İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özellikleri, düşünmeleri, öğrenmeye açık olmaları ve konuşabilmeleridir. İnsanlar mükemmel bir beyine sahiptirler, onların sadece konuşabilmeleri bile kafataslarının içinde müthiş bir biyo-bilgisayar taşıdıklarının en önemli göstergesidir. Bu nedenle insan beynini süper bir bilgisayar olarak tanımlayabiliriz. Bilgisayarlar esas olarak iki ayrı ve önemli parçanın birleşmesi ile çalışabilmektedir. Birincisi donanım adı verilen bilgisayarın mekanik ve elektronik parçaları, diğeri de yazılımlar yani programlardır. Bilgisayarı örneğin grafik ve resim çizmek için kullanmak istediğinizde, öncelikle bir çizim yazılımı alarak bilgisayara yüklemek zorundasınız. Sonrasında da bu yazılımı etkin bir şekilde kullanabilmek için size verilen “kullanıcı el kitabı”ndan yararlanarak grafik ve resimlerinizi çizebilirsiniz.  Bilgisayarın donanımını, kapasitesini, mekanik ve elektronik devrelerini yüklediğiniz programlar ile değiştiremezsiniz. Ancak sahip olduğumuz süper beynimiz yaratılıştan öyle üst düzey programlanmıştır ki programı kullandıkça yeni devreler oluşturarak kendi kendini sürekli olarak geliştirip yenilemektedir. Dolayısıyla her zaman beynimizi kullanarak kaybetmeden kazanma şansımız var!... İnsan beyni de yaradılıştan bir öğrenme yazılımına sahip olmasına rağmen bu yazılımın nasıl kullanılacağını açıklayan bir kullanıcı el kitabı maalesef bulunmamaktadır. Ancak insanların “Öğrenmeyi Öğrenmeleri” ve okulların da “Öğrenmeyi Öğretmeleri” gerektiği bilinmekte ve bu amaca yönelik olarak okul ders programları da sürekli güncellenmektedir. Devletimiz ve aileler çocukların eğitimleri için emek, zaman ve para harcarken öğrenilen bilgilerin bazılarının modası geçmekte ve zaman içinde kullanılamaz hale gelmekte veya öğrenilenler kolayca unutulabilmektedir. Öğrenilen bilgileri unutmamak ve yeni bilgileri etkili-hızlı öğrenebilmek için sahip olduğumuz süper bilgisayar olan beynimizin yapısını, çalışma şeklini ve öğrenme ile zekâ ve hafıza fonksiyonlarını çok iyi tanımak gerekir. Beyinin yapısını dört temel özellik oluşturmaktadır:

I.ÖZELLİK: Beyin aşağıdan yukarıya doğru ilkel beyin, orta beyin ve beyin korteksi olmak üzere birbirinden farklı özelliklere sahip üç ayrı bölümden oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir.

İlkel Beyin: En alt kısımda olup, kalp atışı, nefes alma gibi temel vücut işlevlerinin yönetim merkezidir. Hayatta kalmayı sağlar, her an çalışmaktadır, çeşitli tehlikeli ve tehditkâr koşullara karşı gösterilen içgüdüsel tepkileri yönetir. Pons, medulla ve beyincik (serebellum) şeklinde üç önemli yapıdan oluşur.

Orta Beyin: İlkel beynin hemen üstünde ve beyin korteksinin hemen altında bulunur. Cinsellik, sağlık ve duygularla ilgili işlevler buradan yönetilir. Öğrenilen bilgilerin uzun süreli-kalıcı hafızaya aktarılması yine burada gerçekleşir. Orta beyinde bulunan ve hipokamp (hipocampus) adı verilen kısım bilgilerin uzun süreli hafızaya geçip geçmeyeceğine karar vermektedir. Hipokampın bir bilgiyi-olayı kalıcı hafızaya aktarması tamamen duyguların işin içinde olup olmaması ile ilgilidir. Çünkü insanlar heyecan ve duygulu olayları daha kolay hatırlayabilmektedir. Burada bulunan retiküler oluşum dış uyarılardan gelen mesajları beyin korteksinin ilgili birimine ulaştırma işini de yapar. Bu oluşum, beyin korteksinde oluşan bir düşünceyi harekete dönüştürmek için gerekli mesajları kaslara da ulaştırmaktadır.

