İstişare toplantısında kamuoyunu yakından ilgilendiren konular ile kamu görevlileri ve emeklilerinin mali ve özlük haklarına ilişkin gelişmeler değerlendirildi. Açıklamada şu cümlelere yer verildi: "Geçtiğimiz yılın sonunda Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan COVİD-19 küresel bir salgın haline gelerek insanlık tarihinin en büyük travmalarından birisi olmuştur. Virüsten etkilenenlerin ve virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı hızla artmaktadır. Bu çerçevede vatandaşlarımızın sağlığı uğruna mesai mefhumu gözetmeksizin hayatlarını ortaya koyan başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere kamu hizmetlerinin kesintisiz bir biçimde sağlanması için cansiperane mücadele veren tüm kamu görevlilerine teşekkür ediyor, salgınla mücadele esnasında hayatını kaybeden sağlık çalışanları ve kamu görevlilerine ve tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, hastalara acil şifalar diliyoruz. Bununla birlikte salgın nedeni ile çeşitli olumsuzluklara maruz kalan, gelirleri düşen kamu görevlilerinin desteklenmesinin gerekli olduğunun altını önemle çiziyoruz. Her türlü güçlüğe göğüs gererek görevlerini sürdüren sağlık çalışanlarımız ve diğer kamu görevlilerinden, görevleri nedeni ile virüse maruz kalarak hayatını kaybedenlerin şehit statüsünde değerlendirilmesi; COVID-19’un ise meslek hastalığı olarak tanımlanması yolundaki talebimizi ısrarla yineliyoruz. Bu uygulamanın salgın ile mücadele eden kahraman kamu görevlilerimize minnet borcumuzun bir ifadesi olacağını vurguluyoruz. Hali hazırda açıklanan resmi enflasyonun yüzde 14’leri aştığı 2020 yılında, memur maaşları yalnızca enflasyon farkı dahil yalnızca yüzde 9,8 artmıştır. Yaşadığımız pandeminin de etkisi ile gıda fiyatlarındaki artış yüzde 21’i bulmuş, ailenin zorunlu harcamaları aynı oranda yükselmiştir. Buna bağlı olarak kamu çalışanlarının ve emeklilerin alım gücü son bir yılda yüzde 11 düşmüştür. TCMB’nin faizleri arttırması, önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da yükseleceğinin işaretidir. Kaldı ki bu dönemde memur maaşları altın, gümüş, döviz, gayri menkul gibi tüm yatırım araçları karşısında da yüzde 50’ye varan oranlarda değer kaybı yaşamıştır. Hal böyle iken yetkili olduğu halde etkisini ortaya koyamayan sözde yetkili sendikalar ve konfederasyonun basiretsizliği nedeni ile 2021 yılında da memur maaşlarına yalnızca yüzde 3+3 zam yapılması kararlaştırılmıştır. Bütün gerçekler göz önünde bulundurulduğunda 2021 yılı için memur ve emeklilere reva görülen bu zammın hiçbir mesnet ve karşılığı bulunmamaktadır. Gerek ekonomik gerçekler gerekse resmi tahminler göz önünde bulundurulduğunda 2021 yılı için memur ve emeklilere yapılması kararlaştırılan yüzde 3+3 zammın güncellenmesi ve geçmiş dönem kayıplarını da karşılayacak şekilde tatminkar bir maaş artışı yapılması zorunludur. 

Dünya büyük bir dönüşüm sürecinden geçerken, bu dönüşümün emperyalistlerin coğrafyamız üzerinde kurduğu yeni bir paylaşım planı çerçevesinde gerçekleşeceğini ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, kahraman ecdadımızın mücadelesi, sayısız şehidimizin canı, gazilerimizin emekleriyle hür ve bağımsız olarak yaşama hakkı elde ettiğimiz bu topraklarda, bugün yeni bir saldırı dalgası ile daha karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Gerek Akdeniz’de gerek Libya’da gerekse ülkemizin güneydoğusunda yaşanan gelişmeler, yurdumuzun dört koldan kuşatma altına alınmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır. Bu kuşatmayı kırmak ve emperyalist güçlerin planlarını yerle bir etmek adına Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiği her türlü operasyonu sonuna kadar desteklediğimizi ifade ediyoruz. Türk milletinin güvenliğinin dünyanın neresinde olursa olsun Türklerin ve mazlumların güvenliğinin sağlanmasından geçtiğinin bilincindeyiz. Bu çerçevede emperyalist saldırıların bir uzantısı olarak işgal edilen Azerbaycan’ın öz toprağı Karabağ’ın azatlığa kavuşmasını büyük bir gurur ve mutlulukla karşıladığımızı belirtiyor, bu zaferin başta Doğu Türkistan olmak üzere zulüm altında inleyen tüm mazlumlar için kurtuluş işareti olmasını diliyoruz. Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu olarak, Türk milletinin bu topraklardaki hâkimiyetini ilelebet sürdüreceğine olan sarsılmaz inancımızı yineliyor, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kahraman ordumuzun ve devletimizin yanında olacağımızı bir kere daha ve kararlılıkla vurguluyoruz. Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile birlikte değerlendirildiğinde; ülkemizde birlik ve beraberliğin korunması, toplumsal huzur ve refahın tesis edilmesinin önemini bir kat daha artırmaktadır. Birlik ve beraberliğimizin muhafazası ise ancak toplumun her alanında adalet, liyakat ve eşitlik ilkesinin tavizsiz bir biçimde hayat bulmasıyla mümkündür. COVID-19 salgını esnasında, ayrım yapmaksızın bütün kamu görevlilerimizin yaptığı fedakârlıklar bir kere daha görülmüşken, çalışanlarımızı sendikal aidiyetler üzerinden ayrışma, bölünme ve baskı ortamına sürükleyen anlayışı kabul etmiyoruz. Kamudaki her türlü ayrımcılığın bir an önce sonlandırılmasını bir kere daha yüksek sesle talep ediyoruz. Geçtiğimiz yıl yaşanan toplu sözleşme süreci, 4688 sayılı Kanunun revize edilerek toplu sözleşme görüşmelerinin katılımcı bir yapıya kavuşturulmasının, toplu sözleşme imzalama ya da uzlaştırma mekanizmalarına başvuru haklarının masada bulunan konfederasyonların temsilcilerinin çoğunluk kararına bağlanmasının, genel toplu sözleşme görüşmeleri ile hizmet kollarına ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinin ayrılmasının, Hakem Kurulu’nun yapısının tarafların eşit temsiline dayalı olarak yeniden düzenlenmesinin, kamu görevlilerinin grev ve siyasete katılma haklarının tanınmasının zorunlu hale geldiğini bir kere daha ortaya koymuştur. Ülkemiz tarafından onaylanmış bulunan BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşmenin 8. maddesi, ILO’nun 87 Sayılı Sözleşmesinin kamu çalışanlarına uygulanmasını düzenleyen 151 Sayılı Sözleşmesi, 98 sayılı ILO Sözleşmesi, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddeleri Anayasamızın 90. maddesi hükmü çerçevesinde ele alındığında kamu çalışanlarının adil bir temsil ile gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev haklarını kullanmalarını ve siyasete katılmalarını sağlayacak düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu, bu konuda derhal çalışmalara başlanarak evrensel sendikacılığa uygun, uluslararası sözleşmelerde tanınan hakları içeren, adil, demokratik ve çağdaş bir kanun teklifi hazırlanması gerektiğine inanmaktadır. Toplu sözleşme sürecinin kamu görevlileri lehine bir sonuç doğurmadığı ve yetkili konfederasyonun sorunlara çözüm üretme noktasındaki yetersizliği memur ve emeklilerin acil çözüm bekleyen sorunlarının bir an önce sonuca kavuşturulmasını zorunlu hale getirmiştir. Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu, yukarıda sıralanmış olan taleplerinde ısrarcı ve sorunların çözümü noktasında inisiyatif almakta kararlıdır.Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu, yukarıda sıraladığımız taleplerimizle birlikte kamu görevlilerimizin bayram ikramiyesi, sosyal yardımların emeklilikte de ödenmesi, aile bütünlüğünün korunması, kadın istihdamının geliştirilmesi, kreş ve gündüz bakımevleri açılması, zorunlu rotasyon, sicil ve disiplin uygulamaları, görevde yükselme, atama ve yer değiştirme gibi personelin ekonomik durumunu, verimliliğini ve etkinliğini doğrudan etkileyen konulardaki sorunların sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmesi için bir memur paketi hazırlanması konusunda ısrarcıdır. Hazırlanacak memur paketinin TBMM’de kanunlaşarak sayıları 20 milyona ulaşan vatandaşımızın beklentilerinin bir an önce karşılanması sağlanmalıdır. Salgının, ekonomik ve sosyal boyutlardaki etkisiyle hayatımızı kökünden değiştireceği, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bütün otoritelerce dile getirilmektedir. Kuşkusuz ki bu değişimin en derin yaşanacağı alan, çalışma hayatı olacaktır. Yıllardan beri 'Sendika 4.0' projemizle de dile getirdiğimiz üzere bazı mesleklerin ortadan kalkması, yeni mesleklerin ortaya çıkması, yüksek oranlı işsizlik, düşük ücretler, evden eğitim, uzaktan çalışma, esnek istihdam, yapay zekalı robotların iş hayatına katılması gibi büyük bir dönüşüm süreci bizleri beklemektedir. Dünyanın yeni bir evreye girdiği bu dönemde çalışanlarımızın hak ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi yolundaki sendikal mücadelemiz çok daha büyük bir önem kazanmıştır. Bu noktada önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak yeni istihdam yapısının avantaj ve dezavantajlarının tespit edilmesi ve yeni gelişmelere uygun bir sendikal anlayış geliştirilmesi yolunda Türkiye Kamu-Sen yine öncülük görevini üstlenmiştir. Konfederasyonumuz, önümüzdeki dönemde kamu görevlilerinin haklarının ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi için her türlü çabayı gösterecek, raporlar, çalışmalar, kanun teklifleri ve eylemlerle sendikal taleplerimizi sürekli gündemde tutacak, mücadelemizin sonuca ulaşması için bütün iletişim ve mücadele kaynaklarını en etkili şekilde kullanacaktır. Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu olarak Türk memur sendikacılığının öncüsü olarak her türlü çabayı göstereceğimizi, kararlı ve cesur sendikacılık çizgisi içinde Türk milletinin değerleriyle ters düşmeyecek şekilde kamu görevlilerinin hak mücadelesini yükselteceğimizi kararlılıkla vurgularız"

Editör: TE Bilişim