Kabukçuoğlu şunları söyledi; “Ülkemiz Rusya, Fransa, ABD ve Almanya’nın ardından, dünya şeker pancarı üretimindeki yüzde 7’lik payı ile beşinci sıradadır. Pancar ziraatı sadece şeker elde etmeye hizmet eden bir şey değil, aynı zamanda küspesiyle besiciliğe, alkolüyle ilaç ve sanitasyona hizmet eden çok geniş kullanım yelpazesi vardır. Nişasta bazlı şekerin insan sağlığına olumsuz etkisi bilinmektedir. O nedenle çok az miktarda tüketilmesine izin verilmektedir. Nişasta bazlı şekerde oyuncular uluslararası şirketler ve kartellerdir. Bu karteller nişasta bazlı şeker için değişik kanallardan ülkeleri nişasta bazlı şeker tüketimine zorlamaktadırlar. Ülkemizde şeker tüketiminin %5 kadarı nişasta bazlı şekere izin verilmişken, sağlığa olumsuz etkisi sebebiyle bu oran yüzde 2,5’e düşürülmüştür. 2002 de 500 bin çiftçi pancar ziraatıyla uğraşmaktayken, günümüzde devletin ekim alanlarına getirdiği kısıtlama, desteklerin düşmesi, maliyetlerin yükselmesi karşısında 100 bin aileye düştü. 2002 de ekim alanı 3 milyon 724 bin dekar iken 2019 da 3 milyon 101 bin tondur. İnsan beslenmesinde kalori ihtiyacının yüzde 60’ı karbonhidratlardan sağlandığına göre, şekerin beslenmemizde çok önemli bir yeri olduğu açıktır. Yaşanan pandemi sürecinde gıda temininin ve güvenliğinin ne kadar önemli olduğu insanlar taraflarından bir defa daha teyit edilmiştir. Bir dekar pancar fotosentez yoluyla havaya verdiği oksijen, 6 kişinin bir yılda tükettiği oksijene eşdeğer olup, 1 dekarlık orman alanından 3 kat daha fazla oksijen üretmektedir. Bu nedenle iyi bir çevre dostu, tarımın yapılması zorunluluk arz eden önemli bir endüstri bitkisidir. Türkiye özelinde yaşanan ekonomik buhran ile yaklaşık 20 milyon kişinin işsiz olduğu dikkate alındığında, 2,5 milyondan fazla insan pancar tarımından geçinmektedir. Yarattığı istihdam, diğer tarım ürünlerinden de eşsizdir. Örneğin buğdaydan 18, ayçiçeğinden 4 kat daha fazla istihdam yaratmaktadır. Bu istihdam için hiçbir yatırım yoktur, çiftçinin arazisi vardır; boşta gezen insanlar vardır, istihdam edilecek insanlar vardır. Ayrıca şeker pancarının küspesi ve yan ürünleriyle hayvan beslenmesinde önemli bir yeri vardır. Her pancar ekicisi kendi çapında hayvan yetiştiriciliğine katkı sunar. Pancar tarımının etkinleştirilmesi istihdam arttırmanın yanında, kırsaldan kente göçü de engelleyecektir. Devlete tek düşen mantıklı tarım politikalarıdır. Bu yıl Hindistan, Pakistan, Tayland ve Avrupa Birliği’nde şeker üretiminde yüzde 7,5 kadar düşme beklenmektedir. Dünyada artan refah ve değişen yaşam tarzıyla birlikte, şeker tüketiminde de artış beklendiğinden, bu yıl yüzde 10’luk bir küresel şeker açığı olacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılında ki pancar fiyatı, 2021 yılında üretilecek şeker miktarının da belirleyicisi olacaktır. Pancar çiftçisi o kadar şansız bir üreticidir ki; girdileri devamlı yükselir, mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun parası cebinden peşin çıkar, kullandığı tarım aletlerinin