GÖRÜNÜM

Anadolu Üniversitesi’nin yeni Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal bugün göreve başladı. İki gün önce Görünüm’de kaleme aldığım yazıda Benim yeni Rektörden beklentim bir önceki gibi ‘Rum köyü fethetmiş gibi’ muamele yapmamasıdır. 62 yıllık köklü bir geçmişi olan ve bir mezunu olmaktan gurur duyduğum üniversitemizin bahçesine halkın girmesine izin vermelidir. Bir önceki sokmuyordu. Kampüsün ‘bir cezaevi değil de, bilim yuvası olduğunu’ ortaya koymalıdır. Çomaklı döneminde ‘hiçbir nitelikleri olmadığı halde hemşeri ilişkisiyle getirilenleri’ geri postalamalıdır. Bir Eskişehirli olarak, Anadolu Üniversitesi’nin ‘tarihine, misyonuna ve değerlerine’ sahip çıkmalıdır” demiştim. Anadolu Üniversitesi’nde görev yapan akademisyen arkadaşlarım yazdığım bu yazı ile ilgili beni arayarak, onlarında yeni Rektörden beklentilerini sıraladılar. İşte akademisyenlerin Rektör Erdal’dan beklentileri;

“1- Açıköğretim Fakültesi Döner Sermayeden kaynaklanan gelirlerin yüzde 80’inin kesintiye uğrama sebeplerinden olan fütursuzca yapılan kampüs kamera ihalesi, yemekhane teçhizat alım ihalesi, AÖF yurt dışı tanıtım işleri incelenmeli ve akademisyenler başta olmak üzere kamuoyu aydınlatılmalı

2- Anadolu Spor Kulübünden yapılan harcamalar incelenmeli

3- Basın medya kuruluşlarında sıkça yer alan Uraysim Projesi incelenip varsa bir usulsüzlük kamuoyu bilgilendirilmeli.

 4- Yine eski rektörün konakladığı lojman olarak kullandığı basında sıkça yer alan konukevi otel vasfından lojmana dönüştürülen yerde ödenen ücret nedir? Kamu zararı nedir? Tespit edilmeli

5- Yapılan iş ve işlemlerde devlet büyüklerinin isimleri kullanılmış mı? Talimatların nerden geldiği iddia edilmiş mi? Bakılmalı.

7-Üniversite Döner Sermayesi ve vakfından her ortamda kendini beyefendinin avukatı olarak tanıtan ve Ankara’da Külliyede bir bürokratın yakını olarak iddia edilen avukata ödenen ücretler toplamı nedir? Eskişehir’de ve üniversite bünyesinde bu kadar hukukçu varken bu avukatın özelliği nedir? Gerçekten beyefendinin avukatı mıdır? İncelenmeli ve gerekli üst birimlere bilgi verilmelidir.

 7- Daha önceden sorunsuz ve uygun fiyatlarla Eskişehir’de bir turizm acentesinden alınan biletlerin Hiç bir sebep göstermeksizin Antalya’da bir firmaya verilmesi ve bu firmanın kestiği faturalar incelenmeli.

 8- Görevi sadece rektörü korumak olan polis memuruna verilen sınav inceleme görevleri ve aldığı paralar incelenmeli. Usulsüzlük varsa Emniyet Genel Müdürlüğü ile paylaşılmalı.

 9- Sicil dosyası ve teknik olarak atanması mümkün olmadığı halde atandığı iddia edilen Rektör Yardımcısı daha önce hangi suçtan ceza aldı? Ve şu an ne görev yapıyor,  incelenip gereği yapılmalı.

10-Eski rektörün yakını ve hemşerisi olan ve doktorası olmayan bir şahsa kitap ve editörlük verilmiş mi?  Verilmişse gereği yapılmalı.

11-Ankara da faaliyet gösteren eşantiyon firmasından hangi ürünler ne kadar fiyata alınmış ve nerelerde kullanılmış incelenmeli.

12-Erzurumdan getirip önce rektör yardımcısı sonra dekan yapılan akademisyenin hanımının ve yeğeninin Anadolu Üniversitesine alelacele alındığı doğru mu?  Üniversiteler de kadro açmanın amacı ‘ilgili personele üniversitede ihtiyaç olduğundan kaynaklı olmaktadır’ diye bilinirken bahse konu akademisyenin eşine kadro açılıp alındıktan sonra neden Erzurum’da geçici görevle devam ettirildiği ve hangi görevlerin verildiği araştırılmalı.

