Merhabalar Murat Bey, hoşgeldiniz. Türk Müziğinin tarz ve üslup olarak önemli yorumcularından birisisiniz. Müziğe nasıl başladınız? Bundan bahseder misiniz bizlere?

Müziğe çok küçük yaşlarda, klasik cevap olacak ama gerçekten öyle çok küçük yaşlarda başladım. 4-5 yaşlarında balkona çıkarak şarkı söylediğimi hatırlıyorum ve Tatyos Efendi’nin Uşşak makamında “Gamzedeyim Deva Bulmam” şarkısını okuduğumu hatırlıyorum. O yıllardan sonra ilkokul ortaokul derken, yıllar bizi sürükledi ve o dönem Ankara Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı alakası olmayan opera bale bölümünde kısa bir sınav hazırlığından sonra sınavlara girerek balet sınavlarının kazandım. Yakın olduğu için küçük yaşta ailemden uzak kalmamak adına ağlayarak geri döndüm. Hatırlıyorum daha sonra İstanbul'a geldim. Aslında bir de askerlik kökenim var. Bahriye Astsubayıyım. TSK hizmet etmekten her zaman onur duydum. 20’li yaşlarda İstanbul’a atandığım zaman Emin Ongan musiki cemiyeti sınavlarını geçerek A sınıfından başladım ve ilerledim. Ama maalesef Kocatepe Gemisine tayinim çıktı. Gölçük’e tayin oldum. Bir senelik deniz hizmetinden sonra rahatsızlandım. Tedavi sonrası tayinim İstanbul'a yapıldığını öğrenince çok sevindim ve tesadüfen ki aynı yere, Kasımpaşa Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na geri geldim. Kasımpaşa’nın da bende yeri başkadır. Esasen asıl müzik hayatım o yıllarda başladı. Müzikle daha yoğun ilgilenmeye başladım. Kaldığım yerden daha profesyonel devam ettim. Aynı yıl İTÜ Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümünü kazandım. 3 ay devam edebildim ama maalesef tekrar tayinim çıktı. Fakat devam etmem mümkün değildi. Kader çizgileri bu şeklide hayatımızı yönlendirdi. İlk zamanlarda Emel Sayın’ın vokalistliğini uzun yıllar yaptım. Daha sonra rahmetli Barış Manço ile 7’den 77’ye programının ‘İkinci Kahvaltı’ bölümündeki tüm müziklerin müzik yönetmenliğini yaptım.

Ailenizde sanat ile ilgilenen var mıydı? Sizi yönlendiren oldu mu? Sanat hayatınızda kimleri örnek aldınız?

Ailemde müzikle profesyonel manada ilgilenen yok. Ancak dayım üniversite yıllarında küçük radyosuyla TRT’nin sabah yayınlarını dinlerdi. O yıllarda kulağım melodilere çok ısındı. Benim için de bir nevi eğitim öyle başladı diyebiliriz.

Siz aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerine yıllarca hizmet eden asker kökenli bir sanatçısınız. Askeri disiplin ile yetişmenizin sanat hayatınıza etkisi ne şekilde oldu?

Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi. TSK’da hizmet etmek benim için büyük bir onur oldu her zaman ve şerefimle emekli oldum. Asker olmamın hayatımda en önemli etkisi hem sosyal hayatta he de musiki hayatımda ahlaki ve sistematik olarak gelişmeme etkisi çok olmuştur. Dolayısıyla temeli disiplin olan her işi mutlaka başarıya ulaşıyor.

Hepimizin çocukluğunun Barış abisiyle yollarınız nasıl kesişti? Birlikte olduğunuz projenin içeriğinden bahseder misiniz bizlere?

Rahmetli Barış Manço’nun asistanı bizlerin komşusuydu. O dönem programı için TSM danışmanı aranıyordu. Bir hafta ‘Adam Olacak Çocuk’ bir diğer hafta ‘’İkinci Kahvaltı’’ programı vardı. Beni önermişler Barış Manço’ya. Büyük bir onur ve gururdur. 3 yıl 7’den 77’ye programında çalışmak büyük bir onur ve şeref oldu. Ben o programda konuklara kahve ikram edilirken anılarını anlatmalarını istiyordum. Türk Müziği eşliğinde anılara yolculuk yapıyorduk.

Türk Müziğinin günümüzdeki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi? Özellikle genç neslin Türk Müziğine ilgisini nasıl buluyorsunuz? Genç nesillere aktarımı nasıl olmalı sizce?

Türk Müziğinin hak ettiği yerde olmadığını maalesef üzülerek söylüyorum. Çünkü müziğimize ve sanatın birçok dalına yeterli desteğin verilmediği kanısındayım. Gençlerimiz hiçbir vasfı ve kalitesi olmayan müziklere yönelmiş. Bu da bizim gençlerimizin kültürel yapısını yozlaştırmış. Buradan tüm ailelere sesleniyorum. Lütfen çocuklarımızın Türk Müziği ile ilgilenmesine destek olalım. Musiki cemiyetlerini destekleyelim ki sanatımız ölmesin. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Gerçek müziğimizi öğrensinler ve yaşatsınlar.

