Rektör olarak göreve başladığınızda nasıl bir Anadolu Üniversitesiyle karşılaştınız. Rektör olduktan sonra ilk icraatınız ne oldu?

Anadolu Üniversitesi her şeyden önce 62 yıllık köklü geçmişi olan, dünyanın 28 ülkesine eğitim hizmetleri sunan ve bu alandaki tecrübesi ve birikimi ile hem ülkemizin hem de dünyanın sayılı ve saygın üniversitelerinden birisi. Doğduğum, büyüdüğüm, memleketim Eskişehir’in bu köklü eğitim çınarına Rektör olarak hizmet ediyor olmak benim için gurur verici. Omuzlarımda büyük bir sorumluluk hissederek aynı zamanda gerçekleştirmek istediğim hedefler için çok büyük bir heyecan duyarak göreve başladım. Göreve başladığımda, güçlü akademik kadrosu, zengin araştırma, geliştirme olanakları, oturmuş fiziki, teknolojik altyapısı ile aslında iyi bildiğim Anadolu Üniversitesi ile daha yakından tanışmış oldum. Bu tanışma ile aslında Anadolu Üniversitesinin bulunduğu konumun çok daha ilerisinde olabilecek potansiyeli taşıdığını da gördüm. Tabi beklemeye alınmış, acil olarak giderilmesi gereken bazı olumsuzluklar da mevcuttu. Rektör olarak göreve başladıktan sonra ilk olarak tüm akademik birimlerimizi tek tek yerinde ziyaret ederek, birim yöneticilerimizi dinledim. Birimlerimizin sorunlarını yerinde inceleyerek, talep ve beklentileriyle ilgili fikir alışverişinde bulundum. Bunun yanı sıra yönetim anlayışımız ve hedeflerimizi anlatarak ilgili tüm yöneticilerimizin görüşlerini aldım. Görevi devraldığımda üniversite tercih döneminin başlamasına çok kısa bir süre kalmıştı. İlk iş ve Eskişehirli olmanın da bir gereği olarak şehrimizin üç üniversitesin bir araya gelmesine vesile olarak “Tercihim Eskişehir” online tercih platformunu hayata geçirdik. Tercih dönemi boyunca YKS başarı puanları yüksek öğrencileri Eskişehir’e kazandırmak için bu platform aracılığı ile 221 çevrim içi oturum gerçekleştirdik. Yine Anadolu Üniversitesi adına bir ilk olarak Başarı Bursları projesini hayata geçirdik. Bu proje ile Üniversitemizi, sözel puan türünde ilk binden iki, eşit ağırlık puan türünde ilk beş binden dört ve dil puan türünde ilk üç binden bir öğrencinin tercih etmesine vesile olduk. Başarı Burslarımız ile aynı zamanda Güzel Sanatlar Fakültemiz ve Devlet Konservatuarı’mızı da yetenekli genç sanatçı adaylarının tercih etmesini sağladık ve bu yıl özel yetenek sınavlarımıza rekor sayıda başvuru aldık.

Sizin döneminizde Anadolu Üniversitesi nasıl yönetiliyor?

