Nadir toprak elementlerinden biri olan TORYUM-232 elementinin bulunduğu ülkeler incelendiğinde ülkemizde şimdiye kadar 380 bin ton Toryum rezervi tespit edilmiş olup muhtemel rezervlerle birlikte 880 bin tonluk bir kaynağın Türkiye toprakları üzerinde bulunduğu söylenilmektedir. Bu miktarla ülkemiz dünya Toryum rezervinin, tek başına, yüzde 20’sine sahiptir. Daha da ilginç olanı Eskişehir bölgesinde bulunan rezervler bir bölgede bütüncül olarak bulunan dünyadaki en büyük Toryum rezervidir. Peki bu maden ne işe yarar?

Mevcutta Toryum savaş uçakları motorları, füzeler, uzay araçları, yüksek çözünürlüklü kamera mercekleri, yüksek ısıya dayanıklı potalar, elektronik cihazlar, filaman kaplamaları, yüksek sıcaklık alaşımları, lüks lamba gömlekleri, bilimsel alet mercekleri ve pek çok kimyasal işlem gerektiren alanlarda kullanılabilmektedir. Ancak Toryum doğada saf halde olmadığından ve ayrıştırılması ve saflaştırmasının pahalı olması sebebiyle henüz potansiyeli tam olarak kullanılmamaktadır.

Toryum, radyoaktif bir element olarak aynı zamanda önemli bir atom enerjisi kaynağıdır. Nükleer reaktörler için uranyuma oranla temiz bir kaynaktır. Yakıt döngüsünde uranyumdan daha az Plütonyum ve Trans Uranyum sağlar. Bu nedenle geleceğin nükleer yakıt kaynağı olarak kabul edilmektedir. Toryumun askeri amaçla kullanılabilir olmaması yani ‘atom bombası’ yapılamaması sebebiyle gelişmiş ülkeler nükleer çalışmalarını Uranyum üzerine yoğunlaştırmışlar ve aynı zamanda ‘atom bombasının’ hammaddesini üreten Uranyum Nükleer santrallerini geliştirmişlerdir.

Sadece Eskişehir bölgesi toryum rezervleri nükleer santral kullanımına uygun hale getirilse yaklaşık 6600 ton saf Toryum elde edilebilir ki bu miktar enerji olarak ; 5 milyar ton kömüre, 31 milyar varil petrole, 3 trilyon metreküp doğalgaza, 65.000 ton Uranyuma eşdeğerdir. Isparta Aksu bölgesinde tespit edilen 20.000 tonluk rezerv tek başına Türkiye’nin yüz yıllık elektrik enerji ihtiyacını karşılama kapasitesine sahiptir.

Dünya rezerv miktarında birinci sırada olan Hindistan Toryum reaktörleri için 100 milyar dolar civarında araştırma bütçesi ayırmış olup bu tip reaktörlerde en ileri teknolojiyi geliştirmeye çalışmaktadır. Hindistan’da kurulması düşünülen 19 adet reaktörün Toryum reaktörü olması planlanmaktadır. Çin haricindeki diğer gelişmiş ülkeler gerek ihtiyaçlarının olmamasından gerekse Uranyum teknolojisini yeteri kadar kullanabilmeleri sebebiyle güçlü konumlarını kaybetmemek için Toryum reaktör çalışmalarına destek olmadıkları gibi çeşitli sebepler öne sürerek bu reaktörlerin kullanımlarının gereksiz ve kurulmalarının maliyetli olduğunu savunmaktadırlar.

Ülkemizde nükleer santral olmaması ve teknolojimizin yetersiz olması sebebiyle henüz Toryum santralleri ile ilgili pratik çalışma bulunmamaktadır. Kurulmakta olan Akkuyu nükleer santrali anlaşması çerçevesinde 300 mühendisimizin Rusya’da nükleer teorik ve pratik eğitimleri devam etmekte olup Akkuyu nükleer santralinin devreye alınması ile birlikte ihtiyacımız olan pratik ve teorik nükleer altyapı tamamlanmış olacaktır. Kısaca AKKUYU sadece bir elektrik üretim santrali değildir.

Akkuyu nükleer santrali ile birlikte nükleer teknolojinin teorisi, imalat teknolojisi ve nükleer santral çalıştırma standartları alınmış olacaktır. Arkasından yapılması gereken şey Toryumun saflaştırması ve kendi santrallerimizi Toryum ile çalıştıracak teknolojinin Milli olarak geliştirilmesidir. Bilimsel veriler ve teknolojik gelişmeler göstermektedir ki dünyanın ihtiyaç duyduğu elektrik miktarını sağlayabilmek için 2050 yılında elektrik santrallerinin büyük çoğunluğunun Toryum kullanması zorunluluktur. Bu da demek oluyor ki geleceğin enerji kaynağının şimdilik en azından yüzde 20 ‘sinin ülke olarak sahibiyiz. Ülke olarak, saflaştırdığımız Toryumu, teknolojisini kendi geliştirdiğimiz ve imal ettiğimiz santrallerle birlikte dünyaya pazarlayabilmek, ülkemizin enerji ve teknoloji geleceğini garanti altına almak olacaktır. 

SAYGILARIMLA,