amortismanlarını peşin öder, kullandığı elektriğin parasını peşin öder, tarla kira parasını da çok defa peşin öder. Hasat başlayıncaya kadar Cumhurbaşkanı veya Tarım Bakanı’nın ağzını bıçak açmaz. Pancar ekicisi kurbanlık koyun gibi, boynunu uzatır ve açıklanacak fiyatı bekler. Pancarını teslim eder, şeker fabrikası pancarı işler, şeker raflarda yerini alır, vatandaşa satılır, tesliminden 6 ay sonra da üretici parasını alır. Başka ülkelerde örneğin Fransa’da ekim yapılır yapılmaz fiyat belirlenir, ürün tesliminden 10 gün sonrada çitçinin banka hesabına şeker firmaları ödemesini yapar. Pancar son derece zahmetli bir tarımdır. 2019 yılında dekar başına maliyeti 1623 lira iken, 2020 yıllında yüzde 27 artarak 2074 liraya yükselmiştir. Çiftçinin 2019 refahını yakalayabilmesi için, maliyet enflasyonun üzerine yıllık yüzde 12,62 hayat pahalılığın da eklenmesi de gerekir. Bu takdirde 2019 yılında pancar ekicisi hangi motivasyonla hareket ettiyse, 2020 yılında da pancar ekicisi aynı motivasyonla karar verecektir. Pancar fiyatları daima girdi fiyatlarının altında kalmıştır. Burada refahını kaybeden Türk çiftçisi olmuştur. Bunun sonucunda tarımda işsizlik artmış, çiftçinin refah seviyesi düşmüştür. Kısaca sefalet artmıştır. Bu durumu yaratan hükümettir. 20 milyon işsizliğin olduğu ülkede hükümet taban fiyatlarını belirlemede son derece dikkatli olmalıdır. Sayın basın mensupları biz burada geçilmeyen köprülere, geçilmeyen yollara, geçilmeyen tüp geçitlere ödenen paralardan, hasta yatmayan hastanelere ödenen paralardan, uçak inmeyen havalimanlarına ödenen paralardan değil, burada bir grup Türk vatandaşının alın terinin gaspından bahsediyoruz. Bir kilo şeker pancarıyla önceden ne alınırdı, şimdi ne alınıyor? 2015 yılında 0,13 kg, 2016’da 0,17, 2017’de 0,17, 2018’de 0,13; 2019’da ise 0,12 kg. 20-20-0 gübre satın alınabiliyor. Gördüğünüz gibi pancarın gübre karşısında satın alma değeri yıllar itibariyle gittikçe düşmüştür. 2015 yılında 1 kg pancar ile 0,04 litre, 2016’da 0,05 litre, 2017’de 0,04 litre, 2018’de 0,03 litre, mazot alınırken; 2019’da 0,03 litre alınabilmektedir. Pancarın mazot karşısında satın alma değeri de düşmüştür. 2015 yılında çiftçi, 530 ton pancar satarak 100 hp traktör satın alabiliyorken; 2020 yılında aynı traktörü 890 ton pancar satarak alabilmektedir. Yani pancara göre traktör yüzde 67 pahalanmıştır. Pancarın karşısında gübre pahalanır, mazot pahalanır, elektrik pahalıdır, traktör pahalanır; buna karşılık pancar habire düşer, habire düşer. Aslında düşen şeker pancarının fiyatı değildir; Türk çiftçisinin refah seviyesidir. Çiftçinin düşen alım gücü kaybı, yoksulluk, sefalet ortadadır. Bu çiftçinin sömürülmesidir. Pancar ekicisinin çilesi bunlardan mı ibarettir? Bitmedi dahası var… Bir de kota belası vardır. Bu kotalar pancar ekimi esnasında belirlenmektedir. Ekici kendisine tanınan limitlerin altında veya üstünde üretim yaparsa, yaptırıma maruz kalmaktadır. Diyelim ki pancar üretimi düştü, üretici başlangıçta