Beyin Korteksi (Kabuğu): Beynin en üstünde bulunan, ilkel beyin ile orta beyini mantar gibi saran beyin korteksi olağanüstü bir yapıya sahiptir. Dıştan görünümü bir cevizin içinin iki ayrı parçasını yansıtmaktadır. Beyin korteksinin bağlantı kurucu alanları öğrenme, düşünme, konuşma, üretme, planlama ve dil gibi yüksek beyin işlevlerini yürütür. Duyma, görme ve diğer algılama merkezleri beyin korteksinde yer alır. Ön (Frontal), Yan (Parietal), Şakak (Temporal), Arka kafa (Oksipital) ve Limbik loblar olmak üzere beş farklı kısımdan oluşur.

II.ÖZELLİK: Beynimiz çok sayıda basit hücrelerden oluşur. Birbiri ile bağlantılı ve sinir sistemini oluşturan hücrelere nöron adı verilmektedir.  Beyin hücresi-nöron sayısının insan beyninde yaklaşık 100 milyar olduğu ancak sağlıklı bir bireyin beyninde ise 80 milyar olduğu söyleniyor.

Nöronların, akson ve dendrit adı verilen iki uzantısı vardır. Dendritler gelen mesajı hücre gövdesine iletir. Aksonlar hücre gövdesinde değerlendirilen bu mesajı başka bir nörona iletmekle görevlidir. Vücuttaki tüm nöronların sahip olduğu bu uzantılar sayesinde tüm bilgiler gereken yerlere anında iletilerek etkili bir iletişimin gerçekleşmesi sağlanır. Böylece beyin vücuttaki her yerden akson-dendrit bağlantıları ile eksiksiz bilgi toplar

 

Bu kadar çok nöron sayısı hafıza ve beyin gücü için tek başına yeterli değildir. Beyin hücreleri arasında, beyin hücrelerini birbirine bağlayan sinaps adı verilen boş kanallar vasıtasıyla beyinde çok sayıda yolların oluşması için beynin kullanılması ve öğrenmenin geniş zamana yayılması da gerekmektedir. Daha az ama daha düzenli ve geniş zamana yayılmış bir beyin kullanımı beyindeki sinaps bağlantılarını sağlamlaştırmaktadır. Beynimizde ve vücudumuzdaki nöronlar birbirleriyle sinapslar aracılığıyla iletişim kurarak sinir sistemini yani insan zekâsını oluşturur ve de hareketlerin denetimini sağlar. Hafıza sisteminin temelini, hücreler arasındaki sinaps adı verilen bağ demetleri ve bunların kendi aralarındaki etkileşimleri oluşturmaktadır. Beynimizi düzenli egzersiz yaparak kullandıkça hücreler arası sinaps bağların güçlenmesi ve bağ demetleri sayısının artması nedeni ile beyin kapasitesi ve hafıza gücü giderek gelişecek ve beynimizdeki sinir hücreleri arasındaki iletişim ve etkileşim artacaktır. Tıpkı kaslarımız gibi beynimiz için de “kullan ya da kaybet” prensibi söz konusu, kullanmazsak kaybediyor, zorlarsak kazanıyoruz.

