CHP Eskişehir İl Başkanı Recep Taşel dört ay önce whatsapptan tebligat göndererek; partisinin Beylikova İlçe Başkanı Yusuf Baykara ve yönetimini görevden almıştı. Görevden alınma kararırın fotoğrafını çekip, whatsaaptan gönderen Taşel, Eskişehir'de bu konuda bir ilki yaparak (!) tarihe geçmişti. Peki bu olay nasıl olmuştu?

BİRLİKTE HAREKET ETMEDİKLERİ İÇİN

CHP Beylikova İlçe Yönetiminden beş kişi istifa etmiş. İstifa eden iki üye Saim Ertürk ve Mustafa Yıldız 25 Mart 2021 tarihinde ilçe yönetim kurulunun düştüğünü ve bununla ilgili inceleme yapılması için İl Başkanlığına dilekçe ile başvurmuş. Bunun üzerine CHP Eskişehir İl Yönetimi dört kişilik komisyon kurmuş. Komisyon tüm defterleri ve evrakları incelemiş. Tüm çabalara rağmen istifa edenlerin sayısı artmamış. Bundan dolayı yönetim bir türlü düşürülememiş. Ancak Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un güdümünde hareket eden İl Başkanı kendileriyle birlikte hareket etmeyen, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve CHP Eskişehir milletvekilleriyle koordineli şekilde çalışan ilçe yönetimi mutlaka görevden uzaklaştırması gerekiyordu. Bunun için aranan formülde bulunmuş. Pandemi döneminde yapılması gereken toplantıların yapılmaması gerekçe gösterilerek; 19 il yönetim kurulu üyesinin oylarıyla CHP Beylikova İlçe Başkanı Yusuf Baykara ve yönetimi görevden alınmıştı. İki il yönetim kurulu üyesi mazeretli oldukları için oy kullanmamış. Bu görevden alınma kararı 22 Nisan’da alınmıştı.

TEBLİĞ İÇİN İLÇEYE GİTMEDİ

Ancak bu görevden alma yazısı Beylikova İlçe Başkanına tebliğ edilmesi gerekiyordu. Taşel, görevden alınma yazısının altında imzası olan birkaç yöneticiyle birlikte Beylikova’ya gidip, İlçe Başkanı Baykara’ya tebliğ edebilirdi. Taşel; “Sırf bunun için Beylikova’ya gidip, niye yorulayım” demiş olmalı ki; ilçeye gitmemiş. Önce ilçe başkanına telefon etmiş. Sonra iki sayfalık görevden alınma kararının cep telefonla fotoğrafını çekip, whatsapptan Beylikova İlçe Başkanına göndermiş. İlçe Başkanı Yusuf Baykara, partinin anahtarını İl Başkanı Recep Taşel’e teslim etmeyeceğini, gerekirse Genel Merkeze gidip istifalarını ve parti anahtarını Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceğini söylemiş. İl Başkanı görevden aldığı ilçe başkanına kararı dört ay Nisan ayında elden tebliği yapamamıştı. 

EMELİNE ULAŞTI

CHP Odunpazarı İl Başkanı Taşel, bu emeline dört ay sonra nihayet ulaştı. 18 Ağustos’ta toplanan CHP İl Yönetimi aynı gerekçelerde CHP Beylikova İlçe Teşkilatı Başkanı Yusuf Baykara ve yönetimi için bir kez daha görevden alma kararı aldı. Taşel bu sefer biraz zahmet edip (!) Beylikova’ya gitmiş.  Aldıkları kararı bu kez whatsapp yerine elden teslim etmiş. Beylikova’da beş kişilik kayyum heyeti atandı. Bu kayyum heyetinin bir ay içinde CHP Beylikova ilçe kongresi yapacak. Beylikovalı CHP’liler,  İl Yönetiminin dört aydır kan davasına dönüştürerek, Beylikova’da huzursuzluk çıkarmasına bir hayli tepkili. Bu konuda beni arayan CHP’liler; “Eskişehir İl Yönetimi çok mu iyi çalışıyor? İl Başkanını Odunpazarı dışında takan var mı? Kongrelerde el ele pozlar verdiği, selfieler çektirdiği ve sonra davasına ihanet ederek, başka partiye geçen Gaye Usluer için; ‘ikna etmeye çalıştım’ diyen İl Başkanı neden Sivrihisar ve Beylikova’da gerçek CHP’lileri dışlamaya çalışıyor? Yoksa üç gün sonra o da mı ‘Memleket Türküleri’ söyleyecek? Bir kez yönetim kurulu toplantısına gelmeyen, sadece Beylikova yönetiminin alınması kararı için akşam saat 21.00’de imza atmaya gelen Ayhan Sülük, Bursa’da oturduğu için çok nadir toplantılara gelen Ali Alkan neden yönetimden düşürülmüyor? Yine çok nadir toplantılara gelen Erdal Çakıcıer, Ali Osman Üstün ve Çiğdem Ertoğlu için neden bir işlem yapılmıyor? Sayın Taşel, CHP İl Kadın Kolları Başkanını kendine örnek alsın.  İl Başkanı hiç sayın Fikriye Söğütlü’nün onda biri kadar çalıştı mı? Mevcut yönetim iş çalışmaya gelince Kadın Kolları kadar olamadılar. Eskişehir İl Kadın Kolları olmasa CHP’nin kırsalda adı duyulmayacak. Keşke Kazım Kurt, Recep Taşel yerine Fikriye Söğütlü’yü İl Başkanı yapsaymış. Parti için çok daha hayırlı olurmuş” diye tepki gösterdi. Kazım Kurt ve Recep Taşel anlaşılan daha dün Sivrihisar’da yaşadıkları hezimetten hiç ders almamış. Bir ay sonra aynı hezimeti Beylikova’da da alırlarsa, şaşırmam. Boşuna; “Rüzgar eken fırtına biçer” denilmemiş.

