Dernek Başkanı Metin Gündoğdu bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi; “Rusya, Ukrayna’ya bağlı olan Kırım’da önce maskeli adamlarla dehşet ve korku tesis etti. Ardından Sivastopol’daki donanma üssünden başlayarak askeri harekat ile Kırım’ı işgal etti. Kırım’da Rus olmayan kişi ve kurumlara karşı baskı ve yıldırma politikası başladı.Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) kapatıldı, üyelerine yönelik baskılar ve göz altılar başladı. 16 Mart 2014’te yapılan ve sandık hileleriyle dolu sözde bir referandum ile Kırım’ın Rusya’ya bağlanması kararı alındı. 21 Mart 2014’te ise Putin’in imzaladığı kararname ile Kırım Rusya’ya bağlı bir yönetim birimi haline getirildi. Bu tarihten sonra Kırım Tatar Milli Hareketi’ni yok etmek üzere baskılar, ev baskınları, göz altılar ve adam kaçırmalar arttı. Kırım Tatar Milli davasının yol başçıları Mustafa Cemiloğlu ve Rifat Çubarov başta olmak üzere pek çok aydınımız ve aktivistler Kırım dışına çıkarıldılar ve ana vatan Kırım’a girişleri yasaklandı. Başta Milli Meclis üyemiz Ervin İbragimov olmak üzere kaçırılan pek çok aktivistimiz halen kayıp durumdadırlar ve akıbetleri bilinmiyor. Kaçırılan bazı soydaşlarımız ise öldürülerek boş alanlara atıldılar. Bazı soydaşlarımız uydurma suçlamalarla onlarca yıllık hapis cezalarına çarptırıldılar. Gün geçmiyor ki Kırım’da soydaşlarımıza yönelik yeni baskı, ev baskını ve kaçırmalar yaşanmasın. Uluslararası kamuoyu bu yönde harekete geçirilmeli ve Kırım’daki insan hakları ihlalleri sona erdirilmelidir. Türkiye çevre ülkelerden, İslâm dünyasından başlamak üzere bu yöndeki bir kamuoyu oluşturulmasına öncülük etmelidir. Rusya’ya sessiz kalınması aynı zamanda Karadeniz’i de bir Rus gölü haline getirmeye hizmet eden bir tutum olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kırım konusundaki ilgi ve desteğini arttırarak sürdüreceğine inanıyor; uluslararası kamuoyu nezdinde öncülük edeceğine güveniyoruz.”  

Editör: TE Bilişim