 13-Yine Erzurum’dan alelacele kendisi Turizm Fakültesine ve eşi Hukuk Fakültesine getirilen akademisyenler hangi akademik şartlarla alındığı incelenmelidir.” Umarım Rektör Fuat Erdal eski rektörle ilgili bu iddiaları araştırıp, gereğini yaparak, gömleğinin ilk düğmesini doğru ilikleyecektir. Bunu yapmadığı takdirde yanlış iliklemiş olacaktır. ‘Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse diğerleri de yanlış gider’ sözüyle sayın Erdal’ı uyarıyoruz…

////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

NOSTALJİ

ÜÇ BAŞKAN

Yıl: 1999. 21 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta; Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, dönemin Esnaf Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Ali Yüksel Yüzügüllü ve Saatçiler Odası eski Başkanı Ahmet Bozkaya yer alıyor. Ataç toplamda 16 yıldır başarıyla Tepebaşı Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor. 30 yılı aşkın başkanlık yapan ve asıl mesleği ‘terzilik’ olan Yüzügüllü bayrağı 2005 yılında şimdiki Başkan Ekrem Birsen’e teslim etti. 1957 yılında ilimizde Saatçiler Derneği’nin kuruculuğunu yapan ve uzun yıllar Oda Başkanlığı yapan Ahmet Bozkaya 1 Ekim 2013 yılında vefat etti. Saatçilik sanatına büyük katkılar veren Bozkaya’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet olsun. Ali Yüksel Yüzügüllü 1 Nisan 2018’de vefat etti. Eskişehir esnafının yıllarca başkanlığını yapan Yüzügüllü’ye de Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. ‘İki sanatkar başkan’ olan Yüzügüllü ve Bozkaya’nın hizmetleri asla unutulmayacak...

///////////////////////////////////////////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ


CHURCHİLL VE DAMADI

Winston Churchill, 1. Dünya Savaşı’nda İngiltere Bahriye Nazırıydı ve Çanakkale Savaşı’nda İngiltere Donanmasını o yönetiyordu… Churchill 2. Dünya Savaşı’nda ise başbakandı ve İngiltere’nin savaşı kazanmasında büyük rol oynadı… Yaşamının son yıllarında giderek güçten düşmüştü, yanında sürekli kızı ya da damadı olurdu… O günlerden birinde bir gazeteci uzun uğraşlar sonunda bir randevu alabilmişti Churchill’den. Ünlu devlet adamı bir kanepenin üzerinde uyukluyor, zaman zaman hırıltılı bir şekilde bir şeyler söylüyordu. Gazeteci hemen sorusunu yapıştırdı. “Efendim, 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler, Mussolini, Franko ve Stalin’le birlikte dünya tarihine yön veren liderlerden biriydiniz. En çok hangisini takdir ederdiniz?” Churchill cevap vermeyince gazeteci sorusunu yineleyecek oldu ama damadı araya girdi. “Israr etmeyiniz lütfen, görüyorsunuz tamamen bunadı artık…” Churchill o sırada hafifçe araladı gözlerinden birini, son derece net bir ifadeyle; “Mussolini” dedi, “en çok Mussolini’yi takdir ederdim…”
Gazeteci sordu yeniden, “neden?” Churchill cevapladı; “Çünkü damadını kurşuna dizdirmişti…” (Mussolini gerçekten de, öz kızının kocasını görüş ayrılığı nedeniyle 1944 yılında kurşuna dizdirmişti…)

//////////////////////////////////////

FIKRA

DİKTATÖR SİNEMADA

Şili’nin ünlü diktatörü Pinochet bir gün kılık değiştirip sinemaya gider. Salondaki yerine oturur. Kimse onu tanımamıştır. Derken ışıklar söner. Film başlar. Filmin bir sahnesinde Pinochet'in görüntüsü gelir perdeye. Sinemadaki bütün seyirciler ayağa kalkıp alkışlamaya ve Pinochet lehinde tezahürata başlar. Durumdan memnun Pinochet yayıldıkça yayılır koltuğa. Keyfi yerinde gururla perdeye bakmaktadır. Yan koltuktaki adam Pinochet'in kulağına eğilir: "Arkadaşım salon sivil polisler ve hafiyelerle dolu. Hepsi namussuz diktatörün uşağı. Ayağa kalk ve sen de alkışla. Bu herif için kendini astırmaya değmez.”

//////

ÇİVİ

“Aklın yaptığı her şeye vicdan tanıklık etmez.” Descartes