Türkiye’nin ve dünyanın en saygın üniversiteleri arasında olan Orta Doğu Teknik, Leeds ve Nottingham Üniversitelerinde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimim sırasında edindiğim akademik birikimin yanı sıra, yine dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi dahil olmak üzere 15 yıllık idarecilik tecrübesi olan bir akademisyenim. Bu nedenle, bu üniversitelerde deneyimlediğim iyi örnekleri ve uygulamaları, Anadolu Üniversitesi’ne transfer etmeye hazırım. Üniversitelerimizin, ülkemiz ve insanlık için daha iyi bir geleceğin şekillenmesine katkı sunacak gençleri yetiştirmek gibi büyük bir sorumluluğu var. Bunu sağlamak için ismini aldığımız coğrafya, Anadolu gibi düşünmemiz gerekir. Yani yereli özümseyerek evrensel olana açık ve evrensel olanı kucaklayan bir anlayışa sahip olmamız gerekiyor. Bu da ancak etik değerleri önemseyen, bilimsel özerkliğe saygı gösteren, demokratik ve ortak akılla değer veren bir anlayışla mümkün olabilir. Bu anlayışın bir gereği olarak göreve başladığım ilk günden itibaren Üniversite Senatosu ve Yönetim Kurulu ile her hafta düzenli toplantılar gerçekleştirerek Üniversitemizi ilgilendiren her konuda birlikte karar alma sürecini şeffaf bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bu toplantılarda her üyemizin gündem ekleme hakkı bulunuyor ve tüm kararlar, üyelerimizin görüşlerine sunuluyor. İki yıldır yapılmamış olan öğrenci konseyi seçimlerini gerçekleştirmek için de gerekli hazırlıkları yaptık. Öğrencilerimiz kampüse gelir gelmez seçimleri gerçekleştirerek, öğrencilerimizin yönetim süreçlerine aktif katılımlarını sağlamış olacağız. Yine öğrenci ve çalışanlarımızla sürekli anketler yaparak, yönetime katılım ve sürekli iyileştirme çalışmalarını da başlattık. Sadece Üniversite içinden değil dış paydaşlarımızdan da gelecek görüş ve katkıları önemsiyorum. Bu noktada dış paydaş görüşlerinin katılımını sağlamak amacıyla, Danışma Kurulu oluşturmak için yönergemizi çıkarttık. Ben, yönetim süreçlerinde tek taraflı değil, tüm paydaşları içeren demokratik bir yönetişim anlayışına değer veriyorum.

  Anadolu Üniversitesi’nin Türkiye’ye kazandırdığı Açık Öğretim Sistemi’nde Dünya’da yerimiz nasıl? Bu sistemle ilgili görüşleriniz neler?

 Bilindiği gibi ülkemizde 1970’li yıllarda uzaktan eğitim ile ilgili çalışmalar başlıyor. Yükseköğretim hizmetlerinin yurt geneline yaygınlaştırılması amacı ile açık ve uzaktan öğretim hizmetleri sunma görevi de Üniversitemize veriliyor. Üniversitemiz geçmişten günümüze idareci ve akademisyenlerinin büyük özverisi ve gayretleriyle bugün açık ve uzaktan eğitim alanında hizmet sunan yükseköğretim kurumları arasında öğrenci sayısı noktasında dünyanın en büyük üçüncü üniversitesi, daha da önemli ise öğrenme malzemesi çeşitliliğinde birinci sırada. Bugün Açıköğretim Sistemi ile Üniversitemiz, dünyanın 28 ülkesine nitelikli yükseköğretim hizmeti sunuyor. Açık ve uzaktan eğitim bugün artık yaygın eğitim hizmetlerinin dışında, yaşam boyu öğrenme kavramının da en önemli bileşeni durumunda. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve bu değişmelere bağlı olarak gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel değişim bireylerin kendini sürekli yenilemesini gerekli kılıyor. Bu noktada Açıköğretim Sistemi özellikle sunduğu ikinci üniversite olanağı ile bireyler için yer, zaman, yaş gibi birçok kısıtlamayı ortadan kaldırarak yaşam boyu öğrenmeyi olanaklı kılıyor. Bu alanda da dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun bir rekabet ortamı oluşmaya başladı. Artan rekabet ortamından mutluyuz. Çünkü rekabet ile birlikte eğitimin kalitesi ve niteliği daha fazla ön plana çıkıyor ve biz bu alanda faaliyet gösteren kurumlar arasında çok önemli bir noktadayız. 40 yıllık bir tecrübeye ve çok önemli bir bilgi birikimine sahibiz. Pandemi süreci bize bu alandaki tecrübemizin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu süreçte eğitim kalitemizde nitelik olarak ödün vermedik. On üç farklı ders malzemesi ve öğrenme yönetimi alalındaki güçlü bilişim altyapımız ile öğreten-öğrenen ve öğrenen-öğrenen etkileşimini üst seviyede tuttuk. Bunun yanı sıra Türk eğitim tarihinin en büyük kitlesel çevrim içi sınavlarını kendi altyapımız ve sistemlerimiz üzerinden başarıyla tamamladık. Yine bu sınavlar süresince dezavantajlı öğrencilerimiz için okuyucu, işaretleyici desteği gibi eğitim tarihinde bir ilk olan uygulamaları başarıyla hayata geçirdik. Eğitim kalitemizin niteliğini yukarıya taşımak için kitlesel çevrim içi sınavda ilk kez açık uçlu soru sorarak, bu alanda bir başka ilke daha imza attık.

