Birçok insanın hayatın amacını aradığından bahsettiğini duyarız. Belki sizde bunu düşünüyorsunuzdur. Her insan sadece kendine ait şeyleri yapmak için dünyaya gelir. Hayattaki amacımız kendimizi tanımak, ne için dünyaya geldiğimizi bulmak ve bunun içinde elimizden geleni yapmaktır. Hayatın amacı herkese göre değişkenlik gösterir. Fakat ortak olan şudur ki, gerçekten derinlerde huzur veren ilgi alanlarınızı ve kendinizi keşfetmektir. Bir amaca sahip olmak, kişinin kaderine hâkim olmasıdır.

   

Abraham Malsow’un ihtiyaçlar piramidinde gördüğümüz, temel fizyolojik, sosyal ihtiyaçların ardından güven ve aidiyet gereksinimlerin karşılandığı bir hayatta, birey kendini gerçekleştirme arayışına başlar. Yani hayatın içsel amacı, tam şu anda farkındalık halini sağlamak. Hayatın dışsal amacı ise “Hayatımda ne yapmak istiyorum?” “Şu an bu isteğe nasıl katkıda bulunabilirim?” gibi sorularımızın cevabını bulmaktan geçer. Yapmak istediklerimiz ile ilgili çalışmaya başlamak, işin en önemli adımı gibi gözükse de ulaşmak istediğimiz noktayı yani hedefimizi bilmemiz gerekir. Hangi sektörde çalışırsak çalışalım ya da herhangi bir yerde çalışmamış olalım hayattan ne istediğimiz ve neyi amaçladığımız çok önemli.

Birçok insan hayatının amacının en iyi okullarda okumak, makam mevki sahibi olmak, zengin olmak, yüksek maaşlı bir işte çalışmak, güzel bir evlilik ve çocuk sahibi olmaktan ibaret olduğunu düşünür. Peki hayatın tek amacı bunlar mıdır? Yoksa hayat, hayallerimizi gerçekleştirmek için bir fırsat mıdır? Seni harekete geçiren, adım atma arzusu uyandıran istediğin şey nedir? Bu gibi soruların cevaplarını kendinize verdiğinizde sizi mutlu edebilecek amaçlarınızı belirlemiş, amacınıza hizmet edecek hedeflerinizi de bulmuş olursunuz.

 

Oldukça talepkar bir çağda, iş veya okul hayatımızı, sosyal yaşantımızı, aile bağları ve tüm bunların içindeki görevlerimizi sürdürürken sanki daha büyük bir şeyi kaçırıyormuşuz hissine kapılabiliriz. Meşguliyetlerin ortasında çoğumuz kendimizi hayatın içerisinde sürekli tatminsizlik halinde yaşarken bulabiliriz. Sanki keşfedilecek üstün bir amaç olmalı ve sanki o amaca ulaşabilirsek ancak doyum noktasına ulaşabileceğimizi düşünürüz. İşte bu noktada hayatın amacını bulmak çoğu zaman geleceğe yönelik bir hedef koyma, bir yön tayin etme veya amaçsız gibi görünen günlük görevlerin ortasında bir anlam bulma çabasına dönüşür. Oysa bu dışsal amaç özünde geleceğe yönelik değil, tam da içinde bulunduğumuz ana yöneliktir. Hayatın bu anında hangi adımdaysan orada elinden gelenin en iyisini yapmaktır. Çünkü başarı; gelecekteki hedeften bağımsız, tam şu anda ortaya koyduğumuz niyet, çaba ve özenin meyvesidir.

Biz dünyaya gerçekleştirmeye geldiğimiz, ulvi bir görev bulmak zorunda değiliz. Hayat amacımız bir tane olmak durumunda da değil. Tüm hayatımızı buna adamak, dünyada herkesin görebileceği bir izde bırakmamız gerekmiyor. Evet tarihe geçmiş icatlar, eserler, ürünler var. Ülkelerin, kitlelerin hayatını etkilemiş üstatlar, liderler ve yöneticiler var. Yeni akımlar yaratan filozoflar, matematikçiler, milyonları peşinden koşturan sanatçılar var. Fakat her bir insanın hayat amacı dış ölçekte bu kadar belirgin değil. Senin için önemli olan ne? İçinde bulunduğumuz anda her ne yapıyorsak ona tüm özeni ve dikkati verdiğimizde hayatımız ile uyumlanır, dışsal amacımızın ayak seslerini duyabilecek farkındalığa doğru kendiliğinden gideriz. Senin hedefin bir başkasının yaptıkları olmayabilir. Sen seçtiğin alanda uzmanlaşmak istersin bir başkası başka alanda bunu yapmış ya da yapıyor olabilir.

Biz kendimize yoğunlaşmalıyız ve her birey birbirinden farklı amaçlara ve hedeflere sahip eşsiz ve özeldir. Hayatımızdaki amacımız ne ise hedeflerimizde ona göre belirleriz.

