Merhabalar dostlar, merhabalar Atamızın geleceği emanet ettiği Türk gençleri,

Bugün 19 Mayıs. Türk İstiklal Savaşının başlangıcı kabul edilen tarihi gün. Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı ve milli mücadeleyi başlattığı gün. ‘’Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür’’ dediği gün! 19 Mayıs!

Samsun’a ayak basar basmaz ‘’Ulusun özgürlüğünü yine ulusun azmi ve kararı kurtaracak’’ sözleri ile başlamış olduğu milli mücadeleyi, Cumhuriyet’i ilan ederek taçlandırmıştır.

Özel gün olarak ise ilk kez 24 Mayıs 1935 tarihinde “Atatürk Günü” adı altında kutlanmaya başlamıştır. İlerleyen yıllarda Beşiktaş Kulübünün girişimi ile 19 Mayıs tarihinde Fenerbahçe Stadında Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray sporcularının katılımı ile bir spor günü olarak kutlanmaya başlamıştır. Bu kutlamadan sonra Beşiktaş Kurucu üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni (1886-1966/ Beşiktaş J.K kurucu üye ve 6.Bşk.), Spor Kongresinde Atatürk Günü’nün tüm gençlere mal edilmesi amacı ile 19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı olarak kutlanmasını teklif etmiştir. Spor Kongresinde kabul edilen bu öneri Atatürk’ün de onayı ile 20 Haziran 1938 yılında “Gençlik ve Spor Bayramı” adı ile kanunlaşarak ulusal bayram ilan edilmiştir. Atamızın doğum gününün net bilinmemesi üzerine de 19 Mayıs 1881 tarihi de Atamızın doğum günü olarak resmi olarak kabul edilmiştir.

Ben de Atatürk ilkeleri doğrultusunda büyümüş ve bu uğurda mücadele eden biri olarak bu günümüzü kutluyor Atamızı ve silah arkadaşlarını saygı ve rahmetle anıyorum.

Günümüze gelirsek acaba gençler bu bayramı hak ediyor mu ya da biz hak ediyor muyuz diye sormadan edemiyorum kendime? Şimdi kime sorsan herkes Atatürkçü’dür. Ama sokakta hangi yaş grubunda olursa olsun birilerine Atatürk ilkelerini sorsak kaç kişi sayabilir? Sadece Atatürk ilkelerini değil Cumhuriyet’in ilanını dahi bilemeyen üniversite öğrencileri var. Haydi biraz daha açalım konuyu. Gittiğim bir davette İzmir Marşı çalınıyordu ve çoğunluğu gençlerden oluşan etkili bir kalabalık içinde marş çalınırken elleri ile siyasi görüşlerini belli eden farklı masalarda oturan gençler gördüm. Ülkücü olduklarını söylediler masanın birinde oturan gençler. Dokuz ışık doktrinini sorduğumda hepsi ilk defa duymuş gibi birbirlerine ve sonra da bana şaşkınlıkla baktılar. Ya diğerleri yani çakma Atatürkçü gençlere sorduğumda sadece ‘’Laiklik’’ ilkesini söyleyebildiler. Sanırım medyada çok dillendirildiği için kulaklarında kalmış ama akıllarında kalmamış. O yüzden Laiklik ne demek diye sormadım artık kendimi utandırmak istemedim. Ha bu arada dindar gençlik zaten kutsal kitabın ilk ayetinden haberi olmadığı gibi haberi olanların da uygulamadığı bir gençlik olmuş.

Bugün eğitim sisteminin yetiştirdiği gençlere bakın. Bırakın sorgulamayı okuduğunu anlamakta zorlanan bir kitle var. Okuduğu dediğime de bakmayın öyle klasiklerden falan bahsetmiyorum. Basit paragraflar benim kastettiğim.

Kendine saygısı olmayan bir gençlikten değerlere saygı ve sahip çıkma nasıl beklenir? Peki kabahat kimde? Devleti cahilleştiren ve düşünme özgürlüğünü kısıtlayan bir politikayı destekleyen gruba sesleniyorum, kabahatlisiniz, kabahatli sizsiniz!

Kaynakçalarda, Atatürk’ün ömrü boyunca okuduğu kitapların 4000 civarında olduğu söyleniyor. Sadece okumamış, altlarını çizerek adeta sınava hazırlanır gibi çalışmış o kitapları. Basit bir hesap yapalım, 4000 kitabın 2 sayfalık önsözü olduğunu varsayarsak 8000 sayfa yapar. Ömrü boyunca 8000 sayfa okumamış bazı ileri derecede geri kafalılar bir de utanmadan eleştiri yapıyorlar. Acizsiniz hem de çok aciz.

Okullarda ‘’NUTUK’’ ders kitabı olarak okutulmalı. Hatta sadeleşmiş şekliyle ilkokuldan itibaren geliştirilerek üniversite sonuna kadar mecburi ders olmalı. Atatürk ‘’Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır’’ sözünü boşuna söylememiştir.

Neden, nasıl, ne şekilde olmuş bilgisini alacak ve bunları yorumlayacak bilinçli bir gençlik için bu şarttır. Madem geleceğimiz gençler ise bunu ısrarla istiyorum.

Bir başka acizlikte son zamanlarda Atatürk’e dil uzatıp kıt akıllarıyla dalga geçtiğini sanan bir grup genç şovmenleri gördüm. Ekmek yemek ya da üretemediğin halde gündemde kalabilmek için aklınca dalga geçtiğin O adam, senin bugün özgürce gezebilmen için savaş meydanında ağaç kabuğu ve çizmelerini yemiş ve yoktan var etmiş ülkeyi. Sen ne yapıyorsun?

Atatürk için dua edenler var. Keşke Atam geri gelse diye iç çekenler görüyorum. Vallahi eğer geri gelse önce sizi kovar, benden söylemesi.

Saygılarımla