umduğu verimi alamadı, hiçbir şey fark etmez. Taahhüdünü yerine getirmek zorundadır. Kota altında kaldığı miktara göre ceza öder. Ya da tahmini üzerinde bir üretim yaptı, çiftçi yine ceza alır. Bu da pancar ekicisinin başka bir çilesidir. Tüm bunların yanında şeker fabrikaları pancar ekicisine değişik oranlarda avanslar vermektedir. Bu avanslar onun masraflarını karşılamaktan uzak olsa da, müstahsile bir kolaylık yarattığı ortadadır. Şeker fabrikalarının verdiği bu avansın üst limiti, tahmini üretiminin yüzde 40’ı kadar olabilmektedir. Çiftçinin beklentisi en az yüzde 60’tır. Ne kadar yardım yapılırsa yapılsın, pancar üretimindeki yüksek maliyetin çaresi avans vermekle değil pancarın hakkettiği bedeli vermekle olur. Ayrıca devlet, 2019 yılı için buğday, arpa, çavdar, yulaf için dekar başına 27 lira; çeltik, kütlü pamuk için 66 lira; nohut kuru fasulye mercimek için 26 lira; pancar için dekar başına sadece 19 liradır. Saydığım ürünlerden 3-4 misli daha maliyetli olan ürüne verilen devlet desteği, diğerlerinin yarısı civarındadır. 2020 yılında bir dekarda ortalama verim 6,1 ton hesabıyla olduğu dikkate alınırsa 1830 Türk lirası elde edecektir. Oysa ekmesi, sulaması, gübresi, işçiliği, ilaçlaması ve nakliyesi dikkate alındığında, günümüzdeki 6,1 ton şeker pancarının maliyeti 2074 liradır. Bu durumda Türk pancar ekicisi zarardadır. Dünyada Yaşanan pandemi süreci ve maliyetle ilgili üretim analizlerinden görülmektedir ki; gıda temini, sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği, stratejik bir konuma oturmuştur. Türkiye özelinde işsizliğin bu kadar arttığı, tarımsal verimliliğin düşüklüğü, toplumun gıda ihtiyacı dikkate alındığında pancar üretiminin değeri ortadadır. Pancar fiyatına verilecek yüzde 30’luk bir fiyat artışı durumunda seneye bu vakitler yine girdileriyle kazancı zarar eden pancar ekicisinin durumunu tartışıyor olacağız. Türk köylüsünün beklentisi yüzde 30’un üzerinde bir zamla, devletin çiftçisine yaşatmayı düşündüğü refah payı kadar bir artıştır. Türkiye zaman zaman şeker maliyetinin yüksekliğinden bahsedilmekte olup bunun vebali şeker üreticisine yüklenmiştir. Oysa ki pek çok şeker fabrikası teknolojik gelişmenin gerisinde kalmıştır ayrıca bu fabrikalar sosyal nedenlerden dolayı uygun olmayan bölgelere kurulmuştur. Şeker maliyeti yüksekse nedenleri bunlardır. Görüldüğü gibi pek çok tarım alanında olduğu gibi şeker sanayide de köklü değişiklik gerekmektedir. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in söylediği gibi “İYİ Parti iktidarında tarımı kâr garantili bir iş kolu haline getirecek hem çiftçiyi koruyacak hem gıda fiyatlarını ucuzlatacağız. Sanayi 4.0’ın getirdiği bütün imkanları çiftçimize, kırsalda yaşayan vatandaşlarımıza kazandırıp böylece her karış toprağımızın en verimli şekilde kullanılmasını sağlanacaktır. İzleyeceğimiz bütün bu politikalar sonucunda Türkiye’yi çiftçisinin mağdur edilmediği vatandaşının gıda güvenliğinin sağlandığı bir ülke haline getireceğiz.”

Editör: TE Bilişim