Anadolu Üniversitesi bilimsel makale ve çalışmalar konusunda durumu nasıl? Bunun daha da geliştirilmesi için çalışmalarınız var mı?

 Üniversite olarak topluma her alanda katkı sağlama misyonumuz içerisinde, birinci önceliğimizi eğitim oluştururken bunun ardından ise araştırmaya yönelik ortaya koyduğumuz bilimsel çalışmalarımız geliyor. Bu alana büyük önem verdiğimi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bir idareci olarak belirlediğim öncelikli hedeflerimin başında dünya üniversiteler sıralamasında Anadolu Üniversitesini hak ettiği yere, en üst sıralara taşımak geliyor. Bu yıl, bu hedefe ilerlemek noktasında çok önemli bir performans ortaya koyduğumuza inanıyorum. Anadolu Üniversitesi olarak, “Asya’daki En İyi 200 Üniversite 2020” sıralamasında Türkiye’den listeye giren üniversiteler arasında birinci olduk. Yine ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yapılan sı

ralamada, ülkemizden 85 üniversite arasında 9. olduk. Eğitim Fakültemiz ve İletişim Bilimleri Fakültemiz, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan “Üniversitelerin Alan Bazlı Yetkinlik Analizi Raporu’na (2020)” göre, ilgili kategorilerde ilk sıralarda yer aldı. Yine akademisyenlerimizin 2020 yılının “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde yer alması bize büyük bir gurur yaşattı. 5. İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı (ISIF’20) kapsamında düzenlenen Uluslararası Buluş Yarışması’nda Üniversitemiz akademisyenlerinin yer aldığı projeler Altın, Gümüş ve Bronz kategorilerinde madalyaya layık görüldü. Bilimsel yayın ve projeler anlamında geride bıraktığımız yılda hayata geçirdiğimiz; “Kendi Kendine Yardım Temelli Çevrimiçi Psikososyal Destek Platformu” ve “Eskişehir İlinin Turizm Kaynaklarının Mekânsal Analizi ve Turizm Pazarlama Stratejisi” başta olmak üzere burada sayamayacağım kadar fazla çalışmamız var.  Bilimsel üretimi teşvik ve bilimsel niteliği artırmak amacıyla bu yıl 30 adet akademik başarı, 112 adet de makale performans ödülü verdik. Bilimsel araştırma projelerini teşvik etmek için yönetim olarak yürüttüğümüz, çok yarar sağlayacağına inandığım çalışmalarımız da var. Bu alanda akademisyenlerimiz ihtiyaç duyduğu destekleri belirlemek için görüşlerini dinleyeceğimiz çalıştaylar, toplantılar gerçekleştireceğiz. Akademisyenlerimiz ile doğrudan görüşerek Üniversitemiz içinde bu anlamda bir sinerji yaratmak ve bunun sürdürülebilirliğini sağlamak istiyoruz. Özellikle uluslararası proje üretimi anlamında akademisyenlerimizin ihtiyaç duyduğu mentörlük hizmetlerini sistemli hale getirerek, bu hizmetleri kurumsal bir yapıya kavuşturacağız.

Üniversite-Sanayi iş birliği çalışmalarınız var mı?

İdareci olarak, Üniversitemizde yapılan bilimsel çalışma ve projelerin, sektörlerle ve toplumla birlikte, sektörün ve toplumun refahına katkı sağlayacak şekilde gerçekleşmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda, İTÜ Arı Teknokent ile İTÜ Sürekli Eğitim merkezi yöneticiliği deneyimlerim mevcut. Bunun için göreve geldikten kısa bir süre sonra şehrimiz ve ülkemizin sanayi alanındaki temsilcileri ile bir araya gelerek, aktif bir diyalog oluşturarak bu alandaki çalışmalarımızı başlattık. İhtiyaç duyulan alanlarda yeni iş birliklerinin oluşturmak noktasında da hızla projeler geliştirdik ve Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve KOSGEB ile iş birliği protokolleri imzaladık. Akademisyenlerimizin eğitim başta olmak üzere ülkemiz sanayicilerinin ihtiyaç duydukları alanlarda daha aktif katkı sunabilmeleri için de yürüttüğümüz çalışmalar var. Üniversite olarak akademik yayınlarımız ve bilimsel projelerimizle şehrimiz ve ülkemize katkı sunacak tüm çalışmalara aktif bir şekilde destek olacağız

Eskişehir’deki kurumlarla aranızdaki diyaloglar nasıl?