////////////////////

NOSTALJİ

Siyaset ve Spor Dolu Sohbetler
Yıl 1996. 25 yıl öncesine ait fotoğrafta yer alan kişiler Eskişehir’in iş, siyaset ve spor dünyasının önemli isimleri. CHP eski Milletvekili Zeki Ünal, CHP’nin güçlü ismi Nihat Çuhadar, o yıllarda ETO Meclis Başkanı Ali Eldem, Aydın Arat’ın Başkanlığındaki Eskişehirspor’un Genel Kaptanı ve DYP’nin etkili ismi Bekir Sıtkı Saraç, Eskişehirspor yöneticisi merhum Ercan Eski. Bu beş isim önemli bir davette bir araya gelmişler. Ünal, Saraç, Çuhadar, Eski ve Eldem eminim bu gecede bol bol Eskişehirspor’un durumu ve o yıllarda Türkiye’nin en köklü iki partisi olan CHP ve DYP’yi konuşmuşlardır. Zeki Ünal 1990-1991 ve 2000-2001 yılları arasında Eskişehirspor Başkanlığı yaptı. Eskişehirspor’da yönetimlerde görevler üstlenen Nihat Çuhadar 2004 seçimlerinde DSP’den Odunpazarı Belediye Başkan adayı oldu. 3000 oy farkıyla seçimi kaybetti. Daha sonraki yıllarda hem DSP hem de CHP’de İl Başkanlığı yaptı. CHP Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olarak siyasi yaşamına devam ediyor. DYP’de Merkez İlçe ve İl Başkanlığı yapan Bekir Sıtkı Saraç 2009-2019 yılları arasında Odunpazarı Belediye Meclis Üyeliği yaptı. Saraç’ta merhum Aydın Arat ve Mesut Hoşcan’ın başkanlıklarında Eskişehirspor’a kilit görevler aldı. Eskişehir iş dünyasının sevilen ismi Ali Eldem 2005’de Cemalettin Sarar ile ETO Başkanlığı yarışına girdi. 25 Mart 2005’de yapılan seçimi Cemalettin Sarar kazandı. Ercan Eski’de yönetici olarak ES ES’e önemli hizmetlerde bulundu. Merhum Ercan Eski’ye Alllahtan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun…

////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ

Lokantada İlk Yemek

Süreyya Ağaoğlu, Türkiye'nin ilk kadın avukatıdır. 1924-25 ders yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Ankara'ya ailesinin yanına döner. Bir arkadaşıyla birlikte Adalet Bakanlığı'nda staja başlar.. İlk günlerin heyecanı geçince, bir sorunla karşılaşırlar: Öğle yemeği işini nasıl çözeceklerdir? Evlerine gidemezler, evleri bakanlığa çok uzaktır. Lokantaya da gidemezler...

