“Sürer Eker Biçeriz, Güvenip Ötesine,/Milletin Her Kazancı Milletin Kesesine/Toplandık Baş Çiftçinin, Atatürk’ün Sesine/Toprakla Savaş İçin, Ziraat Cephesine” sloganıyla ‘Köye Doğan Güneş’ olan Köy Enstitüleri’nin yarın 81’nci kuruluş yıldönümü.


TAMAMEN TÜRKİYE’YE ÖZGÜ
Köy Enstitüleri, ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullardır. Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesinin mimarı İsmail Hakkı Tonguç’tur. 3 Ağustos 1935’te İlköğretim Genel Müdürlüğü görevine vekaleten getirilen Tonguç, dönemin Kültür Bakanı Saffet Arıkan’a, Köy Enstitüleri’nin temelini oluşturacak bir rapor sundu. 1936’da Kayseri, Çorum ve Yozgat illerini kapsayan bir geziyle, buralarda eğitmen kurslarının açılabilirliğini araştırdı.

İLK EĞİTMEN OKULU MAHMUDİYE’DE AÇILDI
Tonguç, Temmuz 1936’da da Köy Enstitüleri’nin önceli sayılan ilk Eğitmen Kursu’nu Eskişehir iline bağlı Mahmudiye’de açtı. O yıllarda Türkiye’deki okuryazar oranı %10’dan azdı. Atatürk’ün desteği ile o dönem okuryazar sayısını artırmak için eğitmen kurslarında altı aylık bir eğitimle, askerliğini okuma yazma bilen çavuş olarak yapmış gençler eğitmen olarak yetiştirildi ve köylerine eğitmen olarak gönderildi.1937’de Köy Eğitmenleri Yasası çıktıktan sonra, İzmir’de Kızılçullu (bugünkü Şirinyer), Eskişehir Çifteler (Mahmudiye Hamidiye Köyü’nde) ilk köy öğretmen okulları açıldı. 1938’de ilköğretim kurumlarını incelemek üzere Bulgaristan’da, Macaristan’da ve Almanya’da bulundu.

CHP’NİN TUTUCU KANATI ONU GÖREVDEN ALDI
28 Aralık 1938’de Hasan Âli Yücel Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra, vekaleten yürüttüğü İlköğretim Genel Müdürlüğü görevine asaleten atandı.17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan sonra açılmaya başlayan enstitülerle çok yakından ilgilendi. 1946’da görevden alınışına değin, enstitüler için canla başla çalıştı. Köy Enstitüleri 1954 yılında kapatıldı. Ancak kapatılması çalışmaları Tonguç’un görevden alınmasıyla 1946 yılında başlamıştı. 1946 yılında yapılan genel seçim sonucunda CHP’nin tutucu kanadı iktidara ağırlığını koydu; Hasan Âli Yücel bakanlık görevinden ayrıldı, Tonguç ve ekibi de görevden uzaklaştırıldı. 1947 yılında Köy Enstitüsü Öğretim Programı ve Yönetmeliği değiştirilerek, öğrencilerin yönetime katılması, iş eğitimi gibi temel ilkeler ve etkinlikler kaldırıldı; mezunlara arazi ve teçhizat verme uygulaması sona erdirildi.

1947’DE YÜKSEK KÖY ENSTİTÜLERİ KAPATILDI
1947 yılı sonlarında Yüksek Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri başka okullara nakledildi. Yüksek Köy Enstitüsü mezunlarından bazıları “solcu” oldukları gerekçesiyle, yedek subay okulunda, “çavuş” çıkarıldı. 1948 yılında Eğitmen Kurslarına son verildi ve birçok eğitmen de görevden uzaklaştırıldı. 1950’den sonra Köy Enstitülerinin kız öğrencileri ayrılarak, Kızılçullu ve Beşikdüzü Köy Enstitülerinde toplandı. Sonra Kızılçullu kapatılıp öğrencileri Bolu Kız Öğretmen Okuluna aktarıldı. Aynı yıllarda 4 enstitüdeki Sağlık Kolu kapatıldı. 1953 yılında Köy Enstitüleri Programı ile İlköğretmen Okulları’nın programları birleştirildi. 1954 tarih ve 6234 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri, İlköğretmen Okulu’na dönüştürüldü. Böylece Köy Enstitüleri Demokrat Parti zamanında kapatılmış oldu. Ancak, Köy Enstitülerinin kapatılmasında 1946-1950 yılları arasında CHP yönetiminde ağırlığı bulunan tutucu kanadında büyük bir payı var.


DEVRİMLERİ KÖYE GÖTÜREN ADAM
Hasan Âli Yücel “Biz, istiklal mücadelesinden itibaren sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek isteriz. Çünkü ümmet devrinin böyle bir adamı vardır. Bu, imamdır. İmam, insan doğduğu vakit kulağına ezan okuyarak, vefat ettiği vakit mezarının başında telkin verene dek, doğumundan ölümüne kadar bu cemiyetin manen hakimidir. Bu manevi hakimiyet maddi tarafa da intikal eder. Çünkü köylü hasta olduğu vakit de sual mercii imam olur. Biz imamın yerine, köye devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik” dedi. Toprağın çocuklarını ve köyleri aydınlatan Köy Enstitüleri fikri böyle doğdu ve 1940 - 1953 arası 13 yıl boyunca 21 enstitüden 17 bin mezun verdi. Köy Enstitüleri ülkemizin yarattığı ama daha sonra elinden kaçırdığı bir eğitim mucizesiydi. Bu okullar siyasete meze edilip, kapatılmasaydı Türkiye Cumhuriyeti bugün çok farklı bir yerde olurdu…

