Eskişehir'de yerel siyasetin, halk nazarında önemli bir yeri var. Siyaset, birçok sohbetin ana konusu. Kahvede, berberde, tramvayda hep siyaset konuşuluyor. Önceleri bunu yadırgamıştım. Tuhaf gelmişti. İnsanlar 4 ya da 5 senede bir oy kullanarak müdahil oldukları siyaseti, sanki kendileri şekillendiriyormuş gibi, siyaset üzerinde kendilerini tam yetkili görüyorlar. Aynı futbolda olduğu gibi. Futbola bakış açıları ile siyasete bakış açıları birbirlerine o kadar benziyor ki, bu konularda konuşurken çoğu zaman sesler yükseliyor ya da ortam anında ikiye üçe bölünüp, herkes bir tarafa savruluyor. Akıl ve mantık bir süre sonra geçerliğini yitiriyor ve tartışma karşısındakini yenme gayretine dönüşüyor.

Eskişehir'de siyasetin şifreleri derken, bu şifreleri çözdüğüm filan anlaşılmasın. Aksine aklıma takılan soruları gündeme taşıyıp, bunların cevaplarını aramaya çalışıyorum. Örneğin Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in Eskişehir üzerinde yoğun ve baskın bir etkisi var. Şehirde, olan ve olmayan her şeyden o sorumlu tutuluyor. Bir sokakta yol mu bozuk, otobüs geç mi geliyor, elektrikler sık sık mı kesiliyor... Sorumlusu Büyükerşen. Aynı şekilde merkezi hükümetin ya da merkez ilçe belediyelerinin yaptıklarının da yapmadıklarının da sorumlusu oymuş gibi bir algı var şehirde. O nedenle şehirdeki siyasi havayı iki ana iklim yönlendiriyor. Merkezi hükümet yani Ak Parti ile şehirdeki yerel yönetimlerin önemli bir kısmını elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi. Diğer partiler bu iki ana akımdan birini tercih etmek zorundalar. Tek başlarına hakimiyet kurmaları neredeyse imkansız.

Cumhuriyet Halk Partisi kanadının lideri Yılmaz Büyükerşen. Ak Parti kanadının ise bir lideri yok. En azından Büyükerşen etkinliğinde değil hiç biri. Bunun en belirgin örneği, Büyükerşen'in 5 dönemdir aralıksız Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilmesi ve son yerel seçimde diğer belediyelerin birçoğunu birlikte sürüklemesi. Cumhuriyet Halk Partisi, partinin seçim dönemlerinde yapılanması ve düzenlenmesi ile seçilecekler konusundaki tercihi tamamen Büyükerşen'e bırakmış. Büyükerşen liderliğindeki ekip de, en son 2019 yerel seçimlerinden tam bir zaferle çıkmış. Kazanabileceği Çifteler ve Mihalıççık ilçelerinde ise ya kıl payı kaybetmiş ya da bir takım taktik hatalar yapmış. Yine de hem merkezde hem ilçelerde bariz bir üstünlükleri var. Merkez için alışılmış bu durum, ilçeler bazında ilk kez yaşanıyor.

Tüm bu başarılara karşın Cumhuriyet Halk Partisi'nde, istenen huzur, uzlaşma ve anlayış ortamı oluşmuyor. Bunun çok farklı nedenleri var. En önemli nedeni ise, geleceğe dönük siyasi beklentilerin karşılanabilme olasılığının yüksek olması. Örneğin milletvekili seçiminde ilk iki sıradan kazanmak neredeyse garanti. Hatta 3'ü almak bile. Yerel seçimlerde ise, başkanlık ya da meclis üyeliği bakımından aday olunduğu takdirde kazanma şansı yüksek. Bu olasılıklar insanların iştahını kabartıyor. Gerektiğinde birbirlerini aşağıya çekmek ya da sırtına binmek suretiyle öne çıkmaya çalışmaları çatışmayı getiriyor. Yılmaz Büyükerşen'in DSP'de bulunduğu dönemde, CHP'deki bu çekişme yalnızca genel seçimler için yaşanırken, aynı çatışma şimdi yerel seçimleri de kapsıyor.

Eskişehir'de siyaset bugün, erkene alınmaz ise 2023 genel, 2024 yerel seçimlerine odaklanmış halde. Mücadele öylesine çetin ki, saflar çok önceden belirlenmiş, herkes siperlerdeki yerini almış bekliyor.