III.ÖZELLİK: İnsan beyni, sağ ve sol lob (yarı-küre) olmak üzere iki temel kısımdan oluşmakta ve beynimizde bilgiler buralarda işlenmektedir. Sağ ve sol lob arasındaki iletişim beyin hücrelerinden oluşan sinaps-bağ demetleri aracılığı ile sağlanmaktadır. Beynin her iki lobu da dengeli şekilde kullanıldığında öğrenmenin etkisi ve hafıza (bellek) gücü artmaktadır. Sağ lobunu daha fazla kullanan kişiler daha çok duygu ve sezgiler ile hareket ederken, sol lobunu kullananlar daha çok kuralcı ve detaycıdır. Matematik ve teknik konularla, lisanla ve konuşma ile ilgili etkinlikler sol lob tarafından kontrol edilirken tanıma, hayal kurma, bütünsel algı ve sanatın dalları ile ilgili etkinlikler sağ lob tarafından kontrol edilmektedir. Beynin sol yarı-küresi konuşma ve dil merkezidir, analitik (adım adım), mantıksal ve sistematik düşünür, bilgiyi ardışık ve doğrusal işler, ayrıntıcıdır, sayısal işlemlerde üstündür, sebep-sonuç ilişkisi kurarak akıl yürütür vücudun sağ tarafındaki duyu organlarını ve vücut hareketlerini kontrol eder. Beynin sağ yarı-küresi de duygusaldır, duyguları serbest bırakır, dokunsal yollarla öğrenir, tasvir ve semboller kullanır, resimlere, şekillere ve renklere tepki verir, çizimi ve nesneleri kullanmayı tercih eder, yazılı ya da görsel talimatlara uyar, yüzleri hatırlar, benzer nitelikleri arar, eşanlamlı biçimde düşünür, bütünseldir, kendiliğindendir, sezgiseldir, önsezilerini ve hislerini takip eder, sözel ifadeler dışında müziğe, vücut diline, dokunmaya tepki verir, fazla risk alır, daha az kontrollüdür ve vücudun sol bölgesindeki duyu organlarını ve vücut hareketlerini kontrol eder. Örneğin çocuğa matematiksel olarak “1+3=4” toplama işlemini öğretmek sol beyini uyarmakta, çocuğa bir şeker verip, sonra üç şeker daha verip; “şimdi toplam 4 şekerin” oldu demek ve bunu göstermek sağ beyini uyarmaktadır.  Bu iki farklı durumu birlikte kavrayabilen çocukta, öğrenme daha bilinçli ve kalıcı olmakta ve unutulmamaktadır. İşin sırrı beynin her iki yarım küresinin birlikte ve dengeli olarak kullanılmasındadır. Bunu sağlayan farklı yöntemler vardır.

IV.ÖZELLİK: Beynimiz alfa, beta, teta ve delta olmak üzere dört farklı dalga yaymaktadır. Beynimizin uygun olan dalga ortamına geçmesi ile kalıcı öğrenme gerçekleşmektedir. Dış çevreden genel uyarıcılara açık olduğumuz uyanıklık durumunda beynimiz beta dalgasını yaymaktadır. Rahat ve sakin bir ortama girildiğinde beyinde alfa dalgası yayılır. Uykuya geçiş sürecindeki yarı uyanıklık durumunda beyin teta dalgası ortamına geçmektedir. Derin bir şekilde uyurken, beyinde delta dalgası yayılır. Kalıcı öğrenme beynin alfa dalga ortamına geçmesi ile gerçekleşir. Çünkü bilgiler alfa dalgası ile uyarılan bilinçaltına daha iyi ve etkili şekilde yerleşmektedir.

Beyin, hafıza ve zekânın %75’i 3 ile 7 yaş arasında oluşmaktadır. Ancak zekâyla ilgili büyük bir gelişim 5 yaşında tam olarak şekillendiğinden, 5 yaş ve üzerinde uygulanan zekâ test sonuçları güvenilirdir. Genel olarak 12 yaş da çocukların ergenlik döneminin tamamlandığı yaklaşık üst sınırdır. Beynin bilinçli düşünme ve bilinçli karar almadan sorumlu bölgesi olan beyin korteksi (ön-frontal lob), gelişimini 23 yaşında tamamlar. Bu yaşa kadar çalıştırılmayan bölgelere ait hücreler gelişemez. Bu yüzden bilişsel becerilerin oluşmasında erken yaşlarda (5-12 yaş) alınan eğitimin önemi büyüktür. Bu dönemde, öğrenme kalıcı olacağından ve çocuğunuzun alacağı eğitimle elde edeceği kazanımlar onun gelecek yaşamındaki başarılarını olumlu yönde destekleyeceğinden, iyi değerlendirilmelidir ve geriye dönük olarak telafisi de mümkün değildir. Üniversitemiz sürekli eğitim merkezinde uzaktan ve online olarak verilen beynin sağ ve sol yarım kürelerini dengeli bir şekilde kullanmayı hedefleyen Aritmetik, Zekâ Oyunları Beyin Geliştirme Eğitimi özellikle çocukların (5-12 yaş) beyin gelişimlerini desteklemek için oluşturulmuş “zihinsel bir beyin egzersiz” programıdır. Aşağıda ilgilenenlere detaylı bilgi ve kayıt için link veriyorum. Başarı dileklerimle!

http://esogusem.ogu.edu.tr/web/?q=tr/course/aritmetik-zeka-oyunlari-egitimleri