Şehrimiz ve ülkemize katkı sunmak ortak paydasında Eskişehir’in tüm kurumları ile diyalog içeresindeyiz. Valiliğimiz ve şehrimizin üniversiteleri başta olmak üzere tüm kurumlarımızın yöneticileri ile bu anlamda güzel bir uyum yakaladık, birlikte hareket etmemiz gereken tüm projelerde en üst düzeyde koordinasyon içerisindeyiz. Çok kısa bir dönem olmasına rağmen şehrimize katkı sağlayacak birçok projeyi birlikte hayata geçirdik ve birçok proje için de ortak karar alma noktasında komisyonlar, kurullar oluşturduk. Tercihim Eskişehir platformunu oluşturarak üç üniversitemizle birlikte tercih dönemi boyunca daha başarılı öğrencilerin şehrimizi tercih etmesi için 221 çevrim içi etkinlik gerçekleştirdik ve 128 bin aday öğrenciye ulaştık. Yeni öğretim yılında en sağlıklı ve en güvenilir modeli tartışmak için üç üniversitemizle birlikte ortak çalıştaylar düzenledik. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Eskişehir Valiliğimiz koordinasyonunda şehrimizin kurumları ile birlikte 2021 UNESCO Yunus Emre Anma ve Kutlama Yılı kapsamında gerçekleştirilecek çalışmalar için de eşgüdüm içerisinde birlikte çalışıyoruz. Üniversite olarak şehrimiz ve ülkemize katkı sağlayacak her türlü iş birliği konusunda diyaloğa açık bir yönetim anlayışımız var ve bunu geliştirerek sürdüreceğiz.

Üniversitenin akademisyen sıkıntısı var mı?

Hem kadro sayısı hem de nitelik açısından Türkiye’nin en güçlü üniversiteleri arasındayız. Çok yakın bir dönemde yıllardır kadro bekleyen tam 65 doçentimizi profesörlüğe, 49 doktor öğretim üyemizi doçentliğe yükselterek de Üniversitemizin bilimsel altyapısına büyük güç kattık. Bölümlerin öncelik ve ihtiyaçlarını düşünerek birlikte planladığımız 22 doktor öğretim üyesi, 11 araştırma görevlisi ve 3 öğretim görevlisi kadrosu için de yeni yıldan önce süreci başlattık. Bu alanda tüm süreçleri bölümlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda ortak akıl ile yürütmeye devam edeceğiz.

Üniversite de açılacak yeni bölümler var mı?

Biliyorsunuz, Üniversitemiz Türkiye’nin en büyük eğitim ihracatçısı konumunda olan küresel bir üniversite. Bu anlamda hem ülkemizde hem küresel ölçekte ortaya çıkacak sektörel ihtiyaçları öngörerek yükseköğretim hizmetlerimizi sunma gayreti içerisindeyiz.  Bu kapsamda düzenli aralıklarla akademik birimlerimiz hem mevcut programlarımızı iyileştirmek, güçlendirmek noktasında hem de açılacak yeni programlar noktasında ilgili kurullarımızla toplantılar gerçekleştiriyor. Bu kapsamda gelecek yıl için hem ülkemizin eğitimine daha fazla katkı sağlayabilmek hem de uluslararası alandaki öncülüğümüzü sürdürmek amacıyla, Üniversitemizin üstün olduğu bilim dallarında 7 tanesi yüzde yüz İngilizce olarak açılacak, toplam 29 yeni program başvurusu yaptık. Özellikle yüze yüz İngilizce programlarımız ve güçlü bir dijital üniversite yapısıyla Avrupa’da, Balkanlar’da, Orta Doğu’da, Afrika’da açık ve uzaktan eğitim alanında önemli projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. 

Sizden önceki dönemde Anadolu Üniversitesi’nden ayrılarak, kurulan ESTÜ’ye gereken desteğin verilmediği hep söylenildi.  Siz yeni dönemde ESTÜ’ye destek oluyor musunuz? Bu yeni üniversite ile ilişkiler nasıl?

