Kentin en önemli öğretim kurumlarından olan Baksan Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet Engin Çalışkan geçtiğimiz günlerde kullandığı resmi araçla trafik kazası yapmış. Böyle bir kaza herkesin başına gelebilir. Ancak kaza sonrasında yaşananlar ‘Bu kadarına da pes’ dedirtti. Çalışkan yaptığı kaza sonrasında karşıdaki marketten naneli sakız almak için araçtan çıkmış. Oraya doğru giderken, kazada aracı zarar gören kişi ona ‘Nereye kaçıyorsun’ diye bağırmış. Sakız aldıktan sonra Çalışkan ‘Ben kaçmıyorum. Markete gittim’ demiş. İkili arasında bu konuda tartışma yaşanmış. Kazaya karışan diğer aracın sürücüsü polis çağırmış. Çalıştığı kurumun aracını kullanan Çalışkan’ın alkollü olduğunu tespit etmiş. Bu konuda tutanak tutulmuş. Çalışkan’ın kullandığı araçta maddi hasar meydana gelmiş. Konuyla ilgili Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt’ı aradım. “Yaşanan kaza olayından anında haberim oldu. Çalışkan hakkında soruşturma açtım. Bu konuda gereken yapılacaktır” dedi. Ne diyeyim? Çalışkan sakız almaya markete gideceğine kaza yaptığı araç sürücüsüyle konuşsaydı; belki bu işten sıyrılabilirdi. Sayın Çalışkan alkollü şekilde resmi araçla kaza yaparak, başına büyük bir iş aldı. Soruşturma sonrasında yöneticilik görevi üstünden alınabilir. Yukarıdaki satırları Görünüm’de 9 Kasım 2020’da kaleme almıştım. Ve beklenen oldu. Yapılan soruşturma sonrasında Çalışkan’ın yöneticilik görevi üstünden alındı. Çalışkan bundan sonraki meslek yaşamına meslek lisesi öğretmeni olarak devam edecek. Makine branşı öğretmeni olan Çalışkan’ın Turgut Reis Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde görevlendirileceği öğrenildi. Çalışkan, kaza anında kesinlikle alkollü olmadığını savunarak; kullandığı ilaçtan dolayı böyle tespit edildiğini söylüyor. Çalışkan’ın bu görevden alma olayını mahkemeye taşıyacağı öğrenildi.

//////////////////////////////////////////

NOSTALJİ

62 Yıl Önce Eskişehir Basınından Vali’ye ziyaret

Yıl 1959. 62 yıl önce. Eskişehir Gazetecileri Aydın’a tayini çıkan merhum Vali Arif Özgen’i makamında ziyaret ediyorlar. 1950-1959 yılları arasında Eskişehir Valiliği yapan Özgen ile hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Fotoğrafta Dönemin Eskişehirli Gazetecileri Celal Kağnıcıoğlu, Zeki Algür, İsmail Sadık Gaşan, Naci Gelendost, Erdogan Bayraktar ve daha sonra 1975-1980 yılları arasında Eskişehir Senatörü olan Hikmet Savaş yer alıyor. Bu Siyah Beyaz Fotoğrafta yer alıp da tek hayatta kalan Hikmet Savaş’dır. Allah uzun ömür versin. Vali Özgen ve diğer gazeteci büyüklerimiz vefat etti. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum. Vali Arif Özgen Aydın’da 1 yıl kaldıktan sonra 2 Mayıs 1960’da Tekirdağ Valisi oldu. Sadece 22 gün sonra 27 Mayıs ihtilali sonrasında görevden alındı. Vali Özgen zamanında “Eskişehir’i Tozdan, Çamurdan Kurtarma Derneği” kuruluyor. Verem Hastanesi, Basma Fabrikası ve Düşkünlerevi yapılıyor. Eskişehir’de iz bırakan valiler arasında yer aldı.