Repertuvar seçerken nelere dikkat edersiniz?

Öncelikle bir ses sanatçısı olarak okuyacağım eserin notasını elime aldığımda duygunun bana geçmesine özen gösteririm. Eserin duygusal vurgusunu kendime özleştiririm ve okurum. Bununla ilgili de çok değerli bestekarlardan da yararlandım. Buna yönelik eserleri seçerim repertuvarıma.

Amatör Koroların Türk Müziğine etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Amatör korolara sahip çıkmak demek, Türk Müziğine sahip çıkmaktır aslında. Ama elbette ki bilinçli hocaların ışığında olan amatör korolardan bahsediyorum. Bilinçli eğitim verilen dernek ve topluluklarda eğitim almalarını öneriyorum müzik dostlarına. Türk Musikisi terbiyesi almak çok önemli bir ayrıcalıktır. Amatör korolar o yüzden çok önemli bir yer arz eder musikimiz için.

İyi bir solistte bulunması gereken temel nitelikler nelerdir sizce?

İyi bir solist bence kendini şarkılara adayan kişidir. Duyguyu dinleyicilerine yansıtandır. Doğru okuyabilendir. Dinleyicilerle bütünleşip kaliteli yorumda bulunmaktır.

Bir dönem çok önemli ses sanatçılarına vokalistlikte yaptınız. Kimlerdi bu sanatçılar ve sizin sanat hayatınıza katkıları neler oldu?

Emel Sayın’ın vokalisti olarak başladım ilk önce. Bana katkılarını asla unutamam. Daha sonra birçok değerli sanatçıyla çalıştım. Ama benim sanat hayatımda damgasını vuran rahmetle andığım sanatçı arkadaşım Hüner Coşkuner’dir. Benim için sanat hayatımın vaz geçilmez bir mihenk taşıdır. Bana sahne konusunda öğrettiği birçok şey bana kılavuz olmuştur. İlk albümümü de yapmamama vesile olmuştur. Birlikte düet yaparak bana destek olmuş ve her platformda beni onore etmiştir.

Yeni projelerinizden bahseder misiniz bizlere?

Bu yıl yeni yayın döneminde ‘Makamlardan Nağmelere’ programıyla TRT Nağme’de startımızı verdik. 6 Eylül’de başladı programımız. Çok sevildi dinleyicilerimiz tarafından. Bu programı yapma amacım Türk Müziğine kültürel bir miras bırakmaktır. Çok değerli konuklarımızla hem makamlardan örnek veriyoruz hem de eserler geçiyoruz.  Her Pazartesi TRT Nağme kanalında saat 16.05’te yayındayız. Ben aynı zamanda da sosyal sorumluluk projelerinde de görev alıyorum. Bu projelere rahmetli Hüner Coşkuner ile başlamıştık. Dünya Engelliler Konfederasyonu’nda gönüllü sanatçıyım. Bir diğer sosyal sorumluluk projesi olarakta Türk Eğitim Vakfı’nın gönüllü sanatçısı olduğumu söylemek isterim. Onlarla birlikte olmaktan çok onur duyuyorum. Aslında tüm sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olarak çalışmayı seven bir sanatçıyım ben. Ne zaman ihtiyaç olursa ben hazırım. Yine Eskişehirli çok değerli sanatçı arkadaşım Burhan Kul’un sanat yönetmenliğini yaptığı 4 şarkılık maksi single albümümüzü de dinleyicilerin beğenisine geçtiğimiz günlerde sunduk.

Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Eskişehir’i ne kadar tanıyorsunuz?

Esasen ben Ankara doğumluyum. Ama Eskişehir’i de çocukluğumdan beri bilirim. Biz her tatilde İstanbul’a giderken tren Eskişehir’de durunca mutlaka haşhaşlı börek ve yoğurt yerdik. Ama yıllar geçtikten sonra gördüm ki; adı eski ama kendi yepyeni bir şehir olmuş. Bunda çok değerli başkan Yılmaz Büyükerşen’in katkıları olduğunu biliyorum. Buradan sonsuz saygılarımı sunuyorum kendisine. Keşke herkes örnek alsa değerli başkanımızın çalışmalarını. Vermiş olduğu kültürel destek için de minnettarım. Kıymetli başkanımızdan özellikle istirhamım TSM konserlerini daha çok desteklemesidir. Bizler hem sanata hem de Eskişehir’e hizmet için her zaman varız. Ayrıca Eskişehir gündemini sürekli takip ediyorum. Beni bu şehir dinlendiriyor. Eskişehir halkına teşekkür ederim. Beni bu güzel röportajla Eskişehir’li dostlarla buluşturan sevgili dostum can kardeşim Cem Aksu’ya sonsuz teşekkürler ediyorum.

Editör: TE Bilişim