Hayatımıza hızlı giriş yapan kelime ‘HİJYEN’, tüm televizyon programlarında, reklamlarda bolca kullanılıyor. Hijyen, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre; sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü, demekmiş. Fransızca kökenliymiş öyle görülüyor ki, içerisinde bu kelime bulunan çok cümle duyacağız ve aramızda uzunca bir süre kalacak. Anladığım kadarıyla kelime iki fonksiyonu birden içeriyor, birincisi; yapılacak uygulamalar yani bizim de içerisinde olduğumuz herkesin yapması gerekenler, ikincisi önlemlerin tümü; yani sağlığımıza zarar verecek ne varsa önlemek için yapılması gereken her şey. Bizim yapmamız gerekenleri bir şekilde anlıyoruz veya biliyoruz. Ellerinizi sabunla yıkayın. Dezenfektan kullanın. Maske takın, sosyal mesafeyi koruyun, toplu mekanlara girmeyin, vb. Bunlar işin kolay tarafı ve bizler tarafından anlaşılabilir, kolayca, belki biraz zorlanarak uygulayabiliriz. İkinci kısım, yani ‘önlemlerin tümü’ kolay anlaşılabilir olmadığı gibi uygulaması ve takibi de çok daha zor. Örnek olarak, söz konusu bir fabrikadan çıkan bir gıda ürünüyse, emin olunması gereken hijyen zinciri, fabrikanın hammadde alımından başlıyor. Fabrika içerindeki işlemlerin tamamını, ilaveten bize gelinceye kadar olan yolculuğun tamamını içeriyor. Eğer bir alışveriş merkezini konuşuyorsak, içeri giriş şartları nedir, zemin ve mekanlar neyle ve nasıl temizlendi, havalandırma ve ısıtma soğutma sistemlerinin bakımı, çalışma şartları, çalışanların hijyen bilinci vb. Bunlar bizi doğrudan ilgilendiriyor ancak kontrolü bizin elimizde olmayan ve bizim günlük olarak kullanmamız gereken şeyler.

Covid-19 illetiyle uğraşırken gördük ki başımıza yeni kurallar geliyor, bunların başında detaylarını yeniden yazacağımız HİJYEN kurallar zinciri geliyor, yepyeni bir kalite standardı. Marketlerde ve mekanlarda yeni tanıtım etiketlerine ve yeni tanıtım levhalarına hazır olun.

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Yunus Emre Devlet Hastanesi, Tepebaşı Bölgesi’nde, merkezi konumda, 600 yataklı, her türlü acil müdahale ve ameliyathane donanımına sahip ayrıca doğum bölümü ve diş bölümü bulunan kısacası acil sağlık olarak neye ihtiyacınız varsa sağlayabilecek donanımda yeni yapılmış 5 yıldızlı otel kalitesinde bir hastane. Yapım aşamasında ihaleyi ilk alan firmadan kaynaklanan sebeplerden dolayı biraz gecikme de olsa yerli bir firmamız tarafından tamamlandı. Başhekim Dr. Mustafa Karagülle tarafından çok zor şartlar altında devreye alındı hatta ‘taşın altına el’ konuldu. Yaklaşık bir buçuk yıldır devrede, zor bölüm atlatıldı. Kendim de bir süre yatmak zorunda kaldım, gördüğüm şudur ki; halkımız genel olarak memnun, doktor eksikliği yok, personel güler yüzlü ve çalışkan, poliklinikler akşamları bile çalışıyor, tek şikâyet hastane büyük. Ancak hastanenin çevresi içerisi gibi değil, Tepebaşı Belediyesi’ne terk edilmiş olan güney taraftaki kanal ile hastane arasındaki bölüm bakımsız ve pislik içerisinde, hastane ana giriş tarafındaki eski belediyeye ait otopark boşaltılmış ve etrafı her nedense tel ile çevrilerek atıl bırakılmış, boş. Hastane otoparkı yetmediği zamanlarda vatandaş hasta halde park yeri arıyor. Daha da önemlisi koskocaman 600 yataklı hastanenin giriş yolu yapılamamış. Karayolları giriş için köprü yapmış, üzerini asfaltlamış boş bir belediyeye ait parkın içinde yol bitiyor. Çevre yolundan gelen hasta taşıyan ambulanslar acil girişine çevreyi dolaşarak alternatif yoldan girmek zorunda kalıyorlar. Bu belki önemsiz gibi görülebilir ancak ambulanslar alternatif yol ile tamamlanması gereken yola göre en az İKİ dakika daha fazla yol gidiyor. İKİ dakika kalp krizi geçiren bir hasta için belki ‘ÖLÜM’ demek, doğum yapacak bir kadın için belki ‘ÇOCUK’ kaybı demek. Köprüsü bitirilmiş bir 20 metre yolu tamamlamak neden bu kadar zordur anlamak mümkün değil, kilometrelerce yol yapan Büyükşehir veya Tepebaşı belediyesi için ‘kaç kuruşluk’ iştir. Sağlığın siyaseti olmaz. Başkanlarımızdan birisi yolu yapsa kim ‘Niye yaptın’ diyebilecektir? SAYGILARIMIZLA…