Örneğin: kimsesizler için bir yurt açmak, işsiz insanlara iş istihdamı sağlamak, ihtiyaç sahiplerine destek olmak gibi bir amacı olan kişi, çok çalışıp para kazanmayı, iş yeri kurmayı kendine hedef olarak belirleyebilir. Bu amaca ulaşmak için attığı her adım giriştiği tüm işler öncelikle amacına hizmet edebilecek hedefine ulaşmak için olacaktır. Başka bir basit örnekte Ankara’ya hafta sonu gitmeyi planlayan bir kişi için Ankara’ya gitmek bir hedef Ankara’da ailesini görmek onlarla özlem gidermek amacı olabilir. Bunun için attığı her adım, gideceği saati belirleme, yol hazırlığında bulunma tüm bunları anda yaparak hedeflediği Ankara’ya giderek ailesi ile özlem giderme amacına yöneliktir. Bu nedenle bulunduğumuz anda ortaya koyduğumuz emek, özen hep amacımıza ve hedefimize hizmet eder. Gereken çaba ve özeni o anda gösteremezsek amacımıza ulaşmak zorlaşacaktır.

Küçük bir bahçeyi ağaçlandırmak, bir çocuğun sağlıkla ve güvenle büyümesine hizmet etmek, ders anlatmak, doyurucu yemekler pişirmek, parktan veya sahilden çöpleri toplamak, ihtiyaç sahiplerine destek yaratmak, bir yetim büyütmek, yeni yerler keşfetmek, resim yapmak, iş kurmak ve istihdam sağlamak belki insanların birbirini duymasına imkân yaratmak gibi isteklerde bir amaçtır. Sizin kendinizi hayatın içerisinde ne şekilde ve ne yaparak mutlu hissettiğinize bağlıdır.

İnanıyorum ki sizin kafanızdan da birçok örnekler belirginleşmiş ve kendi alanında netlik kazanmış olabilir. Hayat amaçlarının iç dünyanda belirmesi için en önemli nokta, bu hayatta neyin ya da nelerin senin için önemli olduğunu, içinde nelerin coşku uyandırdığını keşfetmektir. İçimizde engel olamayacağımız bir neşe, kıpırtı canlılık halini ortaya çıkartacak eylemi bulabilirsek işte o hayat amacımıza işaret eden bir ipucu da olabilir. Yaparken seni hiçbir gücün durduramayacağı, olduğun yerde seni gülümseten “iyi ki şu anda bunu yapıyorum” dediğin, diğer her şeyi unuttuğun, kendini tamamen içine bırakabildiğin eylem ne? Bunu keşfettiğimizde kendi öz varlığımızın bize yolu gösterme biçimini keşfetmiş oluruz.

Hayatımızdaki değerlerin farkında olursak hayatımızı amacımıza yönelik yaşayabiliriz. Değerlerin farkında yaşamak için önce değerlerimizi bilmek gerekiyor. Peki değerlerimizi nasıl buluruz? Değerlerimiz her şey olabilir ve herkesin değerleri kendine özgüdür. Para, aşk, başarı, güç, sağlık, mutluluk, huzur, keyif, inanç vs. Kendinize hiç kararlarınızı neye göre aldığınızı sordunuz mu? Neden bir durumu bir başka duruma tercih ettiğinizi, neden şu an yaşadığınız yerde yaşamaya devam ettiğinizi? Neden maaşlı çalışıyorsunuz ya da neden kendi işinizi yapıyorsunuz? Neden bir ilişkide olmayı ya da olmamayı seçiyorsunuz? Kararlarımız sanılanın aksine, duygularımızdan ya da o anki şartlardan değil, öncelik olarak değer yargılarımızdan etkilenir. Çoğumuz toplumun ve çağın ortak değerlerine göre yaşıyoruz ya da kararlarımızı sevdiğimiz insanların ve ailelerimizin beklentilerine göre veriyoruz. Oysa her bireyin kendince daha öncelikli değerleri var. Bunlara göre yaşandığında yaptığı işten tatmin duyduğu, ilişkilerinde daha doğru ve dengeli hareket edebildiği değerler var. İşte bunlar hayat amacımıza hizalandığımız değerler. Değerlerimiz en derin doğamızda gerçekte kim olduğumuz ve neye önem verdiğimizi gösterir. Bir ortam veya topluluğa uyum sağlamak için seçtiklerimiz değil. Düşünce konuşma ve eylemlerimiz değerler ile uyumlu olduğunda kolaylıkla neşe duyarak yaşarız. Hayatımızda bütünlük, birlik, tamam olma hissi vardır. İşte bu his hayat amacımız ile uyumlandığımızın göstergesidir.

Sonuç olarak hayatın amacı herkese göre değişse de ortak olan şudur ki, amaçlar bizi mutlu eder. Bir kimsenin temel değerlerini içeren uzun vadeli bir hedef, bu kişi için yaşamı değerli kılar ve günlük davranışlarını şekillendirir.

Size derinlerde huzur verecek ve mutlu hissettirecek hayatınızın amacına ulaşmanız dileği ile mutlu ve sevgiyle kalın.