Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş.

NE DERSE ‘EVET’ DİYEN
Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: "Ver o dişi deveyi bana!" demiş. Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye’ye yansımış.
Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: "Bu dişi deve Şamlınındır!" Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: "Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?" Cemaat hep birlikte bağırmış: "Şamlınındır!" Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: "Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: 'Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!' ”


ELLERİNİ PATLATIRCASINA

Eskiden halklar, hükümdarların, diktatörlerin söyledikleri doğru olmasa bile ak dediklerine ak, kara dediklerine kara demek zorunda kalıyordu. Gerçek demokrasiyle yönetilen ve ‘adaletin en yüksek değerde olduğu’ ülkelerde bu durum asla yaşanmamalı. Ne yazık ki; insanlar oy verdikleri partilerin liderlerinin dediği ‘yanlış olsa bile’ onların her dediğini kabul ediyor. Haksızlıklarını, yanlışlarını doğru sayıyor. Parti lideri devamlı kandırılıyor. Her kandırılışta mağdur edebiyatı yapıyor. Bundan dolayı dün ‘ak’ dediğini bugün ‘kara’ diyor. Ama bunları yaparken, aynı kitle yine ‘ellerini patlatırcasına’ alkışlıyor. ‘Daha dün bunun tam tersini söylüyordun’ diyemiyorlar. İnsanlar nasıl oluyor da ‘yargılama, sorgulama ve düşünce yeteneklerini’ bir tarafa bırakarak, parti liderine körü körünü bağlanabiliyor? Bunu yaparak karşı tarafta olan birçok doğruyu ıskaladıklarının farkına bile varmıyorlar…

//////////////////////////////////

NOSTALJİ

23 Yıl Önce Dualarla Temel Attılar

Yıl: 1997. Merkez Postanenin karşısındaki alanda Türk Telekom binasının temel atma töreni yapılıyor. İktidar ortağı olan Demokrat Türkiye Partisi’nin (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve dönemin Ulaştırma Bakanı merhum Necdet Menzir törene katılıyor. Tarihi fotoğrafta dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Soydaş ve DTP İl Başkanı Orhan Kesikoğlu’da yer alıyor. Cindoruk 1995 seçimlerinde milletvekili adayı olmadı. DYP’den ayrılan bir grup milletvekiliyle birlikte 7 Ocak 1997 DTP’yi kurdu. Bu parti Anavatan ve DSP ile birlikte koalisyon hükümeti kurdu. Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki bu koalisyon hükümeti 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında işbaşında kaldı. DTP’den İsmet Sezgin Başbakan Yardımcılığı ve Milli Savunma Bakanlığı yaptı. Necdet Menzir’de Ulaştırma Bakanlığı yaptı. Ancak Cindoruk’un partisi başarılı olamadı. Kısa süre içerisinde siyaset sahnesinden silindi.

//////////////////////////////////

DÜNYA TARİHİ

Bahçeye Bırakılan Yanmış Haç

Yıl 1960. Fotoğrafta evinin bahçesine bırakılan yanmış haç işaretini söken Martin Luther King ve oğlu yer alıyor. King 1964 yılında, ABD'de ırksal önyargıyı yıkmak için şiddet içermeyen bir direniş sergilediği için, en genç yaşta Nobel Barış Ödülü aldı. 4 Nisan 1968’de silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

//////////////////////////////////

//////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

-Benden nefret mi ediyorsun?

+Seni düşünecek vaktim olsaydı inan senden nefret ederdim. (Casablanca )

//////////////////////////////////

ÇİVİ

“Babanın gizlediği şey, oğulda çığa çıkar.” Nietszche

//////////////////////////////////

FIKRA

CUMA GÜNÜ ELLEMEZLER

Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler. Oğlu hocaya gitmiş ve "babam Cuma günü öldü öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş. Hocada sormuş
"Namaz kılar mıydı?"
"Hayır! Ama Cuma günü öldü."
"Kumarı içkisi var mıydı?"
"Vardı ama Cuma günü öldü."
"Yalan söyler miydi?"
"Evet ama Cuma günü öldü"
"Hovardalığı var mıydı?"
"Evet ama Cuma günü öldü"

Hoca sonunda sinirlenmiş ve
"Cuma günü ellemezler ama Cumartesi gerekenleri yaparlar" demiş.