///////////////////////////////////////////////

Büyük Bir Eğitimciden Öğrencilere Anlamlı Mektup

Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü Müdürü merhum Rauf İnan (1905-1996) 17 Temmuz 1940 tarihinde okula kabul edilecek olan öğrencilere bir mektup yazıyor. İnan’ın okula alınacak öğrenciler için yazdığı mektubu okuyunca, içimden, “Şu ulviliğe, naifliğe bakın. Bir insan sevgisiyle içten bir mektup böyle nasıl yazılır? Merhum İnan, daha okula başlamadan öğrencisine neyi öğreteceklerini çok samimi bir şekilde açıklıyor” dedim.

Başta İnan olmak üzere ‘Köye Doğan Güneş’ olan Köy Enstitülerinin çok değerli öğretmenlerini saygıyla hürmetle anıyorum. Sizin yetiştirdiğiniz pırıl pırıl ve aydın eğitimciler sayesinde dimdik ayaktayız. Halide Edibe Demirsöz’ün arşivinden alınan bu anlamlı mektubu özellikle genç eğitimcilere örnek olması için köşeme alıyorum;


“T.C. ESKİŞEHİR-ÇİFTELER KÖY ENSTİTÜSÜ ve
EĞİTMEN KURSU MÜDÜRLÜĞÜ
Sayın ……………
Oğlum:
Enstitümüze talebe olarak seçildin. Sana müjdeler ve kutlarım. Enstitümüzde hem okumanı, tahsilini ilerletecek, hem de ileri usullerde Ziraat öğreneceksin. Bağcılıkta, Sebzecilikte, Arıcılıkta, Tavukçulukta, hayvan bakımında, makine ile ekim, biçim ve harman yapmasında, zahire hazırlamada çalışıp iyice yetişeceksin. Ayrıca bir de sanat elde edeceksin. Dokumacılık, dikiş makinesi kullanmayı, halı dokumacılığını, bisiklet ve motosiklet binmeyi, mandolin çalmayı da öğrenebileceksin. Burada çok çalışma ve iyi yetişmen için her şey var. Senden yalnız çalışmanı istiyoruz. Burada bir yıl Cumhuriyet Bayramı’na kadar çalışacak, ikinci sınıfa geçecek, ondan sonra köyüne izinli gideceksin. Bu mektubu sana hazırlanman için yazıyorum. Ne zaman hareket edeceğini sana ayrıca duyuracağız. Sen o zamana kadar hazırlan, haber gelir gelmez hareket et. Beraberinde şunları getirmen lazımdır.
Nüfus Cüzdanı (yani kafakağıdı)
Köy ilkokulundan alacağın diplomayı
Sureti ilişik taahhüt senedini.
Bu taahhüt senedini kazadaki veya vilayetteki notere yaptıracaksın. Bu hususta zorlukla karşılaşırsan maarif memuruna, vilayette olursan maarif müdürüne başvur. O senin işini yaptırır. Seninle kavuşacağımız günleri sevinerek bekliyorum. Gözlerini öper, anana, babana, komşularına selam gönderirim. Onlara söylersin. Mümkünse beraberinde iki çift çorap, iki mendil, üç fotoğraf getir.
Köy Enstitüsü Müdürü M.Rauf İnan

///////////////////////////////////////////////

///////////////////////////////////////////////

DÜNYA TARİHİ

Biri Yeterli Olurdu!..

Yıl 1931.  Alman teorik fizikçi ve bilim insanı Albert Einstein; “100 Yazar Einstein'a Karşı"”adında bir kitap basıldığında cevabı yapıştırdı:

“Haksız olsaydım zaten biri yeterli olurdu!..”

///////////////////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

“Muhbirler ihbar eder, hırsızlar çalar, katiller öldürür, aşıklar sevişir.” À Bout de Souffle / Breathless / Serseri Aşıklar

///////////////////////////////////////////////

ÇİVİ

“Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.” Cenap Şahabettin

///////////////////////////////////////////////

FIKRA

Köye Yeni Gelen İmam Aşık Olunca...
Anadolu'da kasabanın birine yeni tayin olan genç bir imam, kızın birini görmüş, çok sevmiş. İmam da genç yakışıklı bir çocukmuş kız da onu sevmiş zamanla. İmam kızla evlenmek istemiş, kasabanın ileri gelenlerine konuyu açmış. İnsanlar "yahu imam efendi o kızın babası solcudur imama kız vermez" dedilerse de dinletememişler. Bizim oğlan çikolata çiçek, takım elbise gitmiş kızın evine... Üç beş sohbet sonra çocuk konuya girmiş, "Allah'ın emri peygamberimizin kavliyle
kızınızı istiyorum." Baba hiddetle " Benim imama verecek kızım yok! " demiş... İmam üzgün üzgün evine gitmiş, gece boyu uyuyamamış. Sabah ezan zamanı gelmiş, minareye çıkmış...Mikrofona uzanmış, tık tık “Deneme; bu sabah ezanını, sevip de kavuşamayanlar için okuyorum!!!”