl yakaladınız?

Bu öncelikle Allah’ın bir lütfudur diye inanıyor ve düşünüyorum. Bunun dışında en önemli faktör o yıllarda TRT Radyo ve Televizyonunun tek kanal olmasıydı. TRT mikrofonlarına çıkan bir şarkı tüm ülke tarafından dinleniyor, beğenildiği taktirde kalıcı oluyordu. Benim şu anda (Kasım / 2021 itibariyle) TRT Repertuarında 113 şarkım bulunmaktadır.

Bir koro şefi nasıl olmalı ne tür donanımlara sahip olmalı sizce?

Bir koro şefi Türkçemizi çok iyi kullanmalı. Yöneteceği eserin sözlerini günümüz Türkçesiyle koro elemanlarına anlatabilmeli. Sahnede el kol sallayıp nota sehpasına gömülmeden, koro ile göz göze kalıp onlara nüanslar verebilmelidir.

İyi bir solist nasıl olmalı? Herkes her eseri okuyabilir mi?

Solistlerin de Türkçeye hâkim olmaları birinci şarttır. Sabit bir repertuar değil, kendilerini dinleyici ile bütünleştirecek, onlara kendisini hatırlayacak şarkılar bulup tanıtması gerekir diye düşünüyorum.


 

Konservatuvarların müziğimize katkısını nasıl yorumlarsınız? İyi ses ve saz sanatçıları yetişiyor mu, eğitim kalitesi olarak yetkin mi konservatuvarlar sizce?

Konservatuar mezunlarının sadece okulda verilen müfredatla sınırlı bilgi sahibi olduklarını düşünüyorum. Halbuki konservatuarlarda en az bir öğretim yılı, son elli yılın bestekarları hakkında bilgi verilmeli ve onların tanıtılmasına katkı sağlamalıdır. Evet; konservatuar mezunları iyi nota okuyor veya sazını başarıyla çalabiliyorlar. Ancak bu iyi müzisyen oldukları anlamına gelmiyor.

Eskişehir’e daha önce geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz okuyucularımıza şehrimizle ilgili?

Bir kez 1990 yılında Eskişehir Halk Eğitim Korosu Şefi Hüseyin Erbay ben ve diğer iki bestekar ve söz yazarını davet ederek karma bir konser yapmıştı. Bunun dışında 2 kez çeşitli vesilelerle günü birlik gelip dönmüştüm.

Editör: TE Bilişim