//////////////////////////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ

Küçük Bir Tebessüm

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir kısmını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜMÜN sonucuydu.

//////////////////////////////////////////

DÜNYA TARİHİ

İki Dünya Starı Birlikte

Yıl 1960. 61 yıl önce iki Hollywood starı Sophia Loren ve Jayne Mansfield birlikte görülüyor.  1961’de ‘Kızım ve Ben’ filmiyle Oscar alan Loren Dünya sinemasının en büyük akristleri arasında yer alıyor. 1967 yılında 34 yaşında trafik kazasında yaşamını yitiren Jayne Mansfiel, ‘Marilyn Monroe’ ya rakip olarak gösterilmişti.

//////////////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

“+Sen neden hiç konuşmuyorsun Üzeyir abi? – Bir ara çok konuştum, faydasını görmedim, bıraktım.” Organize İşler

//////////

ÇİVİ

“Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler vatandaşa lütuf gibi sunulamaz" Fidel Castro

/////////

FIKRA

Kuru Fasulye

Bir gün bir kıza aşık olmuş. Evlenmeleri kesinleştiğinde "karım benim bu halime katlanamaz" deyip kuru fasulye yemekten vazgeçmiş. Evlendikten bir kaç ay sonra işten eve gelirken yolda arabası arızalanmış. Kasabada yaşadıkları için evi arayıp yürümek zorunda olduğunu ve geç gelebileceğini söyleyip telefonu kapatmış. Yolun üzerinde bulunan bir cafenin yanından geçerken fırında fasulye kokusu etrafını sarmış. Yolunun uzun olduğunu ve fasulye yese bile etkisinin eve varıncaya kadar geçeceğini düşünmüş. İçeri girmiş çıkana kadar üç büyük porsiyon yemiş. Tüm yol boyunca "pit-put" ata ata eve gelmiş. Karısı onu kapıda karşılamış ve heyecanla "sevgilim sana akşam yemeğine en güzel sürprizi hazırladım" demiş ve gözlerini bağlamış. Adamı masanın başına oturtup bandı açmaması için söz almış. Bu sırada adam içinden bir tane daha geldiğini fark etmiş. Tam karısı gözündeki bandı çıkaracakmış ki telefon çalmış. Kadın gidip telefona bakmış. Karısı gittiği için adam fırsat bu fırsat deyip ağırlığını bir bacağına verip salmış. Sadece gürültülü çıktığı ile kalmamış, bozuk yumurta gibi de kokmuş. Adam bir süre nefes alma zorluğu çekmiş ve etrafındaki havayı dağıtmak için peçeteyi kullanmış. Tam rahatladım derken yeni bir tane daha gelmiş. Ayağını kaldırıp "rriiiipppp" diye salmış. Bu seferki hakikaten kocaman bir şeymiş. Camlar zıngırdayıp, masadaki tabaklar yerinden oynamış ve bir dakika sonra masadaki çiçekler solmuş. Karısının hala telefonla konuşup konuşmadığına kulak kabartmış ve söz verdiği üzere gözündeki bandı hiç çıkarmamış. Neyse ki karısı konuşmaya devam ediyormuş. Adam on dakika boyunca hep böyle salıp peçeteyle kokuyu uzaklaştırmış. Telefondaki "bye-bye" lardan konuşmanın bitmeye yakın olduğunu anlayınca peçeteyi düzgün bir şekilde dürüp kucağına bırakmış ve ellerini üzerine koymuş. Karısı geri döndüğünde tam bir masumiyet tablosu çizip memnun bir şekilde gülümsüyormuş. Karısı uzun konuşmadan ötürü özür dilemiş ve gözündeki bandı açıp açmadığını sormuş. Açmadığına dair söz alınca "sürpriz" diye haykırmış ve adamın gözlerini açmış. Adam dehşetle doğum günü partisi için masanın etrafına oturmuş olan 20 kişiyi görmüş.