Urfalı konuyla ilgili şunları söyledi; “Milli Eğitim Bakanlığı 8 Ekim 2013 tarihinde İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12. maddesini yürürlükten kaldırdı ve böylece her sabah öğrencilerin okuduğu Öğrenci Andı törenleri iptal edilmiş oldu. Elbette Öğrenci Andı’nın okunmasının sona erdirilmesi konusunda ilk refleksi ortaya koyan Türk Eğitim-Sen olmuştur. Sendikamız, Öğrenci Andı’nın ihtiva ettiği değerlerin aslında Türk milli eğitiminin amaçları olduğunu ve milli, manevi değerlerin kazandırılması anlamında pedagojik boyutunun bulunduğunu söyleyerek, aynı gün yürütmeyi durdurma talebiyle Danıştay nezdinde dava açmıştır. Bu tavrımız aslında tüm milletimizin ve eğitim çalışanlarımızın duygularına tercüman olmuştur. Açtığımız davadan uzun yıllar netice alamadık. Nihayetinde 24 Nisan 2018 tarihinde yani beş yıl sonra Danıştay 8. Dairesi Türk Eğitim-Sen’in talebinin haklı olduğuna karar verdi ve MEB’in yaptığı tasarrufu iptal etti. Danıştay 8’inci Dairenin kararı, okullarda yeniden Öğrenci Andı’nın okutulmaya devam edilmesi anlamına geliyordu. O tarihte davanın diğer tarafı olan MEB hukuki bir refleks olarak temyize başvurdu. Bu kez Türk Eğitim-Sen olarak 3 Ekim tarihinde temyiz başvurusuna yönelik cevabi başvurumuzu yaptık. O tarihten bugüne kadar konu ile ilgili herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Gelinen noktada üç gün önce Danıştay İDDK’nın Danıştay 8. Dairesi’nin kararını bozduğuna yönelik haberler kamuoyuna yansıdı. Ancak şu ana kadar sendikamıza İDDK’nın kararına dair bir bildirim gelmedi. İDDK’nın kararı şayet basına yansıdığı şekildeyse herkes bilmelidir ki; hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz, hatta süreci Anayasa Mahkemesine kadar taşıyacağız. Karar henüz imzalanmamış ve davanın taraflarına tebliğ edilmemiştir. Ancak bazı unsurlar medyaya haber sızdırarak yeni bir tartışma zemini yaratmanın gayretindedir. Ülkemizin hassas süreçlerden geçtiği ve Devlet idaresinde irade birliğinin oluştuğu bu zamanlarda Öğrenci Andı üzerinden yeni tartışma zemini yaratma gayreti görüyoruz. İmzalanmamış kararın el altından medyaya sızdırılarak psikolojik bir karmaşa ortamı yaratılmasının bir amaca matuf olduğunu düşünüyorum. Kamu yöneticileri özellikle buna yoğunlaşmalıdır. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu noktada olması gereken, davanın taraflarına bunun tebliğ edilmesidir. Ancak bu aşamaya gelmeden haberin basına sızdırılması ve yaşanan tartışmaları gördüğümüzde sosyal bir hareketlilik mi oluşturulmaya çalışılıyor, diye aklımıza geliyor. Şu an ülkemizin çok hassas bir süreçten geçtiği bugünlerde yeni bir tartışma zemini yaratılmak mı isteniyor? İşte bu hususlar bizi rahatsız ediyor. Türk Eğitim-Sen olarak Danıştay İDDK’nın Danıştay 8’inci Dairenin hukuki kararını onamasını bekliyoruz. Danıştay 8. Dairesi başka bir ülkenin yargısı değildir ve memleketin içinde bulunduğu duruma göre karar vermiştir. İDDK’dan da beklentimiz, buna uygun karar vermesidir. Çağrıda bulunuyoruz: Karar basına yansıdığı şekildeyse, İDDK kararını mutlaka gözden geçirmelidir. Ülkemizin gereksiz suni tartışmalara lüksü yoktur. Öğrenci Andı’nın ihtiva ettiği değerlerin sahibinin Türkiye sevdalısı Türk Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerdir Bizler Öğrenci Andı’nın ihtiva ettiği değerlerin taşıyıcısıyız, gelecek nesillere aktarılmasının da teminatıyız. Kamuoyunda Öğrenci Andı ile ilgili hangi sendikaların nasıl pozisyon aldığının çok net görülmektedir. Biz sağında solunda kim olduğuna bakmadan mücadelemizi ve hukuki sürecimizi sürdüreceğiz. Öğrenci Andı’nın içerdiği değer ve anlayışın bu memlekette baki kalması için eğitim çalışanları olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."

Editör: TE Bilişim