Aslında o zamanlar Ankara'da yemek yenebilecek bir lokanta, İstanbul Lokantası vardır. Fakat bir sorun vardır: Sadece milletvekillerinin yemek yediği bu lokantada, kadınların yemek yediği görülmüş şey değildir... Türkiye'nin, bu ilk kadın stajyer avukatları, öğle yemeklerini, bir süre için peynir ekmek yiyerek geçiştirirler. Ama sonunda dayanamazlar.. Dönemin Basın-Yayın Genel Müdürü olan babası Ahmet Ağaoğlu'na giden Süreyya, öğle yemeklerini İstanbul Lokantası'nda yiyebilmek için izin ister. Ahmet Ağaoğlu, bunda bir sakınca görmez, onayı verir.. İki arkadaş, ertesi gün öğleyin lokantaya gider, küçük bir bölümüne geçip güzel güzel karınlarını doyurur. Ahmet Ağaoğlu'nu ve kızını tanıdıkları için kimse yüzlerine bir şey söyleyemez, ama arkalarından konuşmalar başlar. Homurdanmalar ve şikayetler yükselir. Şikayetler aynı gün, zamanın Başbakanı 'Rauf Bey'e de iletilir. Rauf Bey de Ahmet Ağaoğlu'nu arayıp durumu anlatır. Süreyya, o akşam eve döndüğünde, babasının kendisini beklediğini görür. Ahmet Bey hemen konuya girerek, "Başbakan Rauf Bey, senin ve arkadaşının lokantada yemek yediğinizi ve herkesin bunu konuştuğunu anlattı.. Bundan sonra öğle yemeklerine bana gelin," der.. Süreyya çok üzülür, ama yapacağı bir şey yoktur.. Birkaç gün sonra, Atatürk ve eşi Latife Hanım, Ahmet Ağaoğlu'na misafirliğe gelir. Sohbet edilirken, söz bu konudan açılınca, Süreyya Hanım, olayı bütün açıklığıyla Atatürk'e anlatır. Onun, kendisini anlayacağını ve destekleyeceğini düşünmektedir. Oysa onu dinleyen Atatürk, "Babanın da, Rauf Bey'in de hakkı var" der. Büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Süreyya Hanım, ertesi gün bakanlıktaki odasında çalışırken, bir yetkili telaşla içeri girer : "Süreyya hazırlan, Paşa seni yemeğe götürecekmiş." Süreyya şaşırır, apar topar kapının önüne çıkar. Yanında bir milletvekili ve yaveriyle arabada oturan Atatürk, onu görünce, "Latife bugün seni öğle yemeğine bekliyor" der. Süreyya Hanım hem şaşkın hem sevinçlidir. O bindikten sonra hareket eden otomobil İstanbul Lokantası'nın önünden geçerken, Atatürk, birden şoföre durmasını söyler. Bozüyük milletvekili Salih Bey telaşla yanlarına gelince, Atatürk, herkesin duyabileceği bir sesle, ona, "Bugün Süreyya'yı bize götürüyorum, ama yarın buraya gelecek, yemeğini lokantada yiyecek" der. Süreyya Hanım’ın şaşkınlığı daha da artar. Ne olup bittiğini, Latife Hanım, yemekte, onun kulağına eğilip, "Paşa, dün akşam bu lokanta olayına çok kızdı, ama babanı senin yanında ezmek istemediği için kızgınlığını belli etmedi. Eve gelir gelmez, birkaç milletvekilini arayarak, yarın mutlaka eşleriyle birlikte lokantaya öğle yemeğine gitmelerini söyledi" deyince durumu anlar… Süreyya Ağaoğlu, ertesi gün, arkadaşıyla İstanbul Lokantası'na gittiğinde, birkaç milletvekili eşinin de ilk kez orada olduğunu görür. Kimse onları bakışlarıyla bile rahatsız etmeye yeltenemez… Bu bir ilk olur... Atatürk ve Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu, kadınların, tıpkı erkekler gibi, bir lokantada yemek yiyebilmesine de öncülük etmiştir...

////////////////////

////////////////////

DÜNYA TARİHİ

Ölümünden Önceki Son Fotoğraf

11 Eylül 1973.  48 yıl önce Şili'de demokratik seçimle gelen Başkan Salvador Allende'nin askeri darbe sırasında ölümünden birkaç saniye öncesi. Başkanlık Sarayı'na yapılan saldırılar sırasında teslim olması çağrısı yapıldı, fakat o askerlere teslim olmayı reddetti ve intihar etti. Ölümünden önce, Fidel Castro'nun kendisine hediye ettiği ve elinde tuttuğu AK-47 marka silah birkaç kez fotoğraflanmıştı.

////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

“Hepimiz bir erkeğin ahmakça davrandığında, bizden hoşlandığı anlamına geldiğine inanmaya programlanmışız.” Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar

////////////////////

FIKRA

Anlamadın mı Espriyi?
Genel Müdür, öğle paydosunda yeni atandığı kurumun lokalinde fıkra anlatıyor, çevresindekiler kahkahalarla gülüyordu. Grupta anlatılanlara kayıtsız kalan birini farkeder ve sorar: "Sen neden gülmüyorsun, anlamadın mı espriyi?” Aldığı cevap: "Ben sizin kurumunuzda çalışmıyorum."

////////////////////

ÇİVİ

“İyi İnsan; aklından hiç kötülük geçirmeyen, saf insan değildir. İyi İnsan; her şeyin farkında olup, iyiliği tercih edendir.” Erich Fromm