Eskişehir Teknik Üniversitesi gibi Anadolu Üniversitesinden ayrılarak kurulmuş üniversiteler birlikte hareket etmemiz gereken, bizim bir parçamız olan üniversiteler. Kıymetli Rektörümüz Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu ile göreve başladıktan birkaç gün sonra bir araya geldik ve hızla birlikte çalışmaya başladık. Mevcut iş birliklerini güçlendirmek anlamında çalışmalar yürüttüğümüz gibi kısa bir zaman içerisinde birlikte somut projeler de ürettik Hali hazırda uzaktan öğretim faaliyetlerinin yürütülmesi süreci başta olmak üzere bilişim alanındaki altyapı hizmetleri desteğimiz devam ediyor. Üniversitemiz kafeterya, yemekhane hizmetleri noktasında kendi akademisyen ve idari personelimize sunduğu tüm hizmetleri aynı şeklide ESTÜ için de sunmaya devam ediyor.  Yine ESTÜ’nün ihtiyaç duyduğu özellikle teknik ve saha hizmetleri noktasında görevli birçok personelimiz 2 Eylül Kampüsü’nde çalışmaya devam ediyor. Bu anlamda birçok alanda aramızda hiçbir ayrılık olmadığını söyleyebilirim.

Pandemi sonrasında üniversite açılınca öğrencilerin barınma sorunu yaşayacak mı? Yeni öğrenci yurtları yapılması konusunda bir planlama var mı?

Bilindiği gibi Eskişehir hem Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nün hem de diğer kurum ve STK’ların sunduğu konaklama hizmetleri başta olmak üzere özel yurt imkanlarının da geniş olduğu, öğrenci dostu bir şehir. Kredi Yurtlar Kurumu Eskişehir İl Müdürlüğümüzce kampüsümüzde yürütülen 1250 kişi kapasiteli Yunus Emre Öğrenci Yurdu da yakın zamanda tamamlandı. Mevcut yurt kapasiteleri dikkate alındığında öğrencilerimizin barınma ile ilgili herhangi bir sorun yaşayacağını düşünmüyorum.

Anadolu Üniversitesi’nin yıllardır önemsediği URAYSİM Projesi’nde son durum nedir?

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Eskişehir’den ilan ettiği Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi, yalnızca üniversitemizin ve şehrimizin değil, ülkemizin milli projesidir. Ülkemizin raylı sistemler alanındaki dışa bağımlılığını ortadan kaldıracak ve bu alanda ülkemizin dünyada öncü bir konuma gelmesini sağlayacak URAYSİM projesini hayata geçirme konusunda kararlıyız. Başta Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu olmak üzere tüm paydaşlarımızla eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde güncellediğimiz planlama doğrultusunda, hızla proje süreçlerini uygulamaya başladık. Deyim yerindeyse milli gururumuz URAYSİM projesini uykudan uyandırdık. 10 yıl önce başlayan bu projenin, kamulaştırma bedelleri Ocak ayından itibaren ödenmeye başlayacak. Planlamalarımız doğrultusunda projenin ilk etabının birkaç yıl içinde tamamlanmasını öngörüyoruz.

Anadolu Üniversitesi sporcu yetiştirmede de Türkiye’ye öncü olan bir kurum. Üniversitedeki sportif faaliyetlerle ilgili bilgi verir misiniz?

Anadolu Üniversitesi sadece eğitim, araştırma, sanatsal ve kültürel faaliyetler alanında değil sportif alanda da öğrencilerimiz ve toplumumuza katkı sunan ve bu alanda önemli başarıları da olan bir eğitim kurumu. Şöyle bir örnek vermemek gerekir ise Üniversitemiz bünyesinde 1984 yılında kurulan Anadolu Üniversitesi Gençlik ve Spor Kulübü, öğrencilerinin profesyonel spor yaşamına hazırlanması ve profesyonel sporcu olan öğrencilerinin spor kariyerlerini devam ettirmesi amacıyla, aradan geçen 36 yılda farklı branşlarda tam 16 bin sporcu yetiştirdi. Kulüp bünyesinde; Hentbol Kadın, Futbol, Basketbol, Voleybol Kadın, Yüzme, Okçuluk, Korumalı Futbol, Briç, Atletizm, Badminton, Bedensel Engelliler, Basketbol, Dağcılık, Eskrim, Masa Tenisi, Kano, Satranç, Tenis ve Bisiklet gibi çok çeşitli ve zengin branşlar yer alıyor. Bugün farklı branşlarda 424 lisanslı sporcu Anadolu Üniversitesi’ni müsabakalarda temsil ediyor ve Üniversitemiz, yetiştirdiği sporcular milli takımlar düzeyinde sporcu, antrenör olarak, Türk sporuna hizmet etmeye devam ediyor. Üniversitemizi bu sezon Süper Lig’de temsil eden olan Hentbol Kadın Takımı’nda 18 sporcumuz ve altyapıda da 30 sporcumuz bulunuyor. Anadolu Üniversitesi Korumalı Futbol Takımı, 44 sporcusu ile Korumalı Futbol 2. Lig’inde mücadelesini sürdürürken, Eskişehir’i temsil eden Anadolu Üniversitesi Futbol Takımı ise Bölgesel Amatör Lig’de mücadelesine devam ediyor. Bildiğiniz gibi pandemi dolayısıyla öğrencilerimizden uzak bir akademik yıl geçiriyoruz. Kampüsümüzün içindeki sportif faaliyetlerimiz kesintiye uğramış olsa da takımlarımız bu dönemde de bulundukları liglerde mücadelesine devam ediyor. Öğrencilerimiz kampüse dönmeden sportif anlamda ihtiyaç duydukları altyapı imkanlarının sağlanması için de çalışmalarımız sürüyor. Bu konuda, Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile bizzat görüşerek oldukça verimli bir toplantı gerçekleştirdik. İnşallah kısa zaman içerisinde Üniversitemiz, şehrimiz ve bölgemizin sportif ihtiyaçlarına cevap verecek ve uluslararası spor organizasyonlarının şehrimizde gerçekleştirilmesini sağlayacak tesislerimizi faaliyete geçirmiş olacağız.

Hobileriniz nelerdir?

Sporu, sanatı, müziği çok seven bir insanım. Özellikle Türk sanat müziğine karşı da özel bir ilgim var. Kanun öğrenmeye çalıştım ve amatör korolarda solo eserler seslendirdiğim programlar oldu. Üniversite yıllarım boyunca, ODTÜ Türk Sanat Müziği korosundaydım ve bu süreçte çeşitli radyo ve televizyon kanallarında da programlara çıktım. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde görev yaptığım dönemde de Nazilli Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu’nda 6-7 yıl çalıştım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İTÜ Türk Sanat Müziği Korosu’nda yine görev aldım. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Kültür ve sanatla iç içe bir kampüsümüz, şehrimiz var.

En son okuduğunuz kitap hangisidir? En sevdiğiniz müzik ve yemek neler?

Şu an İskender Pala’nın Kalp isimli kitabını okuyorum. İsmimin anlamı da “kalp”. Kalbin ve içindeki sevginin derinliklerine inmeye çalışıyorum. Moduma göre çok farklı müzikleri dinliyorum. Araçta, sporda, işte, evde farklı tarzlar dinliyorum. Konserlere gitmekten büyük keyif alıyorum. Yoğurtlu çorbadan, çiböreğe, yaprak sarmasına Eskişehir’in tüm lezzetlerini, severek tüketiyorum.

Liseyi bitirmiş gençlere üniversite tercihleri konusunda tavsiyeleriniz nelerdir?

Ben bir dönem akademisyenliğimin yanı sıra aynı zamanda Kariyer ve Yetenek Yönetimi Dernek Başkanı olarak görev yaptım. Başkanlığım döneminde Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile çok güzel projeler yaptık, yurtdışı ve yurtiçinde birçok kariyer fuarları düzenledik. Bu anlamda önemli bir birikimim oldu. Öğrencilere bu konudaki en önemli tavsiyem, üniversite eğitimlerine başlamadan önce kariyer planlarını yapmalarıdır. Kariyer planlamalarına göre tercihlerini oluştururken sadece eğitim alacakları üniversiteyi değil, her anlamda önemli bir hayat deneyimi kazanacakları şehri de tercih edeceklerini unutmamalılar. Bu anlamda Eskişehir’in, hem sunduğu eğitim hizmetlerinin kalitesi açısından hem de öğrencilik dönemi boyunca kazandıkları bilgi birikimlerini aktif bir sosyal yaşamla birleştirmeleri açısından öğrenciler için ayrıcalıklı bir şehir olduğunu da belirtmeliyim